Amerikan Üniversitelerindeki İsrail Karşıtı Protestoların Nedenleri ve Sonuçları


ABD’deki üniversitelerde devam eden İsrail karşıtı protestolar, ABD’de genç kuşağın değiştiğini gösteriyor. Bu durum Siyonist yetkilileri ve Yahudi lobisini büyük paniğe sokmuştur.

Tesnim Haber Ajansı- ABD’nin New York kentinde 18 Nisan’da başlayan ve ülke genelindeki üniversitelere yayılan Filistin’e destek gösterileri devam ediyor.

Öğrenciler üniversite yönetimlerinden Gazze’de soykırıma devam eden İsrail’le tüm akademik ve sponsorluk bağlarını kesmelerini talep ediyor.

ABD’nin, İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırıma desteğini protesto eden üniversite öğrencileri ve akademisyenlerine yönelik polis saldırılarında yüzlerce kişi gözaltına alındı.

Katar merkezli El Cezire televizyonu web sitesinde yayınladığı analizde, Amerikan üniversitelerindeki İsrail karşıtı protestoların nedenleri ve sonuçları irdelendi.

Bu ülkenin bilim ve bilgi temelini oluşturan Amerikan üniversiteleri, İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki cinayetlerine ve Washington hükümetinin İsrail saldırganlığına devam eden koşulsuz şartsız desteğini protesto etmek için ayağa kalktı.

Amerikan Üniversitelerinde, Gazze'ye Destek Gösterilerinin Başlangıcı

Bu barışçıl öğrenci hareketlere öncülük edenlerin, dünyanın en prestijli ve en büyük üniversiteleri olarak bilinen Columbia, Baylor, New York ve Harvard gibi seçkin Amerikan üniversitelerinin öğrencileri olduğunu da belirtmekte fayda var.

ABD'nin en prestijli üniversitelerinden Columbia Üniversitesi'nde başlayıp neredeyse tüm ABD'de devam eden protestolar başka ülkelere de sıçradı. Şu anda 75'ten fazla Amerikan üniversitesinde, Filistin halkını destekleyen protestolar devam ediyor. Bu geniş çaplı öğrenci hareketi diğer ülkelerin üniversitelerine, özellikle de hükümetleri Siyonist rejimi destekleyen Kanada, Fransa, Avustralya ve İngiltere gibi ülkelerde yapılıyor.

Bu arada Biden hükümetinin böyle bir hareketi büyük bir tehdit olarak gördüğü ve Binyamin Netanyahu başkanlığındaki İsrail kabinesinin talepleri doğrultusunda barışçıl protestoları bastırmaya başladığı da oldukça ortada.

Gazze Savaşında Dünyanın Uyanışı

Gazze savaşının ilk günlerinde Siyonist İsrail, ABD başta olmak üzere Batılı destekçileriyle birlikte Filistin İslami direniş gruplarını karalamaya çalıştı ve onları çocukların kafalarını kesmek ve sivillere saldırmak gibi şiddet içeren eylemlerle suçladı. Ancak bu iddiaların asılsız olduğu ortaya çıktı ve Siyonist ordusunun Gazze halkına karşı uyguladığı sivil katliam ve vahşetin görüntülerini izleyen dünya kamuoyu, Gazze'de yaşananların gerçekliğini öğrendi.

Gazze savaşında işgalci İsrail ordusunun hastaneleri, okulları, camileri, eğitim ve sağlık kurumlarını hedef alması ve aynı zamanda Filistinli çocuk ve kadınları kasıtlı olarak katletmesi, dünya kamuoyunun tepkisini çekti.

Bunun için Gazze savaşının ilk haftalarından itibaren ABD ve Batı ülkelerinin sokak ve meydanlarında İsrail'in saldırılarını kınayan ve savaşın sona ermesini talep eden göstericiler yapıldı. Bu arada Amerikan üniversiteleri de sessiz kalmadı, fakat Filistin eylemleri bugün gördüğümüz kadar yaygın değildi.
Ancak İsrail'in uluslararası insani hukuka uymaması ve Gazze'deki sivillere yönelik acımasız savaşın durdurulması yönündeki tüm talepleri görmezden gelmesiyle birlikte, Amerikan üniversitelerinin elitleri protestoları büyük bir harekete dönüştürdü.

ABD polisinin sert müdahalesi ve Washington hükümetinin baskılarına rağmen Filistin yanlısı öğrenciler geri adım atmaya niyetli değil. Bu barışçıl protestolara katılan öğrenciler, Gazze savaşının sona ermesini, Amerikan üniversiteleri ile İsrail eğitim kurumları arasındaki işbirliğinin sona erdirilmesini ve Siyonist Israil'i destekleyen şirketlerden Amerikan yatırımlarının çekilmesini talep ediyor. Bu yüzden ABD vatandaşlarının, Biden hükümetinin Siyonist rejime verdiği sınırsız mali desteğe karşı protestoları yoğunlaştı. Onlar hükümete vergi olarak verdikleri paranın Siyonistlerin cebine gitmesine ve masum insanları öldürmek için kullanılmasını istemiyorlar.

Burada sosyal medya platformlarının etkin gücünü göz ardı etmemek gerekiyor. Siyonist İsrail ve onun destekçileri Gazze savaşı sırasında sosyal medyayı kendi amaçlarına ulaşmak ve sahte haberlerini yaymak için kullanmaya çalıştı, fakat sosyal medya İsrail'in gerçek yüzünü ve Gazze’deki cinayetlerini dünya halklarına aktarmayı sürdürdü.

Yeni nesil ABD’li gençler, ülkedeki üniversitelerin ve Washington hükümetinin Siyonist lobinin baskılarından kurtulmasını ve Filistin'de olup bitenlerle ilgili gerçeklerin dikkate alınmasını istiyor.

Öğrenci Hareketlerinin Mesajları; Anti-Siyonist Amerika

Filistin’e destek gösterilerine katılan ABD’li gençlerin "Karadan denize Filistin'in özgürlüğü" ve "Özgür Filistin" gibi eşi benzeri görülmemiş sloganlar atıldığını ve Filistin halkının İsrail'in savaş makinesine karşı gösterdiği efsanevi direniş ve kararlığını övdüklerini gördük.

Bu arada ABD’li yetkililer, öğrencilerin barışçıl gösterilerini "antisemitizm" olarak nitelendirdi. ABD polisi de öğrencileri en sert müdahale ile onları korkutmaya ve tutuklamaya başladı. Ancak hükümetin çabaları sonuç vermedi ve protestoların birçok prestijli Amerikan üniversitesine sıçraması, Filistin yanlısı öğrencilerin kararlılığının derinliğini ve adalete bağlılığını gösterdi.

Bu gelişmeler, ABD halkının, Siyonizm’in ülke dış politikasındaki etkinliğinin devam etmesine tahammül etmeyeceğini gösteriyor.

ABD’de yaşayan Filistinli akademisyen Sami el-Erian, ABD’deki olaylara ilişkin X sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ‘’40 yıldır Amerika Birleşik Devletleri'nde yaşıyorum. 28 yılını akademik camiada geçirdim. Tüm bu yıllar boyunca ABD'de anti-Siyonist bir söylemi anlatmanın ne kadar zor olduğunu fark ettim. Ama bugün Amerikan toplumunun Siyonizm'e yaklaşımının değiştiğini görüyoruz.’’ dedi.

Amerika; Sözde Demokrasi Söyleminden Diktatörlüğe Geçiş Süreci

Polisin müdahale ettiği gösterilerde ABD’li ünlü felsefe profesörü ve Emory Üniversitesi Felsefe Bölümü Başkanı Noelle McAfee'nin gözaltına alınması sosyal medyada büyük yankı buldu. Onun, mazlum Filistin halkını destekleme konusundaki kararlılığı, ABD’li akademisyenler için ilham verici bir örnektir.
Washington hükümetinin öğrenci ve akademisyenlerin barışçıl protestolarına karşı uyguladığı aşırı şiddet, Amerika Birleşik Devletleri'nin artık her türlü ifade özgürlüğü baskıyla engelleyen diktatör bir ülkeye dönüştüğünü gösteriyor ve bu da ABD’nin demokrasi ve ifade özgürlüğü söylemi hakkında birçok şüphe uyandırıyor.

Siyonist Lobinin ABD Üniversitelerine Yatırdığı Yatırımın Kaybolması

Bugün Amerikan üniversitelerinde yaşanan olaylar, Siyonist İsrail propagandasının büyük başarısızlığını gösteriyor; Sahte Siyonist rejimin 1948'de kurulmasından bu yana Siyonist lobi, Columbia Üniversitesi de dahil olmak üzere büyük Amerikan üniversitelerine milyarlarca dolar para harcamıştı. Eski ABD Başkanı Barack Obama da dahil olmak üzere birçok kongre üyesi ve üst düzey yetkili bu üniversiteden mezun olmuşlardı. Aslında Siyonist İsrail lobisi, Columbia Üniversitesi'nde bir grup İsrail yanlısı lider yetiştirmeye çalıştı ama bugün aynı üniversitenin anti-Siyonist bir platform haline geldiğine ve buradan mezun olacak liderlerin de Siyonizm'e karşı olduğunu görüyoruz.

Öğrencilere yapılan sert müdahale ve barışçıl protestoların üniversite yöneticileri tarafından engellemesi, ABD'deki Yahudi toplumun kendini tehdit altında hissettiğini gösteriyor. Ancak tüm baskılar ve yüzlerce öğrencinin tutuklanmasına rağmen ABD’deki üniversitelerde Filistin yanlısı protestolar sürüyor.

Bu, Batılı yöneticilerin yaklaşımlarını kabul etmeyen Siyonizm'i desteklemek yerine karşısında duran ve mazlum Filistin halkını savunan genç nesil arasında köklü bir değişimin yaşandığı anlamına geliyor. Öte yandan bu protestoların devam etmesi ve Biden hükümeti tarafından bastırılmasıyla birlikte, tüm dünya ABD'deki demokrasi ve ifade özgürlüğü söyleminin gerçek olmadığını öğrendi.

Hiç kuşkusuz bu durumun ABD toplumunda ve siyasetinde pek çok sonuçları olacaktır. Zira İsrail'in ABD’deki popülerliği ve Siyonist lobinin etkisi ciddi derecede azalmıştır. Artık ABD ve Avrupa'daki genç kuşak, antisemitizm suçlamalarından korkmuyor.

Bu genç nesil üniversitelerden mezun olacak ve oradan Amerikan Kongresi'ne veya siyasi kurumlarda görev yapacak ve bu da ABD'nin yeni liderlerinin iktidara gelmesinden sonra ABD’nin Siyonist İsrail’e yönelik politikasında köklü bir değişime yol açabileceği anlamına geliyor.