Velayeti: İran’ın BRICS Üyeliği Ticaret Açısından Önemli
İslam İnkılabı Rehberi Uluslararası İşlerden Sorumlu Danışmanı Ali Ekber Velayeti, İran’ın BRICS üyeliğini Arap yayın kuruluşu El Mayadin'e anlattı.
Tesnim Haber Ajansı- Güney Afrika Cumhuriyeti, 22-24 Ağustos'ta Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nin üyesi olduğu BRICS ülkeler grubunun 15’inci zirvesine ev sahipliği yaptı.
BRICS Zirvesi’ne katılan İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi, burada yaptığı konuşmada, benzersiz kapasiteye sahip olan İran’ın politik-güvenlik, ekonomik-finansal ve sosyal konularda BRICS ile işbirliği yapmaya hazır olduğunu vurguladı.
Cumhurbaşkanı Reisi ayırca, “İran'ın BRICS grubuna üyeliğinin faydaları tarih yazacaktır.” dedi.
BRICS Zirvesi'nde BRICS ülkeleri, topluluğa yeni üye alımları konusunda anlaşmaya vardı. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, bu kapsamda Suudi Arabistan, Arjantin, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Mısır ve Etiyopya'nın BRICS üyeliğine davet edildiğini açıkladı.
İslam İnkılabı Rehberi Uluslararası İşlerden Sorumlu Danışmanı Ali Ekber Velayeti, İran’ın BRICS üyeliğini Arap yayın kuruluşu El Mayadin'e anlattı.
El Mayadin: İran’ın BRICS grubuna üyeliği Tahran’ı yalnızlaştırma projesini nasıl sonlandırabilir veya zayıflatabilir?
Velayeti: Elbette bu soru doğru değildir ve İran İslam Cumhuriyeti hiçbir zaman yalnız kalmadı ve farklı ülkelerle olan ilişkilerini çeşitli boyutlarda takip etmiştir. Özellikle İslam Devrimi Lideri İmam Hamanei’nin vurguladığı ve hükümetin bunu ciddiyetle takip ettiği ‘’Doğu’ya Bakış’’ politikasının benimsenmesiyle birlikte bu alanda ciddi bölgesel ve uluslararası gelişmelere tanık olduk.
Günümüzde ABD ve müttefiklerinin İran İslam Cumhuriyeti'ni yalnızlaştırma politikalarının hezimete uğradığına tanık olduk. Başarısız olan bu tür politikalar İran'ın Şangay Örgütü'ne resmi üyeliği ve şimdi de BRICS grubuna katılımıyla daha da netleşti. Dış siyasette farklı politikalar izleyen bölge ülkeleri bir yandan Amerika'ya daha az güveniyor, diğer yandan da Doğu’ya bakış stratejisi ve bölge ülkeleriyle daha fazla işbirliği kurma politikasını ortaya koymuşlardır. Onlar dış politikalarında bölgeyi önemsiyor.
Dolayısıyla İran'ın yalnızlaştırma politikası kesinlikle başarısız olmuştur ve bunu hayata geçirmeye çalışanlar ilk başta kendi etraflarına duvar örmüş oluyorlar. İran İslam Cumhuriyeti, devrimin başlangıcından bugüne kadar çeşitli ekonomik ve siyasi kuşatma altındadır, bu yüzden hiç kimse İran'ın ABD ve destekçilerinin kararı nedeniyle yalnız kaldığını ve Tahran’ın diğer ülkelerle ekonomik ve diğer alanlardaki ilişkilerinin koptuğunu iddia edemez.
Amerikalılar ve müttefikleri en baştan beri İran hakkında izole edilmiş bir ülke terimini kullanmaya çalıştılar, ancak başarısız kaldılar. Elbetteki İran'ın kazandığı yeni itibarla bugün dünyayla resmi ilişkisini geliştirdiğini de vurgulamalıyım.
BRICS'in önemine gelince, bu grubun dünya nüfusunun yarısına sahip olması nedeniyle yüksek bir ekonomik kapasiteye ve potansiyele sahiptir. Dolayısıyla bu açıdan bakıldığında İran’ın, yeni bir kapasitenin oluşturulmasında ve BRICS üyesi ülkelerle ekonomik ve siyasi ilişkilerin geliştirilmeside önemli bir rol oynayabileceğini belirtmek gerekir. ABD’nin de sözde İran’ı yalnızlaştırma politikası hiçbir sonuca varmamıştır.
El Mayadin: İran ile birlikte Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır gibi diğer bazı ülkelerin BRICS grubuna üyeliğinin etkileri nelerdir? Bunun Batı Asya ülkelerinin bölgesel ilişkilerine olumlu bir yansıması olabilir mi?
Velayeti: BRICS'te Rusya, Çin ve Hindistan gibi ekonomik güçlerin yer alması, İran İslam Cumhuriyeti'nin bu gruba katılımının ve üyeliğinin, İran'ın siyasi ve ekonomik konumunu iyileştirdiğini ve yukarıda belirtildiği gibi İran’ın BRICS'e tam üyeliği yaptırımları etkisiz hale gtirebilir. İran'ın BRICS'e üyeliği aynı zamanda, Tahran’ın dünyayla yapıcı ilişkiler kurma kararlılığını ve Amerika ve müttefiklerinin her zaman peşinde olduğu İran’ı yalnızlaştırma politikasının başarısız olduğunu gösteriyor. Halihazırda geçmişe göre çok daha güçlü durumda olan İran İslam Cumhuriyeti her alanda yürüttüğü aktif diplomasi ile bölge ve dünyada son derece yapıcı ve olumlu bir rol oynamaktadır.
El Mayadin: ABD'nin bu gelişmelerle ilgili tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin bakış açınıza göre Amerika, İran'ın Afrika ülkeleriyle artan ilişkilerinin gelişimini yavaşlatmak için ne gibi önlemler aldı ve İran'ın tepkisi neydi?
Velayeti: Hiç şüphesiz Amerika yeni gelişmelerden ve İran'ın bölge ülkeleriyle olan ilişkileri ve dış politikasından memnun değildir ve düşmanlığını sürdürecektir. Atılan yeni adımlar ve İran'ın BRICS grubuna üyeliği, ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra doları altınla değiştirerek dünyaya dayattığı dövizin değerini, ekonomik gözlemcilerin gözünde düşürecek ve etkisini azaltacaktır.
Halihazırda BRICS, küresel düzeyde entegrasyon ve etkin ekonomik gücü artırmak için iç kurumlarını geliştiriyor. Bu kurumların öncelikli hedefi üyelerinin kalkınma planlarının ilerlemesini desteklemek ve bölgesel ile uluslararası statülerini güçlendirmektir. Batılı kurumlardan bağımsız finans kuruluşlarının kurulması, BRICS'in yakınlaşmayı ilerletmesinde en önemli başarısı ve küresel ekonominin yeni yapısında en önemli avantajı olarak değerlendirilebilir.
BRICS grubuna katılmanın özellikle İran için sunduğu avantajlardan biri de Yeni Kalkınma Bankası'nın (BRICS Bankası) kapasitesinden yararlanmaktır. Çok uluslu kalkınma bankası olarak anılan bu bankada üye ülkeler için kurulan ödeme sistemi, Bankalararası Finansal Telekomünikasyon Derneği'nin (SWIFT) yerini alacak.
BRICS'in bir diğer hedefi de dünya ticaretinde para birimi olarak kullanılan dolardan ayrılarak üye ülkelerin para birimine dayalı uluslararası bir döviz rezerv fonu oluşturmaktır. İran İslam Cumhuriyeti'nin küresel olarak gelişen ekonomik grup olan BRICS'e daimi üyeliği, dış ticaretin gelişmesi ve küresel ekonomideki büyük aktörletle bağlantı kurulması açısından önemli bir fırsat sağlamaktadır ve bu fırsatların iyi şekilde kullanılması gerekmektedir.
BRICS grubunun en önemli hedeflerinden biri de, üye ülkeler arasında dolarsız ticaret yapmaktır.
Dünyanın önde gelen ülkelerinin en önemli anlaşmalarından biri olan "Bretton Woods" para sisteminin 1944 yılında kurulmasının üzerinden neredeyse 80 yıl geçti.
Bu, doların küresel rezerv para birimi olarak kabul edildiği bir anlaşma ve aslında bu anlaşmanın imzalanmasıyla dünyada uluslararası geçerliliği olan bir para birimi olarak altın yerine doların kullanıldığı yeni bir para sistemi oluşturulmuş oldu.
O zamandan bu yana ABD dünya ekonomisindeki yerini sağlamlaştırdı ancak zaman geçtikçe ve dünyanın tek kutuplu sistemden çok kutuplu sisteme geçmesiyle birlikte doların gücü de azaldı. Şangay İşbirliği Örgütü ve BRICS gibi kuruluşların oluşturulmasıyla bölgenin güçlü ülkeleri yeni bir ekonomik sistem oluşturmaya çalışıyor ve bu çalışmalar başarıyla yürütülmektedir.