Irak ve Suriye’nin Terörizmle Savaş İttifakı


Suriye dış işleri bakanı Velid Muallim Irak’ın başkenti Bağdat’a günübirlik ziyaret yapıp, Irak üst düzey yetkilileriyle terörizmle ortak mücadele yapma konusunda görüştü.

Tesnim Haber Ajansı - Velid Muallim Perşembe akşamı Bağdat’ta Irak cumhurbaşkanı Fuat masum, başbakan Haydar Ebadi ve dış işleri bakanı İbrahim Caferi’yle bir araya gelip, Suriye ve Irak milli güvenliğini tehdit eden terör örgütleriyle ortak cephede mücadele etmeleri gerektiğini söyledi.

İRİB'in haberine göre Irak dış işleri bakanı İbrahim Caferi ise bu görüşmede dünya toplumun terörizmin saldırı ateşi ve tehditleriyle karşı karşıya geldiğini, Irak ve Suriye’nin uluslar arası terörizm tehditlerinin ilk safında yer aldığını ve terörizmle savaş ittifakını daha bir geliştirmeleri gerektiğini söyledi. Caferi, Irak’ın terörizme karşı zaferinin terör saldırılarından can ve mal kaybına uğrayan bütün ülkelerin terörizmle mücadelesinin zaferi sayıldığını, Suriye’de de terör örgütlerinin imhasının Suriye’nin zaferi ve barış ve güvenliğinin sağlanması anlamında olacağını belirtti.

Suriye dış işleri bakanı Velid Muallim Şam ve Bağdat’ın terörizmle mücadelede ortak cephede bulunduklarını, her iki komşu ülke yönetimlerinin kendi halklarını tekfirci terör saldırılarına karşı korumaya çalıştıklarını vurguladı. Suriye halkı ve hükümeti mart 2011 yılından beri ve Irak haziran 2014 yılından beri selefi vahhabi terör örgütlerinin kanlı ve yıkıcı saldırılarıyla karşılaşmış bulunuyorlar. Suudi krallık rejiminin kurdurup desteklediği El-Kaide ve kolları Irak ve Suriye’yı kana bulamaktadırlar. Suriye’de 2013 yılında ve Irak 2014 yılında en vahşi ve insanlık düşmanı DAEŞ terör örgütünün işgaline ve saldırılarına maruz kaldı. Amerika başta olmak üzere batılı güçlerle bölgedeki gerici Arap rejimleri ve Türkiye hükümeti, terör örgütlerini kurdurup beslediler. Tekfirci DAEŞ terör örgütünün ilk hücreleri 2003 yılında Amerika’nın Irak’ı işgal etmesiyle kuruldu. Amerika hapishanesinde tutuklu bulunan ve eğitilen Ebu Bekr Elbağdadi, salıverildikten sonra El-Kaidenin ırak kolu olarak örgütlenmeye başladı. Suriye’deki kargaşa ve terör ortamından yararlanarak DAEŞ terör örgütü güç kazanmaya başladı. Suriye’nin doğu bölgelerinin bir kısmını işgal eden ve Rakka'yı başkent ilan eden selefi vahhabi terör örgütüne ilaveten Suriye’de özgür Suriye ordusuyla selefi vahhabi tekfirci terör örgütleri olan İslam ve insanlık düşmanı Cephetünnusra ve yeni adıyla Şam fetih ordusu, İslam ordusu, İslam cephesi, Fetih ordusu, yüzlerce irili ufaklı terör çeteleri kanlı ve yıkıcı saldırılarını sürdürmektedirler. Bütün bu terör örgütlerinin hepsi istisnasız batılı yabancı güçlerle bölgesel işbirlikçi gerici ve NATOcu yöneticilerin askeri, istihbarat, silah ve lojistik desteğinde maşa gibi kullanılmaktadırlar. Bu terör örgütlerinin amacı, Beşar Esad hükümetini devirmek, Suriye’yi de Suudi Arabistan ve Katar  ile Ürdün gibi, Siyonist İsrail rejiminin emir kulu yapmak, Filistin ve Lübnan halkının anti Siyonist direnişini kırmak ve Filistinin bağımsızlığı ve özgürlüğünü engellemektir. Bu nedenle tekfirci teröristler katil ve terörist İsrail rejimi tarafından da koruma altına alınıp desteklenmektedir. tekfirci DAEŞ ile Irak’ın hunhar Baas partisi kalıntılarının ittifakı sonucu 2014 yılında Musul işgal edildi. DAEŞ’in bu işgal ve saldırılarının amacı, Irak’ın etnik ve mezhep temelinde parçalanmasıydı. Ancak Irak’ın Şii ve Sünni ile Arap ve Türkmen ve Kürt ile Hıristiyan halk kesimleri Suriye’de olduğu gibi tekfirci DAEŞ ile diğer terör çetelerine karşı ittifak içinde savaş başlatıp, onları imha etmektedirler. Tekfirci DAEŞ, Irak ve Suriye topraklarında eş zamanlı olarak saldırılar düzenleyip katliamlar yapmaktadır. Bu nedenle ırak ile Suriye halkı ve ordularının yakın işbirliği yapmaları kaçınılmazdır. Irak ve Suriye’ye çöreklenen terör örgütleri  Komşu ülkeler başta olmak üzere bütün bölge ülkelerinin güvenliğini tehdit etmektedirler. Bu nedenle bütün ülkeler ırak ve Suriye hükümetleriyle halk direniş güçleriyle silahlı kuvvetlerini ve istihbarat örgütlerini desteklemelidirler. Irak ve Suriye, bir çok ülkeden toplatılıp gönderilen kana susamış tekfirci  teröristler ve terörizmle mücadelenin ön cephesi olduğu için, dünya toplumunun barış ve güvenliğini sağlamak amacıyla dünya toplumu da bu iki ülkedeki terör örgütlerinin imha edilmesine kapsamlı destek ve katkıda bulunmalıdırlar.