Erdoğan'dan Türkiye Ekonomisi İçin Tuhaf Çözüm


Erdoğan'dan Türkiye Ekonomisi İçin Tuhaf Çözüm

Uzmanlar doların Türk lirası karşısında değer kaybetmesini Türk ekonomisine ağır maliyetler getirecek tuhaf bir finansal bankacılık taktiğinin kullanılmasına bağlıyor.

Tasnim  Haber  Ajansı- Pazartesi günü Türkiye piyasasında dolar 18.5 buçuk liraya ulaşmıştı. Ancak kabine toplantısı ve cumhurbaşkanının basın toplantısından sonra piyasa benzeri görülmemiş bir şok yaşandı ve birkaç yıldan sonra ilk kez Türkiye'de doların değerinde belirgin bir düşüşe tanık olduk.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması doları 18.5 liradan 12.5 liraya kadar düşürdü ve onun ekonomik mucize yaratan bir lider olarak gösterilmesi için iktidar partisinin devasa propaganda makinesine fırsat geçti. Ancak asıl mesele nedir?Peki Erdoğan doları bu şekilde düşürmek için hangi garip yöntemi kullandı? Ansızın mucizevi bir çözümü ortaya çıkarıp Türkiye ekonomisini mi kurtardı? Cevabınız evet ise bunu neden daha önce yapmadı ve enflasyon canavarının Türkiye piyasasına sızmasını engellemedi?

Cevap şudur: İşin içinde psikolojik bir oyun vardır ve olağanüstü bir olay da söz konusu değil. Aynı zamanda akıllıca ve güçlü bir ekonomik stratejiye başvurulmamıştır. Aslında Erdoğan darbeyi takip eden yıllarda, kırk yıl önce Türk ekonomi yetkililerinin kullandığı yöntemi seçti.

Uzmanlar doların Türk lirası karşısında değer kaybetmesini Türk ekonomisine ağır maliyetler getirecek tuhaf bir finansal bankacılık taktiğinin kullanılmasına bağlıyor.

Erdoğan'ın dün (20 Aralık) geceki konuşmasının ardından bu sabah erken saatlerinden itibaren insanlar dolar satmak için döviz bürolarının önünde sıraya girdi.

Babacan, Erdoğan'ın Planını Ortaya Çıkardı

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Ankara’da Polatlı Ticaret Odası’nın düzenlediği Ekonomik İstişare Toplantısı’nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın (20 Aralık) açıkladığı dövize endeksli mevduat planını değerlendiren Babacan planın büyük bir hile olduğunu belirterek, "Hükümet, 70’li, 80’li yılların bu kötü uygulamasını geri getirdi." dedi.

Erdoğan'ın yeni planını değerlendiren Babacan şu ifadeleri kullandı:

"Açıklanan yeni kararlar döviz kurunu kısa vadede bir nebze olumlu etkilese de ileriye doğru Hazine’nin ve Merkez Bankası’nın yükümlülüklerini olağanüstü artıracak.

Bu kararlar, örtülü bir faiz artırımıdır. Türk lirası faiz oranlarını talimatla düşürüp Türk lirası faizinin çok üstündeki kur artışı beklentisinin garanti yoluyla karşılanacağını söylemek, örtülü bir faiz artırımından başka bir şey değildir.
Vatandaşımıza, ‘Sen paranı Türk lirasında tutsan da sanki döviz almışsın gibi kazandıracağız. Türk lirasına aldığın faiz döviz kurundaki artışın altında kalırsa aradaki farkı kapatacağız.' diyor.
Bu planın hayata geçirilmesi yakın gelecekte hazine ve devlet bankaları üzerinde ağır bir baskı oluşturur ve ekonomimiz daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacaktır. Hükümet, bir hatayı daha büyük bir hatayla gizlemekte ısrar ediyor
Sayın Erdoğan’nın son dönemlerde sık sık bahsettiği ‘düşük faiz-yüksek kur’, ‘rekabetçi kur’ söylemi, yani övünerek gündeme getirdiği yeni ekonomik model daha bugünden iflas etmiştir."

Ekonomist Oğuz Demir Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaptığı açıklamanın bütçeye maliyetinin 300 milyar TL olduğuna işaret ederek “Bütçemizin büyüklüğü 1,75 trilyon. Yorumsuz” dedi.

Türk ekonomist Mahfi Eğilmez ise bunun dolaylı bir faiz artışı olduğunu belirtti. "Kur yüzde 40 artmış, faiz yüzde 14 ise aradaki 26 puan ödenecek. Ve bunun adı faiz olmayacak. Müthiş" ifadesini kullandı.

Erdoğan İktisad Bilimini Dikkate Almıyor

Ünlü ekonomist İbrahim Kahveci, Erdoğan hükümetinin ekonomi ekibinin son aylarda aldığı kararlar ve ekonomik modelinin bir deneme olduğuna inanıyor.

Kahveci, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'nun Türk hükümetinin yapısında cehaletin kurumsallaştığına ilişkin açıklamasını doğrulayarak, ekonomik bilginin AK Partisi tarafından göz ardı edilmesinin kötü sonuçları hakkında şu açıklamalarda bulundu: "Hükümet yetkilileri, 'Türkiye ekonomisinin yapısında reform yapmaya  çalışıyoruz.' diyor. Ancak gerçek şu ki eylemlerinde 400 yıllık iktisat bilgisini bir kenara atarak kendilerinin de bilmediği bir şeyi deniyorlar.
Yeni bir ekonomik teori yazıyormuş gibi yapıyorlar ama gördüğümüz şey yanan bir ülke. Her taraf yanıyor. Türkiye piyasaları büyük bir felaket ile karşı karşıya. Şimdi bu ülkede ticaret yok, üretim yok, yatırım yok.
Memurlar yakında bu deneyin acı sonuçlarıyla yüzleşecekler. Ticaret verimsizdir, durdurulan üretim aslında en çok işçileri etkilenir. Hepiniz işsizliğe hazır olmalısınız. Herkes iflasa hazır olmalı.
Bugün bankalardan dövizli kredi kullanım tutarı 158,2 milyar dolardır. 158 milyar dolarlık dövizli kredinin maliyeti sadece son üç ayda 1,5 trilyon lira arttı.
Dövizli kredi kullanan şirketler iflasın eşiğinde. Bu bir felâket. Ülkemiz resmen çöküyor. Ekonomimiz resmen battı.”

Sonuç olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti, ekonomi konusunu tamamen siyasi bir mesele haline getirmişler ve ekonomik bilgi ve uzmanlığı kullanarak krizi aşmak yerine geçici çözümlere başvurmuşlardır. İktidar partinin asıl amacı Türkiye krizi çözmek değil, parti gücünü ve çıkarlarını korumaktır.

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler