Zarei: Rusya ile İlişkimiz “Ne Doğu Ne Batı” Siyaseti İle Çelişmiyor

Tesnim Haber Ajansı - Ali Ekber Velayeti geçtiğimiz günlerde Moskova’ya giderek Rusya Devlet Başkanı Putin’e İslam İnkılabı Rehberi Ayetullah Hamanei ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani’nin mesajını iletmişti. Ziyaretin, Amerika Başkanı Trump’ın nükleer antlaşmadan çekilerek İran’a yönelik yaptırımları artırma kararlarının alındığı bir dönemde gerçekleşmesi Velayeti’nin Moskova ziyaretini önemli kılmakta. Ayrıca Tahran ve Moskova’nın özellikle Suriye meselesindeki işbirlikleri bu ziyareti önemini arıtmakta.

Bu bağlamda İranlı Batı Asya Uzmanı Sadullah Zarei ile Tahran- Moskova ilişkileri ve Suriye’deki işbirliğine dair bir röportaj yapıldı.

Sadullah Zarei, Rusya Devlet Başlanı ile görüşmek için İran tarafından gönderilen isteğin kabul edilmesinin ardından bir hafta sonra ziyaretin gerçekleştiğini belirterek; “Bu ziyaret ile Rusya ve İran ilişkisi yeni bir aşamaya geçmiştir. Ziyaretin Rusya tarafından hızlı bir şekilde kabulü Moskova’nın Tahran’a verdiği önemi göstermektedir.  Bu ziyaret, İran ile Rus’ta ilişkisinin uzun süreli bir ilişki olduğunu ve sadece askeri ve güvenlik alanında değil ekonomi, kültür ve farklı alanlarda da karşılıklı ilişkilerin devam edeceğini göstermektedir” dedi.

Batının ve Amerika’nın İran’a yönelik yaptırım ve baskı politikasına karşın İran İslam Cumhuriyetinin Doğu blokunu kendisine açık tuttuğu belirten Sadullah Zarei; “Tahran Doğu blokunun kapılarını kendisi için açık tutarak tüm bu baskı ve yaptırımlara karşı Doğu blokunda yer alan güçlü ve büyük devletleri yanına çekebilir. Tahran özellikle Rusya gibi Doğu blokunun önemli bir temsilcisi olan ülke ile ilişkilerini güçlendirerek Amerika’nın son günlerde İran’a yönelik artan yaptırımları ile mücadele edebilir” şeklinde konuştu.

İran ile Rusya ilişkilerinin karşılıklı çıkar esasına göre şekillendiğini vurgulayan Sadullah Zarei, Rusya ve İran’ın bölgede yeni bir milli blok şekillendirdiklerini belirterek; “Rusya hali hazırda bölgede kendisi için yeni güvenlik ve ekonomik kaynak arayışında. Aynı arayış İran İslam Cumhuriyeti için de geçerli. Ve bu ihtiyaçlar iki ülkenin işbirliğini zaruri ve önemli kılmakta” ifadelerini kullandı.

İranlı Batı Asya Uzmanı Zarei, İran ve Rusya’nın özellikle Suriye’deki işbirliğinden rahatsızlık duyan Amerika, İsrail ve Suud Rejimi hakkında; “Bu itirazlar yeni gündeme gelmiyor. Aynı şekilde Ruslarda söz konusu ülkelerden gelen itirazlara önem vermediklerini birçok kez gösterdiler. Rusya ve İran’ın Suriye’de devam ettirdikleri politika gayet açık ve nettir. Her iki ülkenin de Suriye’deki varlıkları siyasi ve hukuksal anlamda açıklanabilirdir. Ancak Batı, Tahran’ın ve Moskova’nın Suriye’deki varlığından her şekilde rahatsız olmaktadır. Bu sadece İran’a özel bir durum değil. Ancak bu ülkelerin itirazları Rusya ve İran’ın ilişkisini etkiler mi? Bu sorunun cevabı iki ülkenin bugünkü ilişkilerinin ne durumda olduğuna bağlı. Eğer bugün iki ülke arasında ilişkileri zayıf olarak kabul edersek bu itirazlar ilişkileri olumsuz anlamda etkileyecektir. Ancak Tahran ve Moskova ilişkileri Batının tahmin edemediği kadar derindir” ifadelerini kullandı.

İran İslam Cumhuriyetinin “Ne Doğu Ne Batı” siyasetine dair konuşan Sadullah Zarei; “bu siyaset herhangi bir ülkenin başka bir ülke üzerinde hakimiyle kurmasına karşıdır. Bugün bizler batı dünyası ve buna karşılık henüz şekillenmemiş bir dünya ile karşı karşıyayız. Henüz şekillenmemiş dünyadan kastım Çin’den, Hindistan’a, Rusya’dan Latin Amerika’ya kadar uzanan bölgelerdir. Doğu emperyalizmi gibi bir gerçeklik yoktur ve biz bu anlamda bölge ülkeleri ile işbirliğimizi güçlendirerek sorunlarımızı çözmeye çalışmaktayız. Şüphesiz bizim uluslararası toplumu ve kurumlarını kullanarak İran’a yönelik baskı politikalarını bertaraf edebilmeliyiz. Bunun en Doğu ne Batı siyaseti ile çelişen hiçbir yanı yoktur” şeklinde konuştu.

Doğu blokunun ve bölgesel güçlerin artan ilişkiler ile ülke içerisinde hakim olacağına dair eleştirilere cevap veren İranlı Batı Asya uzmanı, İran’ın Asya ülkeleri ile ilişkisinin yanlış aktarıldığını ve bu konuda kara propaganda yürütüldüğünü vurgulayarak; “Onlar geçmişe işaret ederek Rusya ve Çin’in emperyal güçler olduğunu ve ülkeye egemen olacaklarını iddia etmekleler. Endişelerinin kaynağına indiğimizde Tahran’ın Moskova veya Pekin ile ilişkisinden duydukları rahatsızlığı Londra ile kurulmak istendiğinde hissetmediklerini görüyoruz. Oysaki İngiltere açık bir şekilde İran’ı hedef almaktadır” açıklamasını yaparak konuşmasını sonlandırdı.