İran'ın Yeni Riyad Büyükelçisi, Tesnim’e Röportaj Verdi
İran'ın yeni Riyad Büyükelçisi Ali Rıza Enayati, Tesnim’e verdiği özel röportajda, “İran ile Suudi Arabistan arasında sağlanan anlaşma, Fars Körfezi bölgesindeki yeni düzen için başlangıç niteliği taşıyor.” dedi.
Tesnim Haber Ajansı- İran'ın Suudi Arabistan’daki Riyad Büyükelçiliği 7 yıl sonra yeniden açıldı. Riyad ve Tahran, 10 Mart'ta Pekin'de Çinli yetkililerin aracılığıyla diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması konusunda anlaşmaya varmıştı. İran, 23 Mayıs'ta Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Rıza Enayeti'nin Riyad Büyükelçisi olarak atandığını açıklamıştı.
Büyükelçi Enayeti, Tesnim’e verdiği özel röportajda; Tahran-Riyad ilişkileri, İran-Suudi Arabistan normalleşme anlaşması ve Fars Körfezi bölgesi ve Yemen meselesine ilişkin güncel gelişmeleri değerlendirdi.
*İsterseniz İran- Suudi Arabistan ilişkilerinden başlayalım. İran ile Suudi Arabistan arasındaki müzakere süreci nasıl başladı?
İki ülkenin diplomatik ilişkileri yeniden kurma konusundaki anlaşması nasıl sağlandı? İran ile Suudi Arabistan arasındaki ilk görüşme 2021 yılında Bağdat'ta gerçekleşti ve iki ülke temsilcileri Irak Başbakanı'nın huzurunda müzakere masasına oturdu. İki ülke arasında gerçekleştirilen beş tur müzakereler ve Maskat'ta gerçekleştirilen yan görüşmelerde, İran ile Suudi Arabistan arasındaki eski ilişkiler gözden geçirildi. Görüşmelerde ikili ilişkilerde yeni bir aşamaya geçilmesinin önemi vurgulanırken geçmişteki anlaşmazlığı düzeltmek için tedbirler alındı. Iraklıların doğrudan katılımıyla ilerleyen bu görüşmeler, nihayet Pekin'de sonuç verdi ve 10 Mart'ta İran ile Suudi Arabistan arasında normalleşme anlaşması sağlandı. Bu anlaşmadan sonra İran-Suudi ilişkilerinde yeni bir döneme girdik.
*Anlaşma süreci bugüne kadar nasıl ilerledi? Anlaşma adım adım mı ilerliyor?
İran ile Suudi Arabistan arasında yaşananlar tamamen ikili bir meseleydi ve Tahran ile Riyad'ın isteği üzerine gerçekleşti. Tahran her zaman bölge ülkeleriyle ilişkileri geliştirmeyi savunuyor. Sayın Cumhurbaşkanı Reisi, iktidara geldiğinde yeni hükümetin dış politikasında bir yol haritası belirlenen komşularla ilişkilerin geliştirilmesi ve iyi komşuluk ilkesine saygı gösterilmesi konusuna vurgu yaptı. Bunun ardından Suudi Arabistan, Kuveyt ve BAE gibi ülkelerle ilişkilerin gelişmesine tanık olduk, İran komşularıyla ilişkilerin geliştirilmesinin Tahran'ın en önemli önceliği olduğunu her zaman vurgulamıştır. Karşı tarafta da aynı yaklaşımı gördük. Suudi Arabistan bu görüşmelere katılarak İran'la ilişkilerde yeni bir sayfa açmaya istekli olduğunu gösterdi. Suudi Arabistan'ın İran İslam Cumhuriyeti'nin görüşüne uyan yaklaşımını memnuniyetle karşıladık. Bana göre İran ile Suudi Arabistan arasında yaşananlar sadece ikili bir istek değil, bölgesel bir talep olarak da değerlendirilebilir. İran- Suudi Arabistan ilişkileri, bölgede barış, istikrar, bağımsızlık ve diyalog kültürünün güçlenmesi için önemli sonuçlar doğurabilir. 7 Nisan 2023'te ilişkilerin yeniden tesis edildiğine dair resmi açıklama yapıldı ve ardından iki taraf büyükelçilerinin ismini açıkladı ve başkentlerde büyükelçiliklerinin açılması için harekete geçti. Pekin'de diplomatik ilişkilerin resmi olarak ilan edilmesi, elçilik ve misyonlarının yeniden açılması konusunda mutabık kalındı, bu süreç neredeyse dengeli bir şekilde ilerliyor. 20 Haziran'da Suudi Arabistan'a hac ziyareti nedeniyle büyükelçilik ve konsolosluğumuzun yeniden açılması gerektiğini vurguladık. İranlı hacı adaylarına hizmet için bu çalışmaları hızlandırdık ve şimdi Suudi Arabistan'daki İran büyükelçiliği tam olarak faaliyete geçti. Suudi Arabistan da uygun gördüğü zaman kendi büyükelçiliğini açmaya çalışıyor.
*Sayın Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, verdiği bir röportajda, İran büyükelçisinin önümüzdeki günlerde Riyad'a gönderileceğini duyurdu, bu konuda net bir tarih belirlendi mi?
İlk ve önemli adım büyükelçilerin atanmasıydı, bu girişim Suudi Arabistan tarafından da yapılmıştır ve Suudi Arabistan'ın Tahran'daki büyükelçisi ile ilgili idari işlemler tamamlanmış olup, önerilen Riyad büyükelçisi ile mutabakatımızı ifade ettik ve onlar da aynısını yaptılar.
*Bazıları Suudi Arabistan'ın bu anlaşma ile güvenlik sorunlarının bir kısmını çözebildiğini düşünüyor. Onlar anlaşmanın Suudileri lehine olduğuna inanıyor. Size göre İran ile Suudi Arabistan arasında sağlanan anlaşmanın ülkemize yararı nedir?
Bence bu anlaşmadan İran ve Suudi Arabistan'ın ortak bir çıkarı var. Anlaşmada herhangi bir çıkar tanımlanırsa hem İran hem Suudi Arabistan hem de bölge ülkeleri için yararı olacaktır. Dolayısıyla ortak çıkarların ayrıştırılmasına katılmıyoruz, İran ile Suudi Arabistan arasında yaşananların iki ülke başta olmak üzere bölge ve bölge ötesine fayda sağlayacağını düşünüyoruz. Suudi Arabistan ile birlikte başladık, yolumuza devam edeceğiz ve çeşitli alanlarda somut sonuçlara birlikte ulaşmayı umuyoruz. İran-Suudi Arabistan ilişkileri diplomatik, güvenlik, ekonomik, ticari, ulaşım, yatırım, hac, umre, turizm ve kültür gibi birçok alanı kapsıyor. Dolayısıyla Suudi Arabistan ile geniş yelpazede işbirliği geliştirmek için çalışıyoruz.
*İran ile Suudi Arabistan arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesinin kriteri nedir? İşbirliği anlaşması hangi alanları kapsıyor?
Ekonomi, ticaret, ulaşım, transit ve yatırım gibi alanlarda ikili ve hatta çok taraflı iş birliği İran ve Suudi Arabistan’ın önemli kriterlerinden biridir. Bu konularda önemli bir anlaşmamız var. 1998 yılında ekonomi, ticaret, yatırım, teknoloji, bilim, kültür, spor ve gençlik alanlardaki iş birliği anlaşması imzalandı. Bu anlaşma hala geçerli ve aktif hale getirilebilir ve iki ülke arasındaki ekonomik iş birliği için uygun bir temel olabilir. İki ülke arasındaki ticaret hacminin iyi bir seviyeye çıkmasını umuyoruz. Suudi Arabistan ile ortak komisyonun ilk fırsatta kurulmasıyla ekonomik ve ticari çalışmaların çeşitli yönlerde ilerlemesini bekliyoruz. Özel sektör bu alanda çok önemli rol oynayacak, iki ülke dışişleri bakanları tarafından imzalanan ortak bildiride özel sektörün rolüne vurgu yapılıyor ve inşallah bu ilişkilerin çeşitli alanlarda ilerlemesine tanık olacağız.
*Diplomatik alanda hangi anlaşmalar sağlandı?
İşbirliği için iyi bir ufuk çizdik ve çalışmalarımız ikili ilişkilerden başladı. Pekin anlaşmasından önce Bağdat'ta gerçekleşen görüşmelerde bile bazı konularda anlaşmıştık. Ardından Dışişleri Bakanlığı'ndaki diplomat arkadaşlarımız İslam İşbirliği Teşkilatı'nda (İTT) görevine başladılar. Suudi Arabistan ile bölgesel kurumlardaki işbirliğimiz yeni bir döneme girmiş oldu, Suudi Arabistan ile ilişkilerimizde beklentimiz bu iş birliğin bölgesel ve uluslararası kurumlarda da geliştirilmesidir. İkili ve çok taraflı iş birliği ile bölgenin ihtiyaçlarını belirleyebilmeyi umuyoruz. İran ve Suudi Arabistan arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesi, Fars Körfezi bölgesinde ülkeler arasındaki çok taraflı iş birliğinin başlangıcı anlamına gelir. Sekiz ülkenin bulunduğu Fars Körfezi bölgesi ekonomik, ticari, kültürel ve sosyal işbirliğine dayalı olarak bölgede yeni bir ortam yaratabilir. Bölgenin kapasitesine inanıyoruz. İnşallah bölgemizde yeni bir atmosfere tanık olacağız ve bu yönde elimizden geleni yapacağız. Çok taraflı iş birliği hiç şüphesiz Fars Körfezi bölgesinde yeni bir düzen oluşturmak için gereklidir.
*Bu anlaşmanın Fars Körfezi bölgesinde yeni bir bölgesel düzenin oluşması için bir başlangıç olduğunu vurguladınız. Size göre güvenlik meseleleri alanında bölgenin mevcut düzeni değişir mi?
İran İslam Cumhuriyeti ile Suudi Arabistan arasındaki anlaşma sadece ikili bir anlaşma değil ve başka boyutları da var. Anlaşma Fars Körfezi’ne kıyısı olan 8 ülkeyi kapsıyor. Gelecekte Fars Körfezi'ne dayalı işbirliğinin temelleri atılırsa, bölge ülkeleri birbirinin ekonomi, güvenlik, enerji, transit ve ulaşım kapasitelerinden yararlanabilir.
*Geçtiğimiz günlerde Umman Dışişleri Bakanı'nın Tahran'a yaptığı ziyarette Sayın Emir Abdullahiyan ile bir araya geldi. Bu görüşmede hangi konular ele alındı ve Ummanlı yetkilinin Tahran ziyaretinin amacı neydi?
Umman ile özel ilişkilere sahibiz ve İran ile Umman arasında ikili ve bölgesel meseleler başta olmak üzere çeşitli alanlarda devamlı olarak istişareler yapılmaktadır. Umman Dışişleri Bakanı Sayyid Badr Albusaidi'yi ağırladık. Tahran’da yapılan görüşmede İran ile Umman arasındaki ikili ilişkiler ve İran, Umman, Türkmenistan ve Özbekistan arasında sağlanan Aşkabat anlaşmasının hayata geçirilmesi gibi konular ele alındı. Gelecekte bu anlaşmanın aktif hale gelmesini umuyoruz. Görüşmede bölgenin güvenliğiyle ilgili konular masaya yatırıldı ve ayrıca İran’ın Fars Körfezi ülkeleri için teklif ettiği çok taraflı diyalog platformu konusu gündeme getirildi. Umman ile diyaloğu her zaman önemsiyoruz. Son yılda Umman ile ticaret hacmimiz 300-400 milyon dolardan 1 milyar dolara, şimdi de 2 milyar dolara yaklaştı. Umman bizim için güvenilir bir ortaktır.
*İran-Suudi Arabistan dosyasında öne çıkan önemli konulardan biri Yemen meselesi olmuştur, bu konudaki son gelişmeler nelerdir?
Şunu vurgulamalıyım ki Riyad ile ikili konuları görüştük. İran ile Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması başlığı altında bunu gerçekleştirdik ve görüşmeler böyle devam ettiği için sonuca ulaştı. Bize göre Yemen meselesi sadece Yemenlileri ilgilendiren bir konudur. Elbette ki Yemen’le ilgili duruşumuz 2015'ten beri netti ve Yemen’de savaşın son bulması için 4 maddelik bir plan sunduk. Birleşmiş Milletler'in (BM) geçen yıl Nisan ayında ilan ettiği ateşkesi ve ateşkesin uzatılmasını tam olarak destekledik. BM temsilcileri, Ensarullah ve Ummanlı kardeşlerle yapılan görüşmelerde siyasi çözümün önemini vurguladık. Yemen halkı artık daha bilgili ve kendi meselelerinin farkında. Açıklamalarımızda her zaman ablukanın kaldırılması ve Yemen'e insani yardım gönderilmesi gerektiğini vurguladık. Yemen'deki mevcut istikrarın ışığında durumun devam etmesini ve iyi sonuçlara yol açmasını umuyoruz.
*Artık bölgede yeni bir düzenin oluşması için ufuklar açıldı, sizce yeni düzen hangi temeller üzerine kurulacak?
Fars Körfezi bölgesinde karmaşık bir durumla karşı karşıyayız ve tanık olduğumuz gelişmelerle güvenlik rejimi başka bir yöne itilebilir. Fars Körfezi bölgesinin yeni düzeninde bölge devletlerinin daha fazla pay alacağına inanıyoruz. Yeni dönemde dış güçlerin varlığı azalabilir. Artık güvenlik tanımının değiştiğini ve askeri odaklı güvenlikten kalkınma odaklı güvenliğe geçtiğini düşünüyoruz. İran yönetimi güvenliğin yalnızca silahlara ve askeri güçlere dayanan geleneksel anlamında değil, ekonomik, sosyal, politik, kültürel ve halkların refahına dayalı olarak tanımlanması gerektiğine inanıyor. Bölgesel rekabetin yerine bölgesel işbirliği ve bölge güvenliği yabancı dış güçlerin yerine bölge ülkeleri tarafından sağlanırsa bölgemiz için yeni güvenlik düzenlemeleri getirebilir.
Elbette ki bölgesel güvenlik alanında son dönemde Siyonist Rejim denen yıkıcı bir unsurla karşı karşıyayız. Bu unsurun bölge ülkelerinin işbirliği ile yeni bir düzenin oluşmasına hem tehdit hem de engel olduğunu düşünüyoruz. Her halükarda bu rejim yıkıcı bir unsur olarak değerlendiriliyor, ancak Fars Körfezi'ndeki sekiz ülkenin tam işbirliğiyle bölge için yeni ortam yaratılmasını umuyoruz.
Daha önce Fars Körfezi ülkelerine "bölgesel diyalog forumu" teklifini önerdik ve yeni süreçte toplu iş birliğinin kurulmasını umuyoruz ve inşallah yakın gelecekte, bölgemizde hem bölge ülkeleri ve hem de diğer ülkelerin çıkarlarını güvence altına alacak yeni güvenlik düzenlemelerine ulaşmış olacağız.
*13. Tahran hükümetinin dış politikası komşu ülkeler ve bölgedeki devletlerle ilişkilerin geliştirilmesine dayanıyor. İran'ın Fars Körfezi bölgesindeki diğer ülkelerle işbirliğine ilişkin değerlendirmeniz nedir?
Komşu ülkelerle ilişkileri geliştirme her zaman İran İslam Cumhuriyeti'nin dış politikasında yer almıştır. Bu politika Ayetullah Reisi döneminde bu bir yol haritası olarak belirlendi. Ardından bazı başarılara tanık olduk; BAE büyükelçisi İran'a geri döndü ve ilişkilerin seviyesi diplomatik düzeyden büyükelçilik düzeyine çıkartıldı. Kuveyt büyükelçisi de İran'a döndü ve neredeyse Fars Körfezi’ne kıyısı olan tüm ülkelerle ilişkilerimizi iyi bir seviyeye getirdik. Suudi Arabistan ile olumlu adımlar attık ve ikili ilişkilerin geliştirilmesi konusunda anlaştık. Bu durum konusunda tamamen iyimseriz. Suudi Arabistan ve bölge ülkeleriyle ilişkilerimizin ilerlemesini ve gelecekte karşılıklı ilişkilerde büyük adımlar atılmasını umuyoruz. Tüm çabamızı bu yönde harcıyor ve bu ilişkileri olabildiğince geliştirmeyi amaçlıyoruz. Irak ile her düzeyde çok sağlam ve özel ilişkilere sahibiz.2003 yılından itibaren İran-Irak ilişkileri derinleşti. Irak’la ticari ve ekonomik ilişkilerimiz korona salgınından da etkilenmedi. İran ve Irak arasındaki karşılıklı ziyaretler de tüm hızıyla devam ediyor. Irak ile yaklaşık 1400 km'lik bir sınırı paylaşıyoruz. Şu anda iki ülke arasındaki sınır kapılar aktif olarak çalışmaktadır. İran her daim Irak’ın bağımsızlığını, huzur ile ilerleme kaydetmesini, toprak bütünlüğünü ve ülkedeki siyasi süreci desteklemiştir ve Irak halkı bizi her zaman iyi bir dost olarak görüyor. Terör örgütü IŞİD’le mücadele konusunda Şehit General Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi el-Mühendis, İran ve Irak arasındaki işbirliğinin sembolleriydi. İran'ın bölge ülkeleri ile ilişkilerinin kapsamlı bölgesel işbirliği doğrultusunda gelişmesini temenni ediyoruz.