Seyyid Kutub ve Nevvab Safevi’nin Benzerliği


İhvancılar İsrail ile cihat içerisindeydiler. Sonra da İran’ın Şii lideri Nevab ile aynı saftaydılar. Bu, Seyyit Kutub, Hasan El-Benna ve İhvancıların ideolojisiydi ve hala da aralarında bu ideolojiye sahip olanlar bulunmaktadır ama başka hareketlerde gelmiştir.

Tesnim Haber Ajansı -  İranın ünlü islami düşünürlerinde Hasan Rahimpur Azgadi Seyyit Kutubun düşüncelerini araştırma konfransında yaptığı konuşmanın bir kısmı:

Çok ilginçtir ki Seyyid Kutub ve Nevvab Safevi’nin akıbetleri de birbiriyle aynıdır. Nevab münafıkların İran’a girişinden sonra, İslami Hükümet sloganları atan ilk kişidir. Nevab’ın İslami Hükümet kurulması, yabancıların ülkeden çıkartılması ve milliyetçiliğin şirk olduğu yönünde attığı slogan tam olarak İhvan’ın ve Seyyit Kutub’un Mısır’da attığı sloganla aynıdır. Aynı zamanda Seyyit Kutub başlarda Cemal Abdül Nasır ile dost olmasına, haftalık toplantılar düzenlemelerine ve İngiltere ve Siyonizm düşmanlığı konusunda müttehit olmalarına rağmen daha sonra Cemal Abdül Nasır ile çatışmıştır.

Aynı zamanda Nevvab’ın Muhammed Musaddık’a yaptığı eleştiriler de Seyyit Kutub’un Cemal Abdül Nasır’a yaptığı eleştirilerin aynıdır. Cemal Abdül Nasır kimdir? İngiltere ve Siyonizm karşıtı, Arap kabileciliği ve sosyalist bir eğilime sahip olan milliyetçi ve sosyalist biridir ve Mısır ve Arap Dünyasının kahramanı olmuştur ama bu kahramanlık dini ve İslami eğilimlerinden dolayı değildir.(Tabi Müslüman bir kişidir ama siyasi olarak İslami değildir.)

Bu olayın benzeri İran’da da yaşanmıştır: Nevab Safevi ve İslam fedaileri, Muhammed Musaddık ve Ulusal Cephe ile birlikteydiler. Öyle ki o dönemde Ulusal Cephe liderleri, eğer Nevab ve İslam fedailerinin şehadet eylemleri olmasaydı Ulusal Petrol Hareketi olmazdı diyorlardı. Tam olarak İhvancıların Cemal Abdül Nasır’a yaptığı eleştiri, İslam fedailerinin Muhammed Musaddık’a yaptığı eleştiriyle aynı; Nevab Safevi Muhammed Musaddık’a, ‘ bizim senin getirilmende rolümüz vardı ve halkı âlimler (Ayetullah Kaşani) sokaklara indirdi.

Biz Şah Rejimi yetkililerini idam ettik. Şimdi sizin vazifenizi yerine getirmenizin zamanı geldi. Özgür ve doğru bir seçim düzenleyin’ dedi. Muhammed Musaddık da bu sözler karşısında, ‘ ben İslami bir hükümet kuracağım demedim. İngilizlerin elinin İran petrolünün üzerinden çekilmesini istiyorum. Hem de böyle bir şeyi nasıl yapabilirim? Ben işçilerimin maaşını içki vergisi ile ödüyorum’ dedi.

Sonunda Nevab hapse girdi ve İslam fedaileri tutuklandı. Nevab ve Muhammed Musaddık arasında yaşanan olay, Mısır’da da Cemal Abdül Nasır ve İhvancılar arasında yaşandı; İhvancılar Abdül Nasıra’a, ‘içkiyi, ayyaşlığı ve rezillikleri ortadan kaldırmalısın. Biz İslam için geldik’ dediler ve seçimler konusunu gündeme getirdiler; Muhammed Musaddık’ta Nasır gibi seçimleri düzenlemedi. Seyyyit Kutup tutuklanarak hapse atıldı. Seyyit Kutub’un Sünni cihatçıların manifestosuna uğrayan “Fi-Zülal-i Kur’an” tefsiri gibi kitaplarının büyük çoğunluğu hapiste ve işkence altında yazılmıştır ve gerçekten de Seyyit Kutub’un eserlerindeki kavramlar, tekfircilerin söylediklerinden farklıdır.

Nevvab ve Mısır ziyareti
20 ve 30’lu yıllarda İran’da Rıza Han Hükümetinin devrilmesinin ardından, İran ve Mısır İslami Hareketleri arasında birçok bağlantı ve yakınlık oluştu. Bunun bir örneği Nevab Safevi’nin Mısır’a gerçekleştirdiği ziyarettir. Nevab ziyaret dönüşünde çok dikkat çekici tabirlerin kullanıldığı İhvan hakkında bir makale tercüme etmiş ve bu yazıda suikasta uğrayan Hasan el- Benna’dan takdir ve saygıyla bahsedilmiştir ve bu tercüme İran gazetesinde yayınlanmıştır.

İhvancılar İsrail ile cihat içerisindeydiler. Sonra da İran’ın Şii lideri Nevab ile aynı saftaydılar. Bu, Seyyit Kutub, Hasan El-Benna ve İhvancıların ideolojisiydi ve hala da aralarında bu ideolojiye sahip olanlar bulunmaktadır ama başka hareketlerde gelmiştir.

Nevab Mısır ziyareti ile ilgili olarak şunları söylemiştir: ‘Çoğunluğu Mısır üniversitesinde öğretim görevlisi ve üniversite öğrencisi olan yaklaşık 70 bin kişi tek bir sesle, “El-Resul Zaimena” (Bizim liderimiz Peygamberdir), “El-Kur’an desturena” (Kur’an bizim yasamızdır)… gibi sloganlar attılar ve bu sloganlar İmam Humeyni’nin evrenselleştirdiği İslam İnkılabı’nın sloganlarıdır. Ortamda yankılanan bu sloganlardan o kadar etkilendim ki, konuşma sıram gelmeden önce iki rekât namaz kıldım ve Allah’tan bu değerli bilginlere ve mücahitlere beliğ bir Arapçayla konuşabilmek ve İran halkının ve Şia’nın onurunu koruyabilmek için yardım diledim. Konuşmam sırasında Mısır’ın inkılapçı gençleri “yaşasın İslam” “yaşasın İran” “yaşasın Nevab Safevi” sloganları attılar ve ben bizlerin birbirimize bağlandığını hissettim.’ Bu olaydan ve Seyyit Kutub’un idam edilmesinden sonra, Nevab Safevi, Cemal Abdül Nasır’a bir mektup yazdı ve şunları söyledi:

‘ Sayın Başbakan Cemal Abdül Nasır, Sizin İhvan-ı Müslimin’e karşı aşırıya giden davranışlarınız, Müslümanların kalplerinde büyük bir öfke uyandırmıştır. Derhal davranışlarınızı gözden geçiriniz ve sizin için acı pişmanlıklara sebep olmaması için bir şeyler yapınız.’