Siyonistlerin Kızıl İnek İnancı ve Batının Siyonistlere Sınırsız Desteği


Hamas Hareketinin askeri kanadı İzzeddin Kassam Tugaylarının 7 Ekim’de başlattığı Aksa Tufanı Operasyonu sonrası Siyonist rejim ve batılı devletlerin göstermiş olduğu yıkıcı tepkinin arkasında Siyonist ve Evanjelist Kehanet ve batıl inanç mı yatmakta?

Tesnim haber Ajansı- Hamas’ın 7 Ekim’de Aksa Tufanı adı verilen bir operasyonla İşgalci Siyonist İsrail’e saldırması sonrasında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları Filistinlilere tam bir Holokost uygulandığını göstermekte.
Bebek katili Siyonist İsrail rejimi durumu “meşru müdafaa hakkı” olarak açıklasa da öldürülen insanların çoğunluğunun kadın ve çocuklardan oluştuğu göz önüne alındığında bunun müdafaadan ziyade farklı bir hedefi olduğu akıllara gelmekte.
Yahudi tarihine bakıldığında Hz. Süleyman’ın yapmış olduğu mabedin önce Babilliler ardından Romalılar tarafından yıkılmasından sonra 3. Mabedi inşa etmek hedefleri olduğu görülmektedir. Bir kısım Yahudi bu mabedin kendileri tarafından yapılmayacağını, mabedin yeniden inşasının İsa Mesih’in tekrar zuhur edip deccalle savaştıktan (Armagedon Savaşı) sonra Tanrı tarafından yapılacağına inanmaktalar. Yahudiler içinden bir topluluk ise Tanrı’yı kıyamete zorlayıp mabedin kendileri tarafından yapılacağına inanmaktalar.
Tanrıyı kıyamete zorlama hedefi sadece Yahudilerde değil Tanrı tarafından seçilmiş bir kavim olan Yahudilere yardım ederek kurtuluşa ereceğine inanan Hristiyan Evanjeliklerde de var. Bugün sadece ABD’de Evanjelik inanca sahip 300 milyona yakın insanın olduğu bilinmekte. Amerika’daki Evanjelist Siyonistler, İsrail Devleti’nin kurulmasının bir zorunluluk olduğuna inanmaktalar. Bu mabedin yeniden inşası için ise bazı olayların gerçekleşmesi gerekmekte.
Bu olaylardan biri ve eksantrik olanı ‘kızıl ineğin ortaya çıkışı’ inancıdır. Bu inanca göre bu ineğin Zeytin Dağı’nda törenle kurban edilerek kanı ile 3. mabedin olduğu yerin kutsanması ve ineğin eti ve derisinin yakılarak küllerinin savrulması gerekmekte. Evanjelistler ve Yahudiler yıllardır bu ineğin ortaya çıkması için büyük çaba harcamakta ve bu işi için büyük bir meblağ harcamaktalar. 
İsrail merkezli Kanal 12 haber ajansı İsrail hükümetinin, Mescid-i Aksa’nın avlusunda yer alan Kubbetu’s Sahra’nın yerine ‘Üçüncü Tapınak’ inşa etmeyi amaçlayan ‘Kızıl İnek’ projesini uygulamak için tahsis ettiği fonlarla ilgili olarak ağustos ayının ilk günlerinde bir haber yayınladı.
Haberde, iki bakanlıkta görevli iki yetkilinin, ABD’nin Teksas eyaletinden getirilen ‘beş kızıl ineği’ Ben Gurion Havaalanı’nda karşıladığı bilgisi de verildi.
Bununla birlikte saldırıların devam ettiği sırada İşgalci Siyonist Rejim Başbakanı Netanyahu’nun basına verdiği bir demeçte İsrail ordusunun Gazze’ye yönelik kara harekâtına hazırlandığını belirtmesinin ardından, “Bizler ışığın insanlarıyız, onlar karanlığın insanları ve ışık karanlığa karşı zafer kazanacaktır… Artık tek bir amaç için bir araya gelmenin zamanıdır; Zafere ulaşmak için hızla ilerlemek. Ortak gücümüz ile haklılığımıza ve Yahudi halkının ebediliğine olan derin inancımızla Hamas’a karşı Yeşaya kehanetini göreceğiz. Ülkenden şiddet, sınır boylarından soygun ve yıkım haberleri duyulmayacak artık. Surlarına kurtuluş, kapılarına Övgü adını vereceksin” ifadelerini kullandı. Netanyahu’nun açıklamasında Yahudilerin kutsal kitabı Tanah’ın Peygamberler bölümünde yer alan Yeşaya anlatısına gönderme yapıldığı görülmektedir. Netanyahu ve kabinesindeki aşırıcı bakanlarının bu tarz açıklamaları bu savaşın arka planında dini bir inanışın yattığını göstermektedir. Bu inanç, Müslüman ve Arap dünyası tarafından batıl bir inanç olarak kabul edilse de Evanjelikler ve Siyonistler tarafından kullanılan bir argümandır.
Yine savaşın seyrine baktığımızda Kassam Tugaylarının başlattığı Aksa Tufanı operasyonunun ertesi sabahı başta ABD Dışişleri Bakanı, ABD Savunma Bakanı, ABD Başkanı, İngiltere Başbakanı, Fransa Cumhurbaşkanı, Almanya Şansölyesi, AB Yüksek Temsilcisi, Yunanistan Başbakanı gibi batılı emperyalist ülke başkanlarının hemen hemen hepsi Tel Aviv’e gelerek Siyonist rejime desteklerini açıkladılar. 
Hamas gibi küçük bir gücün karşısında tüm askeri imkanlara sahip Siyonist İsrail Rejimine bu ölçüde bir destek vermek tarihte görülmemiş bir olaydır. Böyle yüksek derecede desteğin Tel Aviv’e giderek sunulması batılı devletlerin asıl amaçlarının İsrail’in yanındayız demek olmadığı olgusunu gün yüzüne çıkarmaktadır. Siyonist İsrail’e destek olmak için Tel Aviv’e gelmelerine gerek olmadığı herkesçe bilinmektedir. Şatafatlı saraylarından yapacakları açıklama ve gönderecekleri bombalar yeterli olacaktır. 
Gazze’de yaşananlar, Siyonist ve batılı yetkililerin açıklamaları ve yaptıkları, Siyonist İsrail’e destek olmayı kutsal bir görev sayıp Süleyman Mabedi’nin inşa edilmesini dini bir yükümlülük olarak gören Evanjelistlerin batı emperyalist dünyasındaki siyasi gücünü de ortaya koymaktadır.
Bu savaşın Siyonist ve batılı devletler açısından bir din savaşı mı yoksa siyasi ve askeri hedefleri olan bir savaş mı olduğu henüz net olmasa da kınamaktan başka hiçbir şey yapmayan Müslüman ve Arap ülkeler açısından büyük bir hezimet olduğu gün gibi aşikardır.