Heniye'nin Cenaze Töreninde Konuşan Galibaf: Sorumlu Amerika'dır


İran Meclis Başkanı ‘Açıklamalarda her ne kadar bilgi sahibi olmadıklarını söyleseler de, Amerika'nın koordinasyonu olmadan hiçbir suç gerçekleşmez biliyoruz, açık ve gizli tüm bu olaylar Amerika'nın elinde ve koordinasyonundadır’ ifadelerini kullandı.

Tesnim Haber Ajansı – İran İslam Cumhuriyeti Meclisi Başkanı Muhammed Bakır Galibaf, Hamas'ın Siyasi Bürosu Başkanı Şehit İsmail Heniye'nin Tahran Üniversitesinde düzenlenen cenaze töreninde, bu büyük şehidin şehadeti için taziyelerini sunarken şunları söyledi: Şehitler Allah’a doğru Allah yolunda ilerlemeyi vaad etmiştir ve bu yolda ya şehit olmuşlardır ya da şehadeti bekliyorlar. Ana yoldan ve mustakim yoldan bir an bile vazgeçmiyorlar ve canlarıyla mücadele ediyorlar. Onlar Kur'an kültürünün ve Ehl-i Beyt (a.s.) öğretisinin gölgesinde hareket ederler ve her durumda, her zaman, her yerde, her türlü genel, kısmi veya stratejik değişimde, sünnetullahtan başka hiçbir şeyi düşünmezler.

İran Meclis Başkanı, Şehit Heniye'nin birkaç ay önce İran’a yaptığı ziyarete de değinerek şunları hatırlattı: Şehit Haniye'nin son İran seyahatinde bir toplantı yaptık, detaylı konuştuk. Konu, Gazze'deki cani ve katil Siyonist rejimin yaptığı zulümler ve suçlarla ilgiliydi ve ben de onlara bu zorlukların normal olduğunu, çünkü bugün tüm İslam düşmanlarının birbirleriyle el ele verdiğini ve taraflar arası savaşın tekrarlandığını söyledim.

Şehit Heniye ise bugün Gazze'deki direnişi, tüm halkın ve mücahitlerin ve 2 milyondan fazla insanın tüm canları ve aileleriyle bombardıman altında olmasına rağmen durduğunu ve topraklarını terk etmediğini görüyorsak, bunun tek nedeninin, Kur'an kültürünün kazanımları olduğunu söyledi. Açık bir hapishaneye dönüşen ve sürekli ateş altında kalan Gazze'de yaşayan genç-yaşlı onbinlerce insan arasında Kuran hafızı onbinlerce insan bulunmaktadır ve ayakta tutan da bu kültürdür. Onlara dayanarak direniyorlar ve ayakta duruyorlar.

Siyonist rejimin varlığını ve varoluş felsefesini tehlikeye sokan şeyinde aynı kültür olduğuna tanık olunduğunu söyleyen Galibaf, şöyle konuştu: Bugün, bir yandan Filistin dostları, bir yandan da Siyonist rejimi destekleyenler de dahil olmak üzere tüm dünyanın gözü, bu rejimin varoluşunun özünün gerileme ve yok olma yolunda olduğunu görmektedir.

Galibaf İsmail Heniye’nin şehadetiyle ilgili üzüntülerini dile getirerek: ‘Gazze'de kadınlara ve çocuklara yönelik gerçekleştirilen tüm bombalamalar, iktidarın işlediği tüm katliamlar ve suikastlar, tüm cinayetler, savaşçılarının direniş cephesinin karşısında ve savaş alanındaki çaresizliği, beceriksizliğinden kaynaklanmaktadır ve sahada mücadele etme ve karşı koyma yeteneği olmadığı için bu şekilde tepki veriyor’ ifadelerini kullandı.

Amerika ve İngiltere'nin tartışmasız desteğiyle bu noktaya gelen bu cani, soykırımcı ve çocuk katili rejimin ömrünün son 75 yılına değinen Galibaf şunları hatırlattı: Aksa Tufanı operasyonundan önce yaşanan tüm olaylara bakın, ne 60'lı ve 70'li yıllarda Arap ülkeleri hareketinde ne de başka bir harekette, hiç kimse Siyonist rejimin karşısına çıkamadı.

Siyonist rejim, bekasını öyle esaslara dayandırmış ve öyle bir atmosfer ve duruş yaratmıştı ki, Demir Kubbe'den bahsederken kimse bu rejime kurşun bile sıkılabileceğine inanmıyordu ve hepsi pasif durumdaydı. Ordusunu, birkaç saat içinde ve birkaç günde tüm bölgeyi ele geçirebilecek şekilde tanımlamıştı.

1963 yılında Sina çölünde yapılan savaşta Siyonist rejim, o zamanki zayıf ordusuyla Arap ülkelerinin ordularına karşı öyle bir hareket etmişti ki, herkes o topraklarda ve çevrede en ufak bir hareket olsa bu rejime karşı savaşanların yok olacağına inanıyordu. Ayrıca Siyonist rejimin inancı, dışarıdan gelen tüm desteğin onu güçlendireceği ve ayakta tutacağı yönündeydi ama gördük ki, Aksa Tufanı operasyonuyla bu cani rejimin tüm beka ve varoluş felsefesi unsurları çökmüştür.

Bundan sonra iş Siyonist rejimin F-16 uçaklarını üslerinden römorkla alıp taşımak zorunda kaldığı bir noktaya geldi. Sınırlı sayıda savaşçının bu operasyonu nasıl gerçekleştirdiğini, bariyerleri nasıl aştığını medyada gördünüz.

İran’ın Gerçek Vaad operasyonuna değinen Galibaf: ‘Bütün Batılı televizyon ve haber ajanslarının, İslam Cumhuriyeti'nin bu operasyondaki füzelerinin Mescid-i Aksa'nın üzerinden geçip en önemli hava üssü olan ve son hava teknolojisiyle inşa edilen F 35 üssüne indiğini gösterdiğini gördünüz. İşte bu rejimin varoluş felsefesinin yıkımın eşiğine geldiği ve askeri doktrininin darmadağın olduğu yer burasıdır’ vurgusunda bulundu.

Galibaf, ‘Siyonist rejim bir zamanlar kendisini kendi toprakları dışında savunuyordu ama bugün hem Gazze'de hem de güneyde, işgal altındaki toprakların kuzey bölgelerinde ve Golan bölgelerinde Mücahitler ve direniş cephesiyle meşgul. Ve bugün halktan gelen kapasiteyle direniş gruplarının neler yapabileceğini görüyorsunuz’ ifadelerini kullandı.

Direniş güçlerinin hükümetlere bağlı olmadığını ve İslam ümmetinin kalbinden geldiğini vurgulayan İran Meclisi Başkanı şöyle devam etti: Siyonist rejimin önünde duran ve İslami, dini ve insani görevlerini yerine getiren mücahitlerdendirler, onlar, ilahi geleneklere göre karar veren ve hareket eden, ilahi yardımın kendi durumlarını da kapsadığına iman ve inançları vardır. ’Biz inananlara her zaman yardım ederiz’ inancıyla meydanlarda savaşırlar.

Bugün Siyonist rejimin Beyrut'ta cesur komutanlara vahşice suikast düzenlediğini ya da Tahran'da yaşanan trajik olayı görüyorsak, bunların hepsi eylem alanındaki tepki ve çaresizliktir ve bu cani rejimin mücadele gücünü göstermez. Onlar direnişin önemli ve etkili unsurlarına suikast düzenleyerek olayların gidişatını etkileyebileceğini düşünerek stratejik bir hata yapıyor.

Şehit Kasım Süleymani'nin naaşının Tahran Üniversitesi'nde defnedildiği günü hatırlatan Galibaf şöyle devam etti: Şehit Heniye’nin bugün naaşının bulunduğu bu yerde daha önce Şehit Süleymani'nin naaşı cenaze namazı için aynı yerdeydi. O da bunlardan bahsetmişti ve bu suikastların, şehitliklerin yolumuza devam etme konusundaki azmimizi ve arzumuzu artıracağını ve Kudüs'ün kurtuluşuna kadar bu yola devam edeceğimizi söylediğini hatırlıyorum.

Şehit Süleymani'nin şehadeti sırasında Şehit Heniye'nin aynı yerde yaptığı açıklama buydu ve Şehit Süleymani'yi orada Kudüs Şehidi olarak tanıtmıştı. Direnişin tüm komutanlarının ve liderlerinin inancıdır ve Siyonist rejimin bunlarla bizi etkileyeceğini ya da yavaşlatacağını düşünmesi stratejik hatasıdır. Asla. Biz, "Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyiniz, onlar Rableri katında diridirler" inancındayız ve bu fırsatlar bizim bu yolda ilerlememize yardımcı olacaktır ve bu inanç ve yolda hiçbir şüphemiz yoktur ve yolumuzun gidişatını asla etkilemeyecektir. Elbette üzüleceğiz ve bu bizim için gerçekten çok acı.

Galibaf ayrıca, Siyonist rejimin, Devrim Lideri Rehber Hamanei'nin "kapıyı çalıp gitme devri bitti" sözlerine kulak vermemesini bu rejimin ikinci hatası olarak nitelendirdi ve şunları ekledi: Biz bunu uygulamada gösterdik ve bu olayların tüm sorumluluğunun suçlu Amerika'nın elinde olduğunun bilincindeyiz ve biliyoruz. Hiçbir şey ABD’nin koordinasyonu olmadan, suçlu Amerika'nın desteği olmadan olmaz ve kendisi açıklamada ve medyada haberi olmadığını ve bilgilendirilmediğini söylese bile bunun bilincindeyiz. Açık ve gizli tüm bu olaylarda onun parmağı ve koordinasyonunda olduğunu biliyor ve eminiz.

İran Meclis Başkanı ayrıca, bugün Devrim Lideri'nin emrini uygulama fırsatına sahip olduklarını ifade etti: Bizim görevimiz doğru zamanda ve yerde cevap vermektir. Misafirimizin evimizde şehit edilmesi bizim için çok acı ve derin üzüntüye boğdu. Şimdi burada Güvenlik Konseyi nerede, İnsan Hakları Konseyi nerede, dünyada yaşanan bu saldırılara ve çifte davranışlara karşı mücadele nerede dememiz gerekiyor.

Bugün Siyonist rejime, liderimizin deyimiyle Şehit Heniye'nin kanının bedelini alacağımızı duyuruyor ve biliyoruz ki, bugün tüm hak bütün batıl karşısındadır. Biliyoruz ki Heniye, Filistin'e yapılan zulmün dünyadaki en gür sesi olmuştur ve sonsuza kadar da öyle kalacak ve şehitliğiyle bunu yaşatacaktır.

İran Meclis Başkanı Galibaf konuşmasının sonunda Şehit Heniye'nin sadece cesur bir mücahit değil, aynı zamanda bilge bir direniş eğitmeni olduğunu belirterek şunları vurguladı: Bugün Siyonist kötülük ile Filistin ve İslam onuru arasındaki çatışmaya tanık oluyoruz. Bugün Gazze ve Filistin'de insanlık zulme karşı, şeref kötülüğe karşı. Gaspçı Siyonist rejim, İran İslam Cumhuriyeti'nin haremine yönelik korkakça ikiyüzlülüğünün bedelini ağır bir şekilde ödeyeceğini biliyor. Akıl ve havsalalarının almayacağı bir bedel