Bu Unutulacak Bir Çivi Değil!


Nükleer Anlaşmanın geçerliliği Amerika Başkanının kararına bağlıdır ve eğer yaptırımları 4 ay içinde yeniden uygulama kararı verirse, Nükleer Anlaşma fiili olarak duman olup gitmiş demektir!

Tesnim Haber Ajansı - Keyhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari dünkü yazısında şu ifadelerde bulundu:

Eski hikayelerin birinde şöyle anlatılır, şahsın biri, ev satın almak için satıcıyla anlaşmıştır ama satıcı ısrarla falan odanın duvarına çatığı falan çiviyi satmadığını ve bu çivinin kendisinin mülkü olarak kalacağını ve bu mülkiyetin de satış belgesinde açıkça belirtileceğini söyler! Alıcı da bir çivinin ne değeri olabilir ne yapabilir ki düşüncesiyle satıcının şartını kabul eder. Birkaç ay sonra evin yeni sahibi büyük çapta bir misafirlik düzenler ve tanınmış birçok kişiyi de bu ziyafete davet eder. Evin satıcısı, eşeğinin yularından tutmuş zorla çekerek kapıyı çalar ve bu yuları o çiviye bağlamak istediğini söyler! Ev sahibi bir taraftan bu talebi kabul ettiği takdirde bu ziyafeti bitmiş olarak görür ve diğer taraftan da satış sözleşmesinde o çivinin mülkiyetinin satıcıya ait olmasından dolayı onu razı etmekten başka çaresi yoktur ve nihayetinde geçici olarak bu darboğazdan çıkmak için yüksek bir meblağ verir! Ama çivinin mülkiyeti aynı şekilde hala kurnaz satıcıya aittir.

Nükleer Anlaşma imzalanmadan iki ay önce yani 22 Mayıs 2015’te, Amerika Kongresi INARA olarak bilinen yasayı onayladı. Bu yasanın konusu, İran ve 5+1 ülkeleri arasında imzalanan Nükleer Anlaşmaydı ve INARA’nın hükümlerinden biri, Amerika Başkanına 120 günde bir yani 4 ayda bir, İran ile yapılan Nükleer Anlaşmada askıya alınan yaptırımları 4 ay daha uzatma ya da bahsedilen yaptırımları geri getirme kararı almasına izin vermesidir! Diğer bir tabirle, Nükleer Anlaşma Amerika Başkanının kararına bağlıdır ve eğer yaptırımları 4 ay içinde yeniden uygulama kararı verirse, Nükleer Anlaşma fiili olarak duman olup gitmiş demektir!

Ama Nükleer Anlaşmanın İran’ın başına geçirilmiş geniş bir şapka olması hasebiyle, Amerika asla bu anlaşmayı iptal etmeye yanaşmayacaktır ve bu, defalarca bahsettiğimiz uzun bir olaydır. Şimdi başka bir olay vardır ve o da INARA’nın, ülkemizin ekonomisinin bozulmasında oynadığı büyük roldür ve bu rol, hükümet ve bazı milletvekillerinin gafleti sonucu halkımıza dayatılmıştır. Bu rol, en azından iki alanda görülebilir.

Birincisi, yerli ve yabancı akıllı hiçbir yatırımcı, dayatılan yaptırımların 4 ayda bir yeniden döndüğü bir ülkede yatırım yapmak istemez! Sonuç olarak ta şimdiye kadar hiçbir yabancı önemli yatırımcı İran’da yatırım yapmaya hazır olduğunu açıklamamış ve bir adım atmamıştır! Hükümet yöneticileri konu buraya geldiğinde, Fransız petrol şirketi Total ile yapılan anlaşmayı öne sürmektedir ama Total’in, İranlı bir tarafa rüşvet verdiği yönünde kötü bir geçmişinin olduğuna da değinmek gerekir. Yine şu noktaya da değinmek gerekir ki, bu Fransız şirketi, Amerika’nın yaptırımlarına eşlik edeceklerini ve yaptırımların geri getirilmesi halinde, bahsedilen bu petrol anlaşmasına bağlı kalmayacaklarını resmi olarak açıklamıştır.

İkincisi, Mevcut deliller, INARA’nın 4 aylık döneminin sona ermesi ve yeni dönemin başlaması arifesinde, Amerika ve Avrupa basını ve yetkililerinin, Amerika Başkanının yaptırımları askıya almayı 4 ay da ertelemeyebileceği konusunda geniş bir tartışma ortamı oluşturduklarını, bununla eş zamanlı olarak ülke içindeki kirli hareketlerin, Amerika ile uzlaşmaz ve taleplerine önem vermezsek istenmeyen facialara hazırlıklı olmalıyız şeklinde davullar çalmaya başladıklarını göstermektedir.

Füze sanayinden el çekmek, askeri merkezlerin incelenmesi izni, FATF olarak adlandırılan 2030 belgesini kabul etmek, açık bir şekilde Amerika tarafından desteklenen teröristlerle mücadeleyi bırakmak tek cümle ile ifade edilecek olursa, yani İran’ı ve halkını, düşmanın yutacağı kolay lokma haline getirmek demektir!

Bu ruh hali içerisinde her zaman şahit olduğumuz olaylardan biri, özellikle dolar olmak üzere, döviz birimlerinin sürekli olarak artmasıdır ve maalesef doların değerinin diğer malların ve hizmetlerin fiyatının bir göstergesi haline gelmesi nedeniyle, her 4 ayda bir yüksek enflasyon ve bazı durumlarda da ürün ve hizmetlerin pahalandığına şahit olmaktayız ve 4 aylık dönemin sona ermesi ve sonraki dönemin başlaması, hatta Amerika Başkanı askıya almaları iptal etmese bile, dolardaki fiyat artışı ve bunun akabinde diğer ürün ve hizmetlerin pahalanması nedeniyle, eski haline gelmeyecek ya da sadece biraz düşecektir.

Bu, kötümser bir yaklaşım gibi görülebilir ama mevcut gerçekler bunun doğru olduğunu göstermektedir ve bahsedilen süreç, halkı memnuniyetsiz kılma amacıyla, pahalılığı arttırmak ve halkın yaşam şartlarını zorlaştırmak için dahili ve harici bir komplodur.

Ama eğer ortak dikkatsizlikleri bu olayın ülke ekonomisine kadar uzanmasına neden olan Nükleer Anlaşma ekibi ve bazı milletvekilleri, INARA’nın Amerika’nın dahili bir yasası olduğunu iddia ederlerse, işte o zaman günahtan daha beter bir özürde bulunmuşlardır! Çünkü bu yasa aylarca kongrede tartışılmış ve nihayetinde Nükleer Anlaşmadan yaklaşık iki ay önce onaylanmış ve Nükleer Anlaşmayı daha imzalanmadan itibardan düşürmüştür! Bu nedenle ülkemizin Nükleer Anlaşma ekibinden şunu soruyoruz, neden bu yasaya rağmen yani Amerika Başkanına 4 ayda bir erteleme izni veren yasaya rağmen, bunu kabul ettiniz? Ve milletvekilleri tarafından yöneltilen diğer mantıklı ve ciddi bir soru da şu, neden Nükleer Anlaşmayı aceleyle ve 20 dakika içerisinde onayladınız ve onlarca zararından biri INARA İle birlikte olması olan bu felaket belgesini halka ve rejime dayattınız?!

Esef verici olsa da şunu da söylemek gerekir ki, bazı milletvekilleri bu bağışlanamaz eylemlerine cevaben, Nükleer Anlaşmanın imzalanması için 20 dakikanın bile fazla olduğunu söylüyorlar. Amerika Kongresi, hiçbir ayrıcalık kaybetme durumlarının olmamasına rağmen, aylar öncesinden INARA yasasını hazırlayıp onaylıyorlar ama ülkemizdeki bazı milletvekilleri, karşı tarafa ayrıcalık verme durumunun bile olduğunu bildikleri halde, olayın üzerinden rahatlıkla geçtiler ve Özel Nükleer Anlaşma Komisyonunun uzman görüşlerini görmezden geldiler.

Bu komisyon anlaşmadan kırk gün önce, anlaşmayı onaylayan ve karşı çıkan uzmanları davet ederek, Nükleer Anlaşmayı değerlendirmiş ve görüşlerini açıklamıştır ama buna rağmen bu komisyonun görüşleri dikkate alınmamıştır.

Nihayetinde şunu söylemek gerekir; Hala geç değil, Amerika’nın zorbalıklarına Nükleer Anlaşmadan çıkarak cevap verilebilir. Çünkü Nükleer Anlaşmanın yetkilileri bile Amerika’nın anlaşmada verdiği sözleri ihlal ettiğini söylerken, artık İran İslam Cumhuriyeti’nin kalması gereken bir Nükleer Anlaşma yoktur.’