Cumhurbaşkanı Reisi El Cezire’ye Konuştu
İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi, ‘’Washington, Siyonistlerin Gazze'de dünya halklarının gözü önünde suç işlemeleri için geniş askeri destek sağlarken bizden hareket etmememizi istiyor ve bu tuhaf bir talep.’’ dedi.
Tesnim Haber Ajansı- İran Cumhurbaşkanı Seyyid İbrahim Reisi, Katar'ın El Cezire kanalı ile yaptığı röportajda; Filistin ve Gazze’deki gelişmeleri değerlendirdi.
Cumhurbaşkanı Reisi, Siyonist İsrail’in Gazze’de işlediği cinayetlere tepki göstererek, “Bölgemizde yaşanan olaylar, her dinden, özgür ve vicdanlı her insanın yüreğini acıtan, çok esef verici olaylardır. ABD ve birçok Avrupa ülkesinin desteğiyle kadınları ve çocukları katleden Siyonistlerin korkunç suçları, dünyadaki pek çok insanı şok etti.”
Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi sözlerinin devamında şunları ekledi:
‘’Öte yandan şunu da bilmekte fayda var; bu sahte rejim neden mazlum insanlara karşı bu kadar suç işliyor? Bunun nedeni, şehit olmaya hazır olan ama topraklarından kopmayan ve düşmanı mağlup edeceğine inanan insanların direniş ruhudur.’’
ABD'den destek alan Siyonist Rejim 75 yıl boyunca Filistin halkına karşı büyük zulümler yaptı, pek çok kişiyi şehit etti, çok sayıda insanı hapse sokarak işkence yaptı, Filistinlilerin evlerini yıktı, tarım arazilerini zorla gasp etti, ancak Filistin halkının direnmesini ve topraklarını geri alma çabasını engellemekte başarısız oldu. Son dönemde kutsal mekanlara ve Mescid-i Aksa'ya yönelik tüm baskınlar Filistin’de öfke patlamasına yol açmıştır. Bu, Aksa Tufanı operasyonuna da yansımıştır.
Gazze'de suç yapılması için sahte ve insanlık düşmanı rejimi silahla donatıp destekleyen sözde insan hakları savunucusu Amerikalılar, bu cinayetler karşısında kendi ve dünya kamuoyuna ne cevap verecekler?
Bana göre Filistin halkının direnişinin durumuna baktığımızda zulme uğramasına rağmen güç sahibi olduğunu anlayabiliriz. İslam İnkılabı Lideri İmam Hamanei Filistin halkı hakkında mazlum ve güçlü bir halk olduğunu söylemişti. Kanaatimce bu güçlü irade Filistin halkını zafere götürecektir.
Bugün irade savaşının bir cephesinde büyük zulme uğrayan bir millet ve diğer cephede dönemin zalim ve firavunları yani ABD, Siyonist İsrail ve birçok Avrupa ülkesi yer alıyor. Bu savaştan hiç şüphesiz Filistin milleti galip çıkacaktır.’’
Cumhurbaşkanı Reisi’nin El Cezire televizyonuna verdiği röportajın tam hali Cumhurbaşkanlığı Ofisi internet sitesinde yayınlandı
El Cezire: Sayın Cumhurbaşkanı, İsrail rejimi Hamas'ı İran'ın müttefiki ve ortağı olarak değerlendiriyor, bunu doğruluyor musunuz? Ve eğer doğruysa, Aksa Tufanı operasyonunun kazanımlarında kendinizi ne ölçüde ortak görüyorsunuz?
Direniş güçleri ister Filistin ve Lübnan’da ister bölgenin diğer noktalarında olsun, baskılardan bıkmış, vatanını ve haklarını savunmak için bir araya gelen halkların oluşturduğu güçlerdir. Bu güçlerde halklar yer aldığı için farkındalık sahibidir. Bu yüzden onların vatandaşlarını ve topraklarını zalimlere karşı savunmaları meşru bir savunmadır ve İran İslam Cumhuriyeti tarafından kesinlikle desteklenmesi gerekmektedir. Bu konuyu defalarca açıkça ve resmi olarak dile getirdik ve bâtılın kalıcı olmadığına, kalıcı olanın hak olduğuna, Filistinlilerin hakların da yok edilmeyeceğine inanıyoruz.
Ama eğer direniş gruplarının yaptığı her eylemin İran İslam Cumhuriyeti'nin emrinde olduğu kastediliyorsa, hayır, öyle değil. Onların kendileri karar verir ve bağımsız hareket ediyorlar.
El Cezire: Gazze'ye karşı savaşın başlamasının ardından İran Dışişleri Bakanı Emir Abdullahiyan, Gazze’de ateşkes talep etmek ve insani yardım göndermek amacıyla Arap ve İslam ülkeleri ile kapsamlı diplomatik çabalarını artırdı. Bu konuda farklı ülkelerin liderleriyle birçok telefon görüşmesi yaptınız, bu diplomatik çabalarda herhangi bir başarı oldu mu?
İslam dünyasının ilk meselesi ve Kudüs’ün kurtuluşu olan Filistin’dir. Bu, İslam ümmetinin önemli ve hayati bir meselesi ve her zaman tüm İslam ülkelerinin en önemli meselesi olarak ele alınmalıdır.
Filistin konusunda fikir birliği ve ortak çalışma sağlamak için İslam ülkeleriyle temasa geçmenin olduğundan, konunun başından itibaren siyasi ve diplomatik çabalar başlattık. Bu çabalar kesinlikle fikir birliği sağlamada etkili olmuştur.
Halihazırda Gazze'de bir an önce ateşkes sağlanması, bölgeye uygulanan ablukanın kırılması ve mazlum insanlara yardım sağlanmasının gerekliliği herkesi ilgilendirmektedir ve bunda hiçbir şüphe yoktur. İslam ülkelerinin liderleri arasındaki iş birliği, ortak düşünce ve mesaj alışverişiyle İslam dünyasının taleplerin bir an önce yerine getirilmesi lazım.
Ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu'nda ABD ile birkaç ülke dışında tüm dünya ülkeleri tarafından onaylanan karar, uluslararası toplumun Gazze’de cinayetlerin derhal durdurulmasını, ateşkesin sağlanmasını ve Gazze halkına acil yardım sağlanmasını talep ettiğini gösterdi. Bu karar aynı zamanda Gazze'deki masum çocuklar ve kadınlar öldüren tek suçlunun Siyonist Rejim olmadığını, bu rejimi destekleyerek ortak bildiri imzalayan ABD ve birçok Avrupa ülkesinin de bu korkunç olayların suç ortağı olduğunu ortaya çıkardı.
Tüm diplomatik çabalarımız, mazlum Gazze halkına destek ve Siyonist rejime karşı bölgesel ve hatta bölge ötesi bir konsensus yaratmaya yönelikti ve bugün bu konsensüsün küresel düzeyde oluştuğuna inanıyoruz.
El Cezire: Sayın Cumhurbaşkanı, bugünlerde Gazze'de olup bitenleri dikkate aldığımızda, İsrail hangi yanlış adımı atarsa İran’ın davranışı değişir? Sizin Filistin konusunda kırmızı çizgileriniz nelerdir?
Siyonistlerin kadınları ve çocukları katletmesi, hastaneleri, kiliseleri ve camileri vurması, gazetecileri ve ailelerini öldürmesi, sivil yerleşim yerlerini ve alanlarını yerle bir etmesi rejimin kırmızı çizgiyi aştığını gösteriyor.
Siyonist rejimin bombardımanı nedeniyle sizin Filistinli meslektaşınızın tüm ailesini kaybettiği haberlere yansımıştı, bu tür eylemler hangi hukuki, ahlaki ve insani standartlara uygundur? Gazetecilerin öldürülmesi, ailelerinin katledilmesi dünyanın neresinde kabul edilebilir ve yaşanır?
Bu rejim, Gazze'de işlediği suçlara ilişkin haberlerin dünya kamuoyuna aktarılmasını engellemek için gazetecileri ve ailelerini öldürmekle kalmıyor, aynı zamanda Gazze’de iletişim ve interneti de kesiyor, ancak dünya halkları bugün uyanık.
Bugün dünyanın dört köşesinde Siyonist rejime karşı gösterilere tanık oluyor ve elbette, Siyonistlerin Gazze'de işlediği savaş suçlarını sansürlemeye çalışan bazı medya organlarının aksine, El Cezire televizyonu Gazze halkının sesini dünyaya duyurmakta kararlı bir şekilde çalışıyor, bu yüzden sizlere teşekkür etmek istiyorum.
Ancak bu rejim işlediği suçlarla tüm kırmızı çizgileri aşmış, bunlar soruşturulabilir. İran İslam Cumhuriyeti bu alanda ve mazlum Filistin halkına destek konusunda elinden geleni yapacaktır.
El Cezire: İran İslam Cumhuriyeti'nin Filistin direnişine verdiği desteğe ilişkin bazı Arap ve İslam ülkelerinin eleştirileri hakkında fikriniz nedir ve İran'ın son savaşa katılmaması görevlerin Filistin direniş gruplarına devredilmesi anlamına mı geliyor?
İran, direniş gruplarını desteklemeyi bir görev olarak görüyor ancak daha önce de söylediğimiz gibi direniş grupları karar ve eylemlerinde bağımsız olarak hareket ediyor. Aslında Filistinlileri desteklemeyen ülkelere de şu soruyu yöneltmek gerekir: Neden vatan ve topraklarını meşru müdafaasında katledilen insanlara destek için onları savunmuyorsunuz? Onların ABD’nin Siyonist rejime var gücüyle nasıl yardım ettiğini cevaplamaları gerekiyor. Bu rejimin yıkılmasından büyük endişe duyan birçok Avrupalı yetkili, onu desteklemek için işgal altındaki topraklara bile gidiyor, ama siz mazlum Filistin halkını savunma görevinizi yerine getiriyor musunuz?
El Cezire: Sayın Cumhurbaşkanı, İran'ın askeri müdahalesini ve Filistin direnişini pratikte desteklemesini isteyenlere cevabınız nedir?
Filistin direniş gruplarını desteklediğimizi ve savunduğumuzu defalarca açıkladık ve sadece bizim değil, İslam dünyasının tüm devletlerinin ve ABD'den bağımsız hareket eden tüm dünya ülkelerinin de Filistin direnişine destek vermesi gerektiğine inanıyoruz.
Üzerinde durulması gereken konu, direnişin tek başına Siyonist rejimi pasif hale getirdiğinin görülmesidir.
Siyonistler, havadan, denizden ve karadan Gazze’ye benzeri görülmemiş saldırılar gerçekleştirdi, ancak ABD ve birçok Avrupa ülkesinin mali ve askeri desteğine rağmen geri çekilmek zorunda kaldılar. Bu ikinci hezimet çok daha büyüktü. İlk yenilgisinde sürpriz yapıldığını iddia ettiler, ancak ikinci kez başarısız olduklarında tepeden tırnağa silahlı bir orduyla Gazze'ye saldırdılar ve direniş güçleri onları geri çekilmeye zorladı. Bu olay, Filistin milleti adına bir başka büyük zafere işaret ediyor.
Siyonist rejim ve destekçileri, iddia ettikleri güce rağmen bu direniş gruplarıyla baş edemiyor, kadın ve çocukların öldürülmesini, hastaneye saldırıyı kendileri için bir başarı olarak görüyorlar. Bu rejimin çaresizliğini gösteriyor.
El Cezire: Sayın Cumhurbaşkanı, Amerikalılar İran'a çeşitli mesajlar göndererek Gazze'deki askeri çatışmalara müdahale etmemesini ve savaş alanını başka cephelere genişletmeye çalışmamasını istediklerini iddia ediyorlar, bu mesajlara tepkiniz ne oldu?
ABD direniş eksenine mesajlar gönderdi. Bunun cevaplarını sahada pratik ve açık şekilde aldı. Washington, Siyonistlerin Gazze'de dünya halklarının gözü önünde suç işlemeleri için geniş askeri destek sağlarken bizden hareket etmememizi istiyor ve bu tuhaf bir talep.
İran İslam Cumhuriyeti, direniş grupları adına karar vermese de onları destekleyecektir ve bu adil destek insani ve İslami esaslara dayanmaktadır.
El Cezire: Son soru olarak Siyonist rejimin başbakanı, bu savaşın amacının Gazze Şeridi'ndeki Hamas Hareketini tamamen yok etmek olduğunu iddia etti, sizce rejimin böyle bir yeteneği var mı?
Siyonist rejim ve Amerikalılar hiçbir şekilde direnişi yok edemezler. Çünkü direniş belirli bir kişi veya grupla ilgili değil, Filistin halkının canı ve kanıyla ilgilidir. Evladını kaybetmiş bir ebeveyn ya da anne veya babasını kaybetmiş bir çocuk tüm hayatı gözleri önünde mahvolmuştur, ama direnmekten vazgeçmez, böyle bir inancı yok etmek mümkün mü?
Amerikalıların ve Siyonist rejim 75 yıldır yanlış bir zihniyetle Filistin halkına zulüm yapıyor. Onları insanları kısıtlayarak, hapsederek, işkence ederek ve öldürerek direniş hareketinin ortadan kalkacağını düşünüyorlar, halbuki Siyonist rejimin baskıları arttıkça direniş de güçlendi ve bugün direniş hareketi her zamankinden daha güçlü.
Çünkü onlar Allah'a güveniyorlar ve onların arkasında Filistin halkı ve dünyanın tüm özgürlük taraftarı insanları var ve direniş meşru savunmasıyla Amerika ve birçok Avrupa ülkesini Siyonistleri destekleme konusunda geri adım attırmayı başardı.
Direnişe destekçi olan İran İslam Cumhuriyeti’nin sahip olduğu gücü Amerikalılar da kabul etmektedir. Vatandaşlarımız, tüm tehditlere ve yaptırımlara rağmen ülke için birçok kapasite yaratabildi. Onlar İran'ın güçlü bir ülke, İran halkının de iradeli bir millet olduğunu iyi biliyor ve eğer diğer halkların da bağımsızlık ve özgürlük yolunun iradeli olmaktan ve zulme karşı durmaktan geçtiğini bilmesi gerekir.
Amerikalılar ister Afganistan ve Irak'ta olsun ister dünyanın başka yerlerinde olsun, her zaman yanlış adımlar atmıştır, çünkü insanların zorla yönetilebileceğini düşünmektedir.
Bugün bölge halklarının ve hatta birçok dünya halklarının direnişin yanında duran İran İslam Cumhuriyeti'ni silahlardan dolayı değil, mantıklı ve adaletli tutumu, özgürlükçü ruhu ve bağımsız duruşları nedeniyle sevmektedir.