Hüseyin Şeriatmedari: Hasan Ruhani Trump’a Nükleer Anlaşmadan Çıkma Konusunda Güvence Verdi


Ne yazık ki Sayın Ruhani birkaç gün önce Meşhed’de yaptığı ziyarette, Meşhed İdare Konseyi'nin toplantısında, Amerika’nın sabırsızlıkla beklediği güvenceyi Trump’a verdi ve “Eğer bizim Nükleer Anlaşmadaki hedeflerimiz Amerika olmadan gerçekleşirse çok daha iyi olur!” açıklamasında bulundu.

Tesnim Haber Ajansı - Keyhan Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Şeriatmedari dünkü yazısında Amerika Başkanı Trump’ın Nükleer Anlaşmadan çıkma nedenlerine değindi ve şunları yazdı:

 ‘Daha önce, verdiğimiz tavizlere ve yok denecek kadar az olan başarılara dayanarak, Nükleer Anlaşmanın Amerika için altın bir belge olduğunu vurgulamıştık ve Trump'ın bu büyük ayrıcalığı, Obama'nın da tabir ettiği gibi bir mermi bile ateşlemeden aldığı ve bu fırsatı kaybetmeyeceği ve bu anlaşmadan çıkmayacağı ön görüsünde bulunmuştuk.

Ama iki hafta önce, alana yeni bir faktör girdi ve denklemi değiştirdi. Yani, Amerika’nın Nükleer Anlaşmadan geri çekilme ihtimalinin sona ermesiyle birlikte, hükümet, Amerika’nın Nükleer Anlaşmadan çıkma ihtimaline tepki olarak iki seçenek öne sürdü: İlki, İran'ın Nükleer Anlaşmadan çıkması ve ikinci seçenek te Amerika olmadan devam etmesi! O günlerde “Nükleer Anlaşma mı kaldı da çıkmak için istihare açıyorsunuz?” diye yazmıştık. Ve ABD’nin uzun süredir bu anlaşmadaki yükümlülüklerini ihlal ettiğini ve sadece sürekli olarak İran İslam Cumhuriyeti’ne şantajda bulunmaya devam etmek için bu anlaşmada kaldığını belirtmiştik. O dönemde henüz ABD'nin bu anlaşmadan çıkma olasılığı yoktu, çünkü rakip, İran’ın “Anlaşmaya Amerika olmadan devam etmek ya da Nükleer Anlaşmadan çıkmak” olan bu iki seçenekten hangisini seçeceğinden henüz emin değildi. Çünkü eğer İran'ın bu anlaşmadan çıkacağından emin olsaydı, Amerika asla Nükleer Anlaşmadan çıkmaz ve bu altın belgeyi asla kaybetmezdi ama Nükleer Anlaşmadan çıkması halinde İran İslam Cumhuriyeti yine de Nükleer Anlaşmada kalmaya devam ederse, Nükleer Anlaşmadan çıkmak gibi büyük bir fırsatı kullanmaması için bir sebep yoktu! Çünkü bu durumda, bir taraftan İran'a uygulanan tüm yaptırımlar yerinde kalacak ve diğer taraftan da Amerika hiçbir zaman yerine getirmediği yükümlülüklerden sıyrılacak ve kimseye cevap vermek zorunda kalmayacaktı.’

Ne yazık ki, Sayın Ruhani birkaç gün önce Meşhed’e yaptığı ziyarette, Meşhed İdare Konseyi'nin toplantısında, Amerika’nın sabırsızlıkla beklediği güvenceyi Trump’a verdi ve “Eğer bizim Nükleer Anlaşmadaki hedeflerimiz Amerika olmadan gerçekleşirse çok daha iyi olur!” açıklamasında bulundu. Cumhurbaşkanı tarafından yapılan ve henüz hangi sebeple yapıldığı bilmeyen bu konuşma, ABD'li yetkilileri Nükleer Anlaşmadan çıkmalarının sonuçları konusunda rahatlatan bir mesajdı ve Trump'a Amerika’nın bu anlaşmadan çıkması halinde bu altın belgenin sağlam bir şekilde kalacağının garantisini verdi! İran İslam Cumhuriyeti bu anlaşmada kalarak, bu konuya zarar gelmesine asla izin vermeyecek! Bu nedenle neden başına İran’ı koydukları bu geniş şapkayı kaybetmekten endişelensinler ki?

Ama bu arada dikkatlice değerlendirilmesi gereken noktalardan biri de şudur; Donald Trump'ın Nükleer Anlaşmadan çıktığını açıklamasının hemen ardından Sayın Ruhani resmi bir mesaj yayınlayarak şöyle dedi: "Müzahim bir varlığın Nükleer Anlaşmadan çıkmasına sevindim ve hiç kuşkusuz yolumuza başarılı bir şekilde devam edeceğiz.” Ruhani’nin sözlerinin bu kısmı, onun Meşhed’de, “Nükleer Anlaşmaya Amerika olmadan devam edeceğiz!” yönündeki açıklamalarının bir başka şekilde vurgulanmasıydı. Beklenen ve siyasi mantığın da hükmettiği şey, Cumhurbaşkanı Ruhani’nin yasal süreci geçerek ve İslami Şura Meclisinin ve Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyinin ve Nükleer Anlaşmayı İnceleme Heyetinin görüşünü alarak sistemin kararı hakkında görüş açıklamasıydı. Çünkü İran’ın Nükleer Anlaşmada kalmaya devam etme ya da bu anlaşmadan çıkma kararı, onun bu konuda tek başına karar alma yetkisine sahip olduğu ve Trump’ın açıklamalarının hemen ardından resmi bir şekilde açıklayacağı bir karar değildir! Sayın Ruhani’nin o akşam yaptığı konuşmaların incelenmesini ve değerlendirilmesini gerekli kılan diğer bir konu da Almanya, Fransa ve İngiltere olmak üzere üç Avrupa ülkesinin Amerika’nın 8 Mayıs 2018’te Nükleer Anlaşmadan çıkmasının hemen ardından Amerika olmadan da Nükleer Anlaşmada kalmaya devam edecekleri yönünde yayınladıkları bildiridir. Basın ve özellikle hükümete bağlı medya bu bildiri metnini yayınlamaktan kaçınmışlardır. Ama Keyhan Gazetesinde 10 Mayıs’ta yer alan yazıda “Yeni Komplolar” başlığı altında bu konuya değinilmiştir. Üç Avrupa ülkesi, İran İslam Cumhuriyeti'ne getirilen kısıtlamaların devam etmesinin altını çizerken, Amerika’nın Trump’ın Nükleer Anlaşmadan çıkmak için bahane ettiği taleplerini de dile getirdiler ve İran'ın füze programının sınırlandırılması gereğini vurguladılar. Diğer bir tabirle, Amerika’nın İran üzerindeki baskılarının boşluğunu dolduracaklarını resmen açıkladılar!

Öte yandan, Avrupa’dan Amerika gibi ihanet etmeyeceklerinin kesin bir güvencesinin alınması gerekiyordu, ama dün Amerikan gazetesi Politico, AB’nin dış politika sorumlusu Bayan Mogherini’den naklen şunları yazdı: "İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani bize, İran’ın Nükleer Anlaşmadan çıkmayacağının güvencesini verdi.’ Ve Avrupa Birliği şu ana kadar Mogherini'nin bu açıklamalarını yalanlamadı. Oysaki Avrupa’dan güçlü bir garanti ve yazılı bir söz alınacak ve Ruhani’nin kendisinin de açıkladığı gibi, iki hafta içerisinde bu konuda bir karar verilecekti ama Ruhani Avrupa’ya Nükleer Anlaşmadan çıkmayacağımız konusunda güvence verdi. Acaba önceden verilen bu güvence de onun Amerika’nın Nükleer Anlaşmadan çıkmasının hemen ardından yaptığı açıklamaları gibi, muhtemel herhangi bir karar alınmasının yollarını kapatıyor mu?

Şimdi, İslami Şura Meclisi, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi ve Nükleer Anlaşmayı İnceleme Kurulu harekete geçmeli ve Nükleer Anlaşma gibi ülke çapında bir başka felaketin yaşanmasına izin vermemelidir.’