İran'ın ŞİÖ Üyeliği Neden Önemli?


İran'ın Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) tam üyeliği, Tahran’ı izole etmeye çalışan Batılı ülkelerin çabalarını büyük ölçüde etkisiz hale getirebilir.

Tesnim Haber Ajansı- İran İslam Cumhuriyeti nihayet 15 yıl sonra Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ȘİÖ) resmi üyesi oldu. 2005 yılından itibaren örgütte gözlemci üye olarak yer alan İran,  2008'de bu örgüte tam üyelik başvurusunu bulunmuştur.

ȘİÖ, İran İslam Cumhuriyeti'ne yeni imkânlar sağlayabilecek uluslararası kurumlar arasında yer alıyor. Dünya basınında yayınlanan analizlerde şu ifadeler kullanıldı: “Şanghay İşbirliği Örgütü'nü Batılı olmayan güçlerden oluşan bir kulüp olarak değerlendiren İran, ABD sonrası dönemdeki planlarının bir parçası olarak kapasitesini kullanmak istiyor.”
Ayrıca İran İslam Cumhuriyeti'nin dünya topraklarının yaklaşık üçte birine sahip olan ve yıllık ihracatı birkaç milyar doları bulan bir örgüte katılması, Tahran’a birçok ekonomik fırsatı da beraberinde getirecektir.

İran İçin Büyük Ticaret Fırsatı

1996 yılında Rusya, Çin, Kazakistan, Kırgızistan ve Tacikistan tarafından kurulan Şangay Paktı (Şangay Beşlisi de deniyordu), Özbekistan’ın da katılımıyla genişleyerek 2001 yılında Şangay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) adını aldı. Merkezi Pekin’de (Çin) olan ŞİÖ, ilk büyük genişlemesini 2017’de Pakistan ve Hindistan’ı aynı anda tam üye yaparak gerçekleştirdi. İran da 2021 senesinde örgüte tam üye olarak davet edildi ve üye sayısı 9’a çıktı.

Bu örgüt ilk başta üye ülkelerin sınır güvenliğini sağlamak amacıyla kuruldu, ancak beklendiği gibi üye ülkelerin gücü nedeniyle ŞİÖ önemli bir ekonomik rol üstlendi. Yaklaşık 20 yıl sonra, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde üye ülkeler arasında ticareti kolaylaştırmak için bir fon oluşturuldu.

Bu örgütün kararları, yeryüzünün 35 milyon 972 bin kilometrekaresine eşdeğer geniş bir alanda yaşayan yaklaşık üç milyar 500 milyon insanı etkiliyor. Aynı zamanda dünyanın gayri safi yurtiçi hasıla büyümesinin yüzde 25'i en büyük işbirliği kuruluşu ŞİÖ’ye aittir.

2017 yılında ŞİÖ üyesi ülkelerin toplam grup içi ihracat değeri 329 milyar dolar civarında gerçekleşti. Bu konuda en yüksek pay yüzde 52 ile Çin'e, en düşük pay ise yüzde 18 ile Tacikistan'a aittir. Aynı dönemde örgüte üye ülkelerin grup içi ithalatlarının toplam değeri 964 milyon dolar düzeyinde oldu. Çin ve Tacikistan ithalatta sırayla en yüksek (yüzde 46) ve en düşük (yüzde 0,46) paya sahiptir.

2017’de İran'ın yaklaşık yüzde 5 ve yüzde 4,3'lük paylarla örgüt içinde ihracatta dördüncü ve ithalatta yedinci sırada yer aldığını belirtmekte fayda var.

Aslında, Şangay İşbirliği Örgütü'nde belirleyici güç olan Çin ve Rusya, İran'ın en önemli ticaret ortakları olarak kabul ediliyor. Dolayısıyla İran ile ŞİÖ üye ülkeler arasında verimli ticari ilişkiler kurulabilir.

Yeni Dünya Düzeni

İran'ın ȘİÖ'ya tam üyeliği, yeni dünya düzenine doğru hareketi açısından da önemlidir. İranlı yetkililer Şangay İşbirliği Örgütü'nü dünyanın güç koridorlarında ABD'den Batılı olmayan kolektif mekanizmalara geçişin bir tezahürü olarak değerlendirdiler.

Amerikan gücünün gerilediğine dair pek çok işaret var. "Trump" ve "Biden" Amerika'sı, "Obama" veya "Bush" Amerika'sından çok daha zayıf  durumda ve ABD'nin gücünü azaltan birçok sebep var.

Bu ülke önümüzdeki on yıla kadar dünyanın en büyük ekonomik-politik-askeri-kültürel güçlerinden biri olmaya devam edecek, ancak yavaş yavaş payını "ötekilere" bırakacak bir güç haline gelecek. Bu "ötekiler" Doğu'nun güçleri, Çin, Hindistan, Rusya ve Asya'daki bazı bölgesel güçlerdir. Bu güç aktarımı sürecinin tam merkezinde yer alan İran'ın ȘİÖ'ya tam üyeliği, doğu örgütünün Batı Asya'daki etkisini genişletmesini sağlar.

Son dönemlerde, Amerikan hegemonyasının giderek azalmasıyla birlikte, diğer bazı ülkeler güçlerini çeşitli boyutlarda geliştirdiler.

Rusya Federasyonu, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından gelen tarihsel aşağılanmadan sonra, gücünü geliştirmeye çalışıyor. Ekonomik kalkınma yaklaşımını benimseyip gerilimlerden kaçınan Çin ise, önemli bir ekonomik büyüme elde etmeyi ve dünyanın ilk ekonomisiyle arasındaki mesafeyi azaltmayı başardı. Hindistan gibi diğer ülkeler de son yarım yüzyılda güçlerini artırmayı başardılar.

Bu gelişmelerle birlikte Amerika'nın iç sorunlarının derinleşmesi ve Avrupa'nın Ukrayna'daki savaş gibi zorlukların yol açtığı siyasi krizler ve toplumsal sorunlarla boğuşması, yıllar önce büyük Batılı stratejistler tarafından öngörülen ve "yeni dünya düzeni" ve ve "ABD sonrası çağın başlangıcı" olarak bilinen süreci hızlandırdı.

Günümüzde bu öngörü gerçeğe dönüştü ve mevcut küresel ilişkileri ABD’nin amaçlarına hizmet ettiğini savunan ülkeler yeni dünya düzeninin değişimini hızlandırmak ve bu düzende hak ettikleri yeri kazanmak için kendi bloklarını oluşturmaya çalışıyorlar.

Şangay İşbirliği Örgütü, BRICS grubu ile birlikte yeni dünya düzeninde küresel bloklaşmaların arasında en önemlilerinden biri olarak değerlendirilebilir. İran'ın da bu örgütte yer alması, ülke için sağladığı büyük ekonomik ve jeopolitik faydaların yanı sıra, mevcut düzeni değiştirmek için küresel bloklaşma sürecini güçlendirebilir.

Maksimum Baskı Mimarlarının Korkusu

İran'a karşı "maksimum baskı" planını hazırlayan ve İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı'nın yaptırımlar listesinde yer alan ABD merkezli sözde düşünce kuruluşu "Demokrasileri Savunma Vakfı” geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir yazıda İran'ın Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) katılmasından duyduğu endişeyi dile getirdi.

Kuruluşun üst düzey üyelerinden Criag Singleton, İran-Çin ilişkileri hakkında, "Çin Komünist Partisi ve İran İslam Cumhuriyeti, ABD'yi küçük düşürme hedefinde birleşmiş durumda. Bu iki ülke arasında büyüyen yakınlaşma, Washington, Arap ortakları ve İsrail için yeni ulusal güvenlik sorunları yaratabilir. Çin'in İran'a yatırımı, ABD'nin İslam Cumhuriyeti'ne yönelik yaptırımlarının etkisini azaltacak ve Washington'un baskı gücü kaybolacak." değerlendirmesinde bulundu.

Birkaç ay önce de İran’ın yeni dış politikasını mercek altına alan düşünce kuruluşunun analistlerinden “Bradley Bauman", "Ryan Brast" ve "Zane Zovak", Şanghay İşbirliği Örgütü'nün oluşun tarihine ve İran'ın sürecine atıfta bulunarak, şunları kaydetti:

“Avrasya odaklı ŞİÖ örgütüne İran İslam Cumhuriyeti'nin katılması, Tahran'ın Çin ve Rusya ile ilişkilerini daha da güçlendirecektir. Çin'in oluşturduğu zorluklar nedeniyle İsrail, ABD ve Ortadoğu'daki Arap ortakları arasında birliğin pekiştirilmesi önemlidir.”

Amerikan düşünce kuruluşuna göre  özellikle Tahran ile Pekin arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri ilişkilerin giderek artması Washington, Tel Aviv ve bölgedeki bazı Arap başkentleri için tehlike mesajı gönderiyor. Her zaman İran karşıtı tutumlar izleyen bu düşünce kuruluşunda yayınlanan analizde, "Bazı Amerikalılar, kasıtlı veya bilmeden, asıl güç rekabetinin Avrupa ve Doğu Asya'da olduğu inancıyla kendilerini avutuyor ve Amerika'nın Ortadoğu'yu görmezden gelmesine izin veriyor. İran'ın Şangay Örgütü'ne üyeliği, Rusya ve Çin'in de Ortadoğu'da rekabet halinde olduğunu gösterdi. Onlar bölgenin ebedi önemini daha iyi anlıyorlar." ifadelerine yer verildi.

Şangay İşbirliği Örgütü, Batı'nın illegal baskılarından ve diğer ülkelerdeki müdahaleci davranışlarından rahatsız olduğunu her zaman dile getirmketedir. Örgütün bu yaklaşımı İran İslam Cumhuriyeti’nin ilgisini çekmiştir.
Öte yandan İran, Şanghay İşbirliği Örgütü'ndeki güvenlik mekanizmalarını kullanarak terörizm ve aşırıcılıkla mücadelesini daha güçlü bir şekilde sürdürebilir ve bu konuda kapasitesi artabilir.

Genel anlamda İran'ın Şanghay İşbirliği Örgütü'ne (ŞİÖ) tam üyeliği, Tahran’ı izole etmeye çalışan Batılı ülkelerin çabalarını büyük ölçüde etkisiz hale getirebilir. Ayrıca Tahran'ın Çin, Rusya ve Orta Asya bölgesindeki diğer ülkelerle ilişkilerinin daha da geliştirilmesine yardımcı olabilir. İran'ın üyeliği aynı zamanda bölgesel güvenliği yönetmeye çalışan ve başta ABD olmak üzere Batılı ülkelere karşı duran Tahran’ın elini güçlendirebilir.