İSRAİL, İRAN-Şİİ EKSENİNİ EN BÜYÜK VE EN BENZERSİZ TEHDİT SAYIYOR


İsrail ordusunun üst kademesinde yer alan bu subay, İsrail'in yönetim aygıtı içinde İran-Şiilik-Hizbullah tehlikesini İsrail için radikal Sünni koalisyondan çok daha ciddi bir tehdit olarak gören yetkililerin pozisyonunu yansıtan iğneleyici sözler kullandı.

Tesnim Haber Ajansı - Bu haftanın başında, isminin belirtilmemesi şartıyla konuşan üst düzey bir İsrailli subay Rusya'nın Suriye'deki eylemlerini keskin bir dille eleştirdi ve İsrail'in yüzleştiği, gelişmekte olan radikal Şii ekseninden kaynaklı tehlikelere değindi. İsrail ordusunun üst kademesinde yer alan bu subay, İsrail'in yönetim aygıtı içinde İran-Şiilik-Hizbullah tehlikesini İsrail için radikal Sünni koalisyondan çok daha ciddi bir tehdit olarak gören yetkililerin pozisyonunu yansıtan iğneleyici sözler kullandı.

Bu yetkili şöyle konuştu:

"Bizler Şii ve Sünni eksenleri arasındaki titanlar savaşındayız. Bu tarihsel bir olay ve neslimizin en büyük destanı. Bu denklemde bizim kimin iyi kimin kötü taraf olduğunu tayin etmemiz imkansız. Herkesten yana dikkatli olmamız gerekiyor. Bununla birlikte, yine de Sünni radikal ekseni Şii eksen ile karşılaştırdığımda kimin daha tehlikeli olduğu benim için çok açık. İslam Devleti'nin başarılarına olan tüm saygımla birlikte, Sünni tehdidi 'aynısının bir başkası' cinsinden. Tanıdığımız, alıştığımız bir şey. Fakat öte yandan Şii ekseni İran'da üslenmiş halde. Dünya doğal gaz rezervlerinin %25'ine, petrolünün de %11'ine hakim bölgesel bir güçten söz ediyoruz. Çok görkemli bir insani sermayeye, bilim, teknoloji, altyapı, operasyonel yetenekler ve siber gelişmelerde yüksek kapasiteye sahip bir ülke. İran, Irak, Suriye, Hizbullah ve şimdilerde de ayrıca Rusya Sünni eksen karşısında hizalanıyor ve buna bizi sersemleten bir şekilde ABD'nin önderlik ettiği bir uluslararası koalisyon da dahil ki bu bizi endişelendirmeli. İran'ın hemen kapımızın eşiğinde oturmasını mı istiyoruz? De facto olarak Irak, Suriye ve Lübnan'ı yöneten ve Rusya'nın desteğinden faydalanan bir ülke olan İran'ın bu mücadeleyi kazanmasını mı istiyoruz? Ayrıca bir nükleer devlet olmanın eşiğinde olma pozisyonunu koruyan bir ülkeden bahsediyoruz."

Bu yetkili Rusya'nın müdahalesi konusunda da çok net ve sivri idi:

"Bu gelişme İsrail için çok kötü oldu, bu durum radikal Şii eksenini dikkate değer bir biçimde güçlendiriyor. Ruslar Şiilerin durumuyla çok ilgili olduklarından değil bu. Gerçekte istedikleri şey tüm Kafkasya'yı çalkalayan Sünni uyanışının dizginlerini ele geçirmek. Ruslar Dağıstan ve Çeçenya'da savaştalar ve kendilerini tehdit eden Sünni dalgayı durdurmak istediklerinden Suriye'de eyleme geçtiler. Bu müdahaleleri her şeyi bozabilir, hatta İran'ın yardımıyla Esad'ın ve Hizbullah'ın nihai zaferine bile yol açabilir. Tüm bu hadiseler sonlandığında Esad'ın koltuğunda kaldığını ve buna ilaveten 7000 Hizbullah savaşçısı, 1000-2000 Devrim Muhafızı ve tüm dünyadan toplanmış binlerce Şii milisinin de Suriye'de kaldığını tasavvur edin. Tüm bunların İran gücü ve Rus desteğiyle ve hemen arka bahçemizde gerçekleştiğini düşünün."

Al-Monitor'un bu yetkiliye yönelttiği "Sünni eksen, özellikle de IŞİD hakkında da aynı endişeyi duyup duymadığı" şeklindeki bir soruyu da şöyle cevapladı:

"Hayır. Sünni eksenin çok şaşırtıcı başarıları olsa da tamamen izole edilmiş durumdalar ve herhangi bir önemli dış güçten destek almıyorlar. Karşılarında İran gibi bölgesel bir güçle desteklenen radikal Şii ekseni, Rusya gibi  bir dünya gücü ve ABD'nin önderliğindeki uluslararası bir hava koalisyonu var. Dünyanın en büyük güçleri bunlarla savaşmasına rağmen onu gücünden yoksun kılamadılar, bu şaşırtıcı bir fenomen. Fakat yine de organize ve devlete benzer bir sistemden dağınık, çete benzeri bir aygıttan daha fazla endişe ediyorum. Son derece komplike bir durumdan bahsediyoruz ve hiç kimse bunun ne zaman ve nasıl biteceğini bilmiyor. Bunu Amerikalılara da söylüyoruz."

"Ve hala tarihin Doğu'dan gelen büyük imparatorlukların Yahudi halkına uğur getirmediğini ispatladığına inanıyorum. Bugün tanık olduğumuz şey Pers İmparatorluğu'nun geri dönüşüdür. İran ile Batı arasındaki nükleer anlaşma İran'ın nükleer programını on yıl veya biraz daha fazla süreliğine donduruyor fakat onun bir imparatorluk olmasının ve Ortadoğu'daki etkisini ve aktivitelerini arttırmasının yolunu açıyor. Bizim perspektifimizden bu gerçekten kötü haber. İran'ın düşmanlığı ve yüz yüze geldiğimiz tehdidin büyüklüğü bugüne kadar karşılaştığımız herhangi bir düşmana benzemiyor. İran uygarlığı bugün Arap ülkeleri arasında gördüklerimizden çok daha etkileyici, gelişmiş ve güçlü. Tüm bunlar bizi çok endişelendirmeli."

Ben Caspit / Al-Monitor

Çeviri: Medya Şafak