Körfez İş Birliği Konseyi’ne Öldürücü Darbe; Arabistan Ve Birleşik Arap Emirlikleri “Savaş Konseyi” Kurdu


Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin yeni bir konsey kurarak aldıkları en önemli önlemler, Katar'la olan anlaşmazlıkların ve bu ülkeye uygulanan yaptırımların arttırılması ve Amerika’nın bölge ülkelerine karşı herhangi bir saldırısı için odak noktası olacak askeri, politik ve ekonomik bir kolun oluşturulmasıdır.

Tesnim Haber Ajansı - Arap Dünyasının önde gelen analistlerinden olan ve Rey el-Yevm Gazetesi Baş Editörü Abdel Bari Atvan, Körfez Arap ülkelerindeki son gelişmelere değindi ve şunları yazdı: ‘Perşembe günü Cidde’de düzenlenen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Koordinasyon Konseyi toplantısının tesadüfen Körfez krizinin yıldönümü ile eş zamanlı düzenlendiğine inanmıyoruz. Çünkü bu konseyin toplantısı, Suudi Veliaht Prensi Muhammed Bin Salman ve Abu Dabi Veliaht Prensi Muhammed Bin Zayid gibi bu toplantının liderleri tarafından iki ülkenin küçük düşmanları olarak Katar’a ve büyük düşmanları olarak İran’a karşı koalisyonlarını güçlendirme amacıyla düzenlendi.

İki ülke arasında bütünlük oluşturmak için güvenlik, askeri, petrol, gaz ve iç ve dış yatırımlarda altyapıya yönelik 44 ortak stratejik proje açmak üzere 60 anlaşma imzalayarak ilk toplantısını düzenleyen bu konsey, Körfez İşbirliğine öldürücü bir darbedir ve iki ülkeyle sınırlı ikili "kapalı" bir iş birliği konseyinin kurulması, diğer dört ülke için yasaklanmış alternatif kapalı bir paket demektir. Bunun yanı sıra, bu ikili konsey bir konfederasyondan fazla ve bir sendika birleşiminden daha azdır.

Bu koordinasyon konseyinin en temel dayanağı olan "çözüm stratejisi", Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri olmak üzere iki ülke tarafından yaklaşık üç yıl önce Yemen’e karşı başlatılan “Kararlılık Fırtınası” askeri operasyonlarını bize hatırlatmaktadır. Bir trilyon dolarlık gayri safi milli hasılaya dayanan strateji ile petrol ve doğalgaz ve diğer ürünlerin yılda yaklaşık 700 milyar dolara ihracatı esasınca geliştirilmiştir. Bu yani, bölgede büyük bir askeri güç olmaya çalışan büyük bir ekonomik güçle karşı karşıya olduğumuz anlamına geliyor. Tabi eğer ona böyle bir izin verilirse.

Bu konseyde fakirlere yer yok ve biz burada görmezden gelinen Bahreyn hakkında konuşuyoruz ve bu ülkeye, bu konseye katılması için ne şimdi ne de gelecekte davette bulunulmamıştır ve bulunulmayacaktır. Aynı şekilde Katar ile yaşanan krizde ve Yemen savaşında tarafsız kalanlara da bu konseyde yer yoktur ve burada Kuveyt ve Umman krallığına atıfta bulunulmaktadır.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin yeni bir konseyin kurulmasıyla aldıkları en önemli önlemlerin, Katar'la olan anlaşmazlıkların ve bu ülkeye uygulanan yaptırımların arttırılması ve Amerika’nın bölge ülkelerine karşı herhangi bir saldırısı için odak noktası olacak askeri, politik ve ekonomik bir kolun oluşturulması ve İran’da rejimi değiştirme çabalarıyla başladığını tahmin ediyorum. Öyle ki, ABD Başkanı Donald Tramp, İran'a karşı savaşın, Kuzey Kore’ye uygulanan yaptırımların onun karşısında hiçbir şey denecek kadar az olduğu bir düzeyde tarihte eşi benzeri görülmemiş bir kuşatma ile başlayacağını belirtmiştir.

Suudi Arabistan'ın Katar hükümetine Rusya'nın S-400 füze savunma sistemini satın alma çabalarından dolayı itirazı, Fransa’nın Rusya ve Karat olmak üzere iki ülkeyi bu anlaşmayı sonlandırmalı konusunda uyarması için arabulucu olarak seçilmesi ve onların bu füze sisteminin Katar’a verilmesi halinde saldırıda bulunacakları tehdidi, bu yeni konseyin şimdiki ve gelecekteki hedeflerinin bir işaretidir ve Amerika Birleşik Devletleri tarafından da desteklenmektedir.

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Konseyi, ikili Ekonomik İş birliği Konseyi olmasından ziyade bölgedeki yeni bir bölgesel gücün başı olmak isteyen bir “Savaş Konseyi” dir. Ama acaba bu konsey istediği hedeflere ulaşabilecek mi ve acaba Katar’a karşı siyasi ve ticari yaptırımların kalktığı bir durumda bu ülkeye karşı askeri cepheler oluşacak mı? Ne zaman? "Salwa" kanalı yapım projesi ve Arap Yarımadası ile Katar’ın karadan bağlantısının sona erdirilmesi, üzerinde anlaşılan projeler arasında mı?

Bu soruların cevabını gelecek aylara hatta gelecek yıllara bırakıyorum. Hakkında konuşabileceğimiz tek şey, bu konseyin oluşturulmasının, gerginlik çıkaracak olan ve doğrudan ya da dolaylı olarak hedef alınan diğer Körfez ülkeleri için çok endişe verici ve tehlikeli bir eylem olduğudur. Ve belki de bu konsey, bölgesel koalisyonların denklemlerini radikal olarak değiştirecektir ... Allah bilir.’