Fransa Polisinin Münafıklar Terör Örgütüne Müdahalesi Neden Önemli?


Fransa Polisinin Münafıklar Terör Örgütüne Müdahalesi Neden Önemli?

Fransız polisinin Münafıklar terör örgütüne müdahalesi ve Paris'teki ana karargahlarından birine saldırması bu terör örgütünün dağılmış bedenine indirilen en büyük darbelerden biridir ve sonuçları bunlarla sınırlı kalmayacaktır.

Tesnim Haber Ajansı- Fransız polisinin dün Münafıklar terör örgütünün Paris'teki ana karargâhlarından birine saldırısı ve burada arama yapması, bu terör örgütüyle ilgili son birkaç yılın en önemli olaylarından biri. Özellikle bu grubun lideri Meryem Recevi’nin başına gelenlerden sonra sinir krizi geçirip hastaneye kaldırılmasının ardından haber alınamazken yaşanan bu gelişmeler oldukça önemli.

Geçtiğimiz yıl Arnavut polisi, Münafıkların bu ülkedeki ana karargahına bir çok saldırı düzenleyerek terör örgütünün bazı üyelerini etkisiz hale getirmenin yanı sıra bu örgüte ait olan ve İran'daki birçok temaslarının ayrıntılarını içeren bilgilerin yer aldığı birçok ekipmana, sabit disklere ve bilgisayar sistemlerine el koydu ve bunların İran İslam Cumhuriyeti'ne devredildiği söyleniyor.

Ancak Fransız polisinin Paris'teki Münafıklar terör örgütünün karargâhına saldırısı oldukça önemli çünkü Fransa, temelde Münafıklar örgütünün ana destekçilerinden biri ve bu grubun liderlerine farklı zamanlarda çok fazla hareket özgürlüğü tanıdı.

Fransa teröristlerin ilk sığınağı

Bu bağlamda İslam Devrimi'nin zaferinin ilk yıllarında ve Halkın Mücahitleri Örgütü'nün (Münafıklar) silahlı çatışmalarının ve bunların sayısız suikastlarının başlamasıyla birlikte bu grubun üyeleriyle yaşanan şiddetli çatışmalar yaşandı ve evlerinin ve terör ekiplerinin imha edilmesinin ardından bu grubun liderleri İran'dan kaçarak Fransa’ya sağındı.

Elbette bu konu İran İslam Cumhuriyeti'nin tepkisine yol açtı ve iki ülke arasındaki ilişkiler o kadar gerginleşmişti ki, dönemin Meclis Başkanı Haşimi Rafsancani, Fransa'ya sığınan Münafıklar örgütünün etkili isimlerini tek tek sayarak Fransa’yı uyaran şu konuşmayı yaptı: ‘Bu suçlular bugün Fransa'da toplandılar ve birlikte komplo kuruyorlar... Amerika da oradaydı ve Tahran'da bu konuda Amerika'dan para alan merkezleri tespit ettik. Amerika’dan para aldıklarına göre komünist bile değiller. Ama bugün bu suçluların toplanma merkezi haline gelen Fransa sorumludur ve Fransa, gelecek tarihte milletimize karşı cevap vermek zorundadır. Fransa'dan kolay kolay geçmeyeceğiz. Biz geçsek bile insanlarımız ve çocuklarının parçalanmış cenazelerini hastaneden alıp mezarlığa götüren bu mazlumlar Fransa'dan geçmeyecekler. Elbette Fransa Amerika olmadan çalışamaz...’

Mesud Recevi ile Irak Baas rejimi yetkilileri arasındaki görüşmelerin ifşa olmasıyla birlikte anlaşıldı ki Fransa ile Halkın Mücahitleri Örgütü arasındaki işbirliği sadece Mesud Recevi’ye sığınak olmak değildi aksine Paris ve Washington’ın, İslam Cumhuriyeti Partisi'nin ve Başbakanlık ofisinin bombalanması da dahil olmak üzere, bu örgütün terör eylemlerinde ortaktı.

Bu durum Recevi’nin şu konuşması ile açıkça ortaya çıktı: ‘Bildiğiniz gibi 1981'den 1986'ya kadar Paris'teydim. Bize terörist demediler; Beyaz Saray ve Elysee Sarayı (Fransa) ile de ilişkimiz vardı. İran'da Cumhuriyetçi Parti'yi kimin havaya uçurduğunu, cumhurbaşkanına ve başbakana kimin ve neden operasyon yaptığını çok iyi biliyorlardı ama bize terörist demediler.’

1995’te yılında Fransız hükümetinin değişmesi ve Jacques Chirac’ın cumhurbaşkanı olarak göreve başlamasıyla birlikte dönemin Fransız hükümeti, bu ülkede Münafıklar örgütünün varlığına karşı çıktı ve İran İslam Cumhuriyeti’nden özür diledi. Hatta Fransız parlamentosundan bir heyet İran'a gelerek geçmişte bu gruba destek verilmesinden dolayı özür bile dilemişti ancak mücadele anlamında ciddi adımlar da atmamışlardı.

Dönemin İstihbarat Bakanı merhum Hüccetü-l İslam Reyşehri’nin de söylemiyle; Fransa, İran’ın Münafıklar örgütünün Fransa’dan sürülmesi ve liderinin teslim edilmesi konusundaki talebini, ‘teslim edersek dünyadaki itibarımız yerle bir olur’ bahanesi ile reddediyordu.

Aynı yıllarda Liberation gazetesi şunları yazdı: "Halkın Mücahitleri Örgütü üyeleri, Fransız hükümeti adına casusluk yapma pahasına bu ülkede kaldılar."

Saddam'la Fransa üzerinden iletişim

Tarihin en hassas döneminde ve Irak'taki Baas rejiminin İran'a karşı yürüttüğü savaş sırasında Münafıklar örgütü Saddam'la işbirliği yaptı ve Fransa bunun için zemin hazırladı. İşte bu noktadan sonra Eşref Kampı'nın kurulmasıyla Münafıklar İran karşıtı operasyonlar için Irak'a nakledildi.

İran’ın savaştan başarıyla çıkmasının ardından büyük bir hayal kırıklığı yaşayan örgüt siyasi aşamaya girdi. Küçük güçlerini korumak ve yabancı ülkelerin desteğini çekmek için beklenmedik bir hamleyle Meryem Recevi’yi lider olarak tanıttılar.

Aslında Meryem Recevi’nin asıl misyonu, feshedilen örgütün yeniden desteklenmesi için istişarelere başlamak ve İranlıların yurtdışındaki kapasitelerini harekete geçirerek onları örgüte üye olmaya teşvik etmekti. Örgüt günden güne faaliyetini kaybederken İngiltere, 2001 yılında Münafıklar örgütünü terör örgütleri listesine alarak Londra'daki faaliyetlerini yasakladı (elbette bu yasak, örgütün konseyinin statüsünü ve Mücahid dergisinin yayınlanmasını içermiyordu).

Avrupa Birliği de münafıkları terör listesine aldı ve daha sonra Irak'ta Saddam'ın devrilmesi ve örgütün üst düzey üyelerinin Paris'e dönmesiyle birlikte Meryem Recevi ve bu grubun yaklaşık 170 üyesi Fransız güvenlik güçleri tarafından tutuklanarak mahkemede yargılandı. Bir süre sonra serbest bırakıldılar. Münafıklar bu sırada ABD Kongresi başta olmak üzere uluslararası kuruluşlarda lobi oluşturarak kendilerinin terör listesinden çıkarılması için zemin hazırlıyorlardı.

2007 yılında Avrupa Birliği'nin en yüksek yargı mercii olan ‘Strasbourg Mahkemesi’, 2009 yılında ise 27 Avrupa Birliği ülkesinin dışişleri bakanları ‘terörle mücadele iddiasıyla’ çelişen bir yaklaşım sergileyerek münafıkları terör örgütlerinin listesinden çıkardılar. Fransa, bu terör örgütüne siyasi sığınma hakkı vermeye hazır olduğunu duyurdu. Böylece bir kez daha; özgürlük ve insan haklarının sözde beşiği teröristleri sonsuza kadar kucaklayacağını gösterdi.

Reisi Hükümetinin politikaları

İran'da Şehit Reisi hükümetinin göreve başlaması ve Dışişleri Bakanlığı'nın Şehit Hüseyin Emirabdullahiyan'a devredilmesiyle, İran İslam Cumhuriyeti, uluslararası arenada yazılı ve detaylı bir program başlattı ve başlıklardan biri de Münafıklar terör örgütü meselesiydi.

İşte bu politikalarla birlikte (son yıllarda Münafıkların ana kuruluş yeri haline gelen) Arnavutluk hükümetinin yaklaşımında da büyük bir değişiklik oldu. Bu ülke, Münafıkların ana kampına (Eşref-3) baskın düzenledi ve onları ağır baskı altına aldı. Bugünse Fransız hükümetinin şaşırtıcı adımıyla, Meryem Recevi’nin yokluğunda kaotik bir durumda olan bu örgütün işi eskisinden çok daha zor.

 

En Çok Okunan İran Haberler
En Önemli İran Haberler
En Çok Okunan Haberler