Bakıri: İran, kitle imha silahlarıyla mücadelenin ana savunucularından biri


Bakıri: İran, kitle imha silahlarıyla mücadelenin ana savunucularından biri

Serdeşt şehrine kimyasal bomba atılmasının yıldönümü ve Dünya Kimyasal ve Biyolojik Silahlarla Mücadele Günü münasebetiyle Dışişleri Bakan Vekili'nin katılımıyla Dışişleri Bakanlığı Siyasi ve Uluslararası Çalışmalar Dairesi'nde anma programı gerçekleştirildi.

Biz bu olayı anmak için toplanıyoruz çünkü karşı karşıya olduğumuz acı gerçek Siyonistlerin Gazze'deki saldırganlığıdır ki bu neredeyse kimyasal silah kullanmakla aynı etkileri yaratmıştır. Bu noktada uluslararası eyleme ihtiyacımız var. Saddam'ı destekleyenler Gazze'de işlenen insanlığa karşı cinayetlerin suç ortaklarıdır.

37 yıl önce Saddam'ın bombardıman uçakları Serdeşt'in farklı yerlerine kimyasal silahlarla saldırarak 100 kişiyi öldürmüş, 8 bin kişiyi de yaralamıştı. Bu suç, bu silahla yapılan ilk saldırı olmasa da Saddam'ın en sarsıcı eylemiydi. Savaşın başlangıcından bu yana Saddam güçleri bu silahları İran halkına karşı 500'den fazla kez kullandı. İran askeri ve sivillerine karşı da çok çeşitli kimyasal silahlar kullanılmış, 10.000 İranlı şehit olmuş, çok sayıda kişi de yaralanmıştır.

Uluslararası kuruluşların raporlarına göre Saddam'ın bu cinayetleri işlemesindeki en büyük rolü Almanya, Hollanda, İngiltere, Fransa ve ABD hükümetleri ve buradan gelen çeşitli şirketler oynadı.

Batılı ülkeler Saddam'ı sahada ve diplomatik olarak destekledi

Batılı ülkeler, diktatör Saddam'ı sahada kimyasal silahlarla donatarak savaş suçu işlemesinde Saddam rejimine destek vermekle kalamadı üstelik diplomasi alanında da Bağdat diktatörünü var gücüyle savundular. Öyle ki, İran vatandaşlarına ve askerlerine karşı defalarca kimyasal silah kullanılmasına karşı bu silahın kullanılması nedeniyle Irak Baas rejimine karşı 8 yıl süren savaş boyunca BM Güvenlik Konseyi'nin tek bir karar almasına bile izin vermediler.

Güvenlik Konseyi, Irak'ın kimyasal silah kullanmaya devam etmesini engellemekte aciz kaldı

Birleşmiş Milletler denetleme ekiplerinin 1984, 1986 ve 1987 yıllarında Irak Baas rejiminin İran'a karşı kimyasal silah kullandığını doğrulayan raporlarına rağmen, Birleşmiş Milletler Şartı'na göre uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından birincil derecede sorumlu olan Güvenlik Konseyi, Batılı ülkelerin bu kurumu pasif tutma politikası ve bu durumdan elde ettikleri çıkarları nedeniyle Irak'ın İran'a karşı kimyasal silah kullanmaya devam etmesini engelleyecek etkili ve caydırıcı herhangi bir önlem almakta aciz kaldı.

Bu sorumsuz yaklaşımın diğer sonuçlarından biri de Halepçe trajedisine ve diktatör Saddam rejiminin Iraklı Kürt vatandaşlara yönelik kimyasal bombardımanı oldu.

Serdeşt'a yapılan saldırı sadece Saddam isimli bir şahsın diktatörlüğü ve katil kişiliğinden kaynaklı değildi aksine bu saldırı; Washington’un, Güvenlik Konseyi'nin birçok üyesini, Irak Baas rejiminin muhalefetiyle birlikte kimyasal silah kullanımını kınayan bir kararı bırakın, basit bir açıklama yayınlama çabalarını engellemesi sonucunda yaşandı.

Ne acı ki, Saddam'ı kimyasal silahlarla donatarak insanlığa karşı savaşa giren Batılı ülkelerin, uluslararası mekanizmaları felç ederek Irak Baas rejiminin İran milletine yönelik 8 yıllık saldırganlığı sürecinde BM Güvenlik Konseyi'nin Bağdat diktatörüne karşı hatta basit bir karar çıkarmasını dahi engellediler. Bugün aynı ülkeler kimyasal yaralıların ihtiyaç duyduğu ilaçların İran'a ulaşmasına izin vermiyor ve bu açıdan Saddam'ın insanlık dışı projesini tamamlıyorlar.

İran, dünyada kitle imha silahlarının ortadan kaldırılmasının ana savunucularından biridir

Kitle imha silahları, insanlığa ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik başlıca tehditler arasında yer almaktadır. Bu nedenle İran İslam Cumhuriyeti'nin, İslam'ın yüce değer ve esaslarına dayanan ilkeli ve sürekli politikası, dünyadaki tüm kitle imha silahlarının tamamen yasaklanması ve derhal ve koşulsuz olarak ortadan kaldırılmasına dayanmaktadır. İran İslam Cumhuriyeti, bu ilkeli politikasından hareketle, bu insanlık dışı silahları hiçbir zaman kullanmamış, aynı zamanda dünyada kitle imha silahlarının ortadan kaldırılmasının ana savunucularından biri olmuştur ve olmaya da devam etmektedir. Bu çerçevede İran İslam Cumhuriyeti hükümeti, müzakere sürecinin ve Kimyasal Silahların Yasaklanması Sözleşmesi'nin öncülerinden biri olmaktan gurur duymaktadır ve bu sözleşmenin tüm amaç ve hedeflerini hayata geçirme ve kimyasal silahlardan arınmış bir dünya yaratma çabasında her zaman dünyanın en etkili ve aktif ülkelerinden biri olmuştur.

İşte bu temelde İran İslam Cumhuriyeti, diktatör Saddam rejimini kimyasal silahlarla donatma konusunda doğrudan veya dolaylı olarak suçlu veya ihmalkâr davranan tüm hükümetlerden meşru hukuki ve ahlaki talepleri için baskı yapmaya devam ediyor.

Hollanda da dahil olmak üzere bu ülkelerin bazılarında son yirmi yılda eski Irak rejimine kimyasal madde ve ekipman sağlayan kişilere karşı karar verilmesini sağlayan davalar açıldı.

Bugün kimyasal silahların kurbanları aynı zamanda Batı'nın insanlık dışı yaptırımlarının da kurbanlarıdır.

Bu naçizane eylemleri yetersiz de olsa adalet yolunda bir müjde olarak görüyoruz. Hollandalı yetkililerden, gerçeği ortaya çıkarmak ve 1980'lerde Irak'ın askeri kimya programının donatılması ve geliştirilmesinde rol alan tüm gerçek ve tüzel kişileri sorumlu tutmak için işbirliği yapmalarını istiyoruz.

Aralarında Almanya'nın da bulunduğu bazı ülkelerden, gazilerin ve kimyasal silah mağdurlarının gerçeği bilmesi ve onlar için adaletin sağlanması hakkı talep ediliyor. Halen yetkili Alman makamlarından uygun eylem ve yanıt bekleniyor. Alman yetkililer, bu ülkedeki bazı şirketlerin 1980'li yıllarda ve öncesinde Irak'ta kimyasal silah üretimi için gerekli ekipman ve malzemeleri sattıklarını kabul ederek 90'lı yıllarda bu alanda davalar açtıklarını ve bu şirketlere karşı gerekli adli kararları verdiklerini iddia ediyorlar.

Geçtiğimiz kırk yıl boyunca İran İslam Cumhuriyeti hükümeti, kimyasal silah mağdurlarının acılarını hafifletmek amacıyla onlara tıbbi ve tedavi hizmetleri sağlama çabalarından vazgeçmedi.

Ancak İran'ın kimyasal silah saldırısı gazilerinin bu saldırının uzun vadeli etkilerine ve acılarına katlanmasının zorluğunu ikiye katlayan şey, Batılı ülkelerin, özellikle de ABD'nin, İran milletine karşı uyguladığı insanlık dışı tek taraflı yaptırımlardır. Bu yaptırımlar diğer şeylerin yanı sıra, kimyasal silah saldırısı gazilerinin ihtiyaç duydukları ilaca ve tıbbi ekipmana erişmelerini engelliyor. Aslında bu yaptırımların uygulanması, bizzat Batılı ülkelerin desteğiyle Saddam rejiminin kimyasal silah saldırılarının açtığı yaralara tuz basmaya benziyor. Kutsal Savunma sırasında kimyasal silah kurbanı gaziler batılı ülkelerin ulaştırdığı kimyasal silahların kurbanı oldular ve bugün de bu ülkelerin insanlık dışı yaptırımlarının kurbanı oluyorlar.

En Çok Okunan İran Haberler
En Önemli İran Haberler
En Çok Okunan Haberler