150 Milyar Dolarlık İsrail Sermayesi Hizbullah'ın Namlusunun Ucunda


Siyonist rejimin, gıda ve enerji endüstrilerinin büyük bir kısmı işgal altındaki Filistin'in kuzeyinde kurulmuş durumda ve bu rejimin Lübnan'la savaşa girme macerası, bu rejime 150 milyar dolara varan telafisi mümkün olmayan bir ekonomik kayıp getirebilir.

Tesnim Haber Ajansı - Siyonist rejimin Savaş Bakanı Yoav Galant, geçtiğimiz günlerde Knesset'te yaptığı toplantıda, daha önce Ekim ortasından (on ay önce) itibaren Lübnan'a saldırmak istediğini ancak bu kararının kabinede desteklenmediğini iddia etmişti.

Bu açıklamalar, Siyonist yetkililerin Lübnan Hizbullah'ının bu rejime aldığı darbelerden dolayı cezalandırılması gerektiğini sürekli vurguladığı bir dönemde yapılıyor ancak pratikte hâlâ Hizbullah ile daha geniş bir savaşa girmekten korkuyorlar.

Analistler konuya çoğunlukla askeri ve siyasi açıdan bakıyor ve direnişin füze gücüne ve 2006'daki 33 gün savaşı deneyimine binaen kara kuvvetlerinin muharebe gücüne atıfta bulunarak, Siyonist rejimin Hizbullah'la yeni bir savaşa girişme konusunda isteksiz olduğunu belirtiyor.

Bu durumda Siyonist rejimin Lübnan İslami direnişiyle savaşının ekonomik boyutu da önemlidir ve göz ardı edilemez. Çünkü bu bölge İsrail'in ekonomik kalbi sayılıyor ve bu bölgedeki fabrikaların ve rejimin önemli ekonomik merkezlerinin değeri 150 milyar doların üzerinde.

Siyonist rejim son 35 yılda bu bölgeye 130 milyar dolar yatırım yaptı ve bu bölgede 132 fabrika kurdu. İşgal altındaki Filistin'in kuzey bölgesi, elverişli iklimi ve tatlı su bolluğu nedeniyle Batı Asya'nın en verimli topraklarından biri olarak kabul ediliyor.

Bu çerçevede işgal altındaki topraklarda tüketilen buğday ve baklagillerin yüzde 80'i yani 3 milyon tonun üzerindeki kısmı Filistin'in kuzeyindeki silolarda depolanıyor ve bunun sonucunda İsrailliler gıda konusunda büyük ölçüde kuzeye bağlı durumda.

Ayrıca işgal rejimi gıdası alanındaki ana fabrikalar da işgal altındaki Filistin'in kuzeyinde yer alıyor ve örnek olarak Adom şirketi İsrail pazarının etinin %40'ını tedarik ediyor.

İşgal rejiminin süt ürünlerinin %70'ini üreten Tnuva şirketi Filistin'in kuzeyinde yer alıyor ve bu fabrikaların işlerinde herhangi bir aksama, işgal altındaki bölgelerdeki gıda pazarını patlama noktasına taşıyacaktır.

Durum sadece gıdayla sınırlı değil, enerji alanında da işgal altındaki Filistin'in kuzeyi Tel Aviv için stratejik önem taşıyor.

Akka limanı, Hayfa limanından daha küçük olmasına rağmen, işgal altındaki Filistin'e giden tüm enerji taşıyıcılarının boşaltma noktası olması nedeniyle hayati önem taşıyor.

Siyonist rejimin rafineri endüstrilerinin bu limanın yakınında bulunması ve rafineri ürünlerinin %60'ının Akka'dan ve Lübnan sınırlarına yakın bir yerden tedarik edilmesi, bu bölgeyi son derece savunmasız hale getiriyor.

Burada daha tehlikeli olan diğer bir konu, rafinaj ve kimya endüstrilerinin Tel Aviv açısından ciddi bir kırılganlığa sahip olmasıdır. Öyle ki ICL fabrikalarına gelebilecek herhangi bir hasar, Akka’dan 8 kilometrelik bir yarıçapa kadar 70 bin kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açabilir.

Dolayısıyla Siyonist rejimin jeopolitik açıdan son derece savunmasız olduğu, İsrail'in direniş ekseniyle savaşta herhangi bir macerasının Tel Aviv açısından telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurabileceği vurgulanabilir.