İşgal Rejimi İsrail Heniye'ye Neden Suikast Düzenledi?


Siyonist rejimin Şehit Heniye suikastı eylemi Netanyahu'ya indirgenmemeli, bilakis rejimin siyasi, güvenlik ve askeri yetkililerinin önde gelenlerinin kararı olarak değerlendirilmelidir. Başta siyasi ve toplumsal krizler olmak üzere iç gelişmeleri dikkate alarak bu suikastı İsrail'in siyasi geleneği çerçevesinde atılmış bir adım olarak değerlendirmek mümkün.

Tesnim Haber Ajansı - İsmail Heniye'nin Siyonist rejim tarafından düzenlenen bir suikast sonucu şehit edilmesi ve değerli şehidin defnedilmesinin ardından, bu olayın yarattığı duygusal atmosferin yoğunluğunun azaldı ve Siyonistlerin bu eyleminin siyasi boyutlarını daha derinden incelemek mümkün hale geldi.

Siyonistlerin Mecdel Şems bahanesiyle Hizbullah'ın Lübnan'daki mevzilerine saldırı başlatması bekleniyordu, ancak Beyrut banliyölerini hedef alarak ve şehit Fuad Şükr (Seyyid Muhsin) gibi önemli bir komutana suikast düzenleyerek amacın ve savaş alanındaki mevcut denklemin ötesinde hareket ettiler.

Tüm bunlara rağmen şehit İsmail Heniye suikastı birçokları için beklenenin çok daha ötesindeydi ve bu nedenle birçok kişi bu suikastın işgal rejiminin başbakanı Binyamin Netanyahu’nun başının altından çıkan ve sadece kişisel çıkarları doğrultusunda savaşı uzatmak ve Amerika'nın ayağını İran ile doğrudan bir çatışmaya sokacak alana çekmek için gerçekleştirdiği çılgınca bir eylem olduğunu iddia etti.

Görünen o ki bu görüş, Siyonist rejimin iç sahasındaki mevcut gerçeklerle tutarlı değil; zira gelen haberlere göre Şehit İsmail Heniye gibi bir şahsın Tahran'da da şehit edilmesi gibi kararlar, özellikle Gerçek Vaad operasyonu deneyimi sonrasında temelde tek bir kişi tarafından alınamayacak bir karar ve siyonist rejimde derin hükümetin fikir birliğine varmasını gerektiriyor.

Medyadaki yansımalar da da bunu doğruluyor; Şarku'l-Avsat Gazetesi, suikasttan bir gün sonra yayınlanan haberinde, Heniye'ye suikast kararının, işgal rejiminin başbakanı Netanyahu başkanlığında toplanan ve Savaş Bakanı Yoav Galant, Genelkurmay Başkanı Hertzi Halevi, Danışman Ron Dermer, Şabak Başkanı Ronen Bar ve Mossad Başkanı David Barnea gibi ismlerin katıldığı bir toplantıda alındığını iddia etti.

Bu rapora göre, Siyonist rejimin tüm üst düzey siyasi, güvenlik ve askeri yetkilileri (rejimin İç Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ve Maliye Bakanı Bezalel Smotrich hariç) bu toplantıda hazır bulundu ve bir anlaşmaya varıldı. Olası tüm sonuçlara rağmen Heniye'nin Tahran'da öldürülmesi konusunda fikir birliği sağlandı. Dolayısıyla Siyonist rejimin bu cüretkâr eyleminin kararını yalnızca Netanyahu'ya indirgemek kasıtsız ise analitik bir hata, kasıtlı ise ülkede algı bozukluğu yaratma girişimi yönünde yanlış bir değerlendirme olacaktır.

Bu arada asıl soru şu; Bu karar neden bu dönemde Siyonist rejimin liderleri tarafından alındı?

Bu bakımdan bu olaydan önce 4 olaydan bahsetmek ve bundan sonuca varmak mümkündür;

Netanyahu'nun Washington ziyareti: Bu gezinin başarılı olduğu yönündeki iddiaların ve İsrail medyasının abartılarının aksine Netanyahu, Yahudi lobisinin baskılarına rağmen ABD’de hedeflerine ulaşamadı. Bunun göstergesi ise konuşmasında içlerinden en ünlüsü, yaklaşan başkanlık seçimlerinde Demokratların adayı olan Kamala Harris’in de bulunduğu 158 kongre üyesinin bulunmamasıydı.

Sde Teiman üssüne saldırı: Bir dizi sağcı Siyonistin, ordunun bu üsteki Filistinli esirlere işkence ve kötü muamele yapan askerleri sorgulama kararını protesto etmek amacıyla de Teiman kışlasına saldırı eylemi Siyonist rejim içindeki siyasi farklılıkların derinliğini gösteren benzeri görülmemiş bir eylemdi, Muhtemelen Ben-Gvir’in bu saldırıdaki rolü onun suikast kararıyla ilgili stratejik toplantıya katılmamasına neden oldu. Ama şimdilik o suikastın kazanımlarından çıkar elde ettiği için bu siyasi iddiayı sindirmiş durumda.

Haredileri askere çağırmak: Siyonist ordudaki ciddi güç eksikliğinden kaynaklanan bu eylem, dindar Yahudiler ile laikler arasındaki eski uçurumu yeniden harekete geçirdi. Bu Yahudilerin oylarının önemi göz önüne alındığında savaş çağrıları mevcut kabinenin geleceğine vurulan bir darbedir.

Ordu ile kabine arasındaki ayrılıklar: Saha bilgileriyle (10.000'den fazla ölü ve zırhlı ve mühendislik birimlerinde hasar) ordu, Gazze'deki savaşın sürdürülemeyeceği sonucuna vardı. Ancak kabine siyasi görüşü nedeniyle buna karşı çıkıyor. Bu iki farklı görüş Gallant ve Netanyahu arasında kişisel görüş ayrılıklarına yol açtı. Rejim hayati bir mücadele verirken, kabine ve ordunun birliği de zedelendi.

Siyonist rejim içindeki bu dört stratejik gelişme göz önüne alındığında ve bu rejimin iktidar geleneğine bakıldığında, iç krizleri yurt dışına ihraç ederek siyasi ve toplumsal uyumu sağlamak amacıyla şu analizi öne sürmek mümkündür: Bu dönemde İsrail'deki derin hükümet, Heniye suikastı gibi küstah bir eylemle durumu değiştireceği değerlendirmesine vardı.