İsrail'in Yeni Kabusu: Filistin Direnişinin Şehadet Operasyonları


Gazze'deki yıpratma savaşında üst üste yenilgiye uğrayan Siyonist rejim, bu kez Tel Aviv'in kalbine de ulaşan Filistin direnişinin şehadet operasyonları ile sarstı. Filistin direnişinin akıllıca yürüttüğü şehadet operasyonları İsrail'in yeni kabusu haline geldi.

Tesnim Haber Ajansı- 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonunun başlamasından önce, Filistinlilerin Siyonist karşıtı şehadet operasyonları yoğun olarak Batı Şeria'da yapılıyordu, ancak Gazze savaşından sonra ve özellikle son birkaç ayda şehadet operasyonları arttı ve Kudüs'ten Tel Aviv'in göbeğine kadar yayıldı; Bu durum Siyonist çevreleri oldukça endişelendiriyor ve İsrailliler artık hiçbir yerde kendilerini güvende hissetmiyor.

Tel Aviv'in Göbeğinde Filistin Direnişi

Son dönemde yaşanan en belirgin şehadet operasyonlarından biri, geçen hafta Tel Aviv’de bir kamyonun altına yerleştirilen bomba düzeneğinin patlamasıdır. Tel Aviv'in Lahi Caddesi'nde meydana gelen olayda bir siyonistin öldüğü, birkaç kişinin de yarandığı belirtildi. 

Siyonist rejimin güvenlik kurumlarının olayın nedenini tespit etmediği için operasyonun şehadet eylemi olduğu yönünde spekülasyonlar vardı. Ancak Hamas'ın sı̇lahlı kanadı İzzeddin El Kassam Tugayları, 19 Ağustos'ta yaptığı açıklama ile Tel Avı̇v'deki eylemi üstlendı̇. Kassam Tugayları, "Operasyonun İslamı̇ Cı̇had hareketinin silahlı kanadı El Kudüs Tugayları ı̇le ı̇şbı̇rlı̇ğı̇ ı̇çı̇nde yürütüldüğünü" açıkladı.

Benzeri görülmemiş olan bu direniş operasyonu, Aksa Tufanı operasyonundan bu yana işgale karşı mücadelede bir dönüm noktası olarak değerlendiriliyor. Bu operasyon, yeni ve gelişmiş stratejiler benimseyen Filistin direnişinin, geçtiğimiz yıllardan bu yana İsraillilerin barış ve güvenliğini tehlikeye sokan Siyonist karşıtı şehadet operasyonlarını sürdüğünü gösteriyor.

2014 Gazze Savaşı ve Şehadet Operasyonlarının Tırmanması

Şehadet operasyonları Filistin işgalinin başlangıcından beri devam ediyor, ancak bu tür eylemler 2014'te direnişle İsrail ordusu arasında yaşanan savaştan sonra önemli ölçüde yoğunlaştı.

2014 Gazze Savaşı, Filistin topraklarının güvenlik, kültürel, ekonomik, sosyal ve siyasi düzeyde ikiye bölünmesinden tam 7 yıl sonra yaşandı.Siyonistler Gazze Şeridi'ndeki Filistinlileri Kudüs ve Batı Şeria'dan ayırmaya çalıştı. Onların asıl amacı Filistin halkının direniş ruhunu zayıflatmak, bu milleti parçalamak ve Hamas dahil direniş gruplarını yok etmekti. Ancak bu savaş ve Hamas'ın savaştaki performansı, sadece Gazze Şeridi'nde değil, Batı Şeria ve işgal altındaki Kudüs'teki Filistin halkının bir kez daha direniş ideolojisine yönelmesine neden oldu ve farklı bölgelerdeki Filistinlilerin görüşleri birbirine yakınlaştı. 2014 yılında işgalcilerin Mescid-i Aksa'ya yönelik saldırıları yoğunlaştı ve aynı zamanda Mescid-i Aksa'yı zamana ve mekâna göre bölme girişimi gündeme getirildi Kudüs'ün Yahudileştirilme süreci hızlandı.

Bu durum Kudüs ve Batı Şeria'da direnişin alevlenmesine neden oldu ve 2015 yılında bu bölgelerde Siyonist düşmana karşı 186'sı bıçaklı eylem, 42'si araçla ezme ve 123'ü ateş açma olmak üzere toplam 5.383 direniş operasyonu gerçekleştirilmiştir.

Ekim 2015'in başında Nablus'ta Hamas'a bağlı bir grup Siyonist yerleşimcilerin arabasını hedef aldı ve iki gün sonra Ramallah'tan Muhammed Al-Halbi isimli bir Filistinli genç işgal altındaki Kudüs'te bıçakla şehadet operasyonu düzenlemişti. Bu eylem sonucunda 3 Siyonist yerleşimci öldürüldü, kendisi de şehit oldu. Bu operasyona "Kudüs'ün hediyesi" adı verildi. Ancak Kudüs'te Filistinlilerin bireysel şehadet operasyonları durmadı ve 2016 yılında 4785'in üzerinde Siyonist karşıtı operasyon gerçekleştirildi. Şehadet operasyonları Kudüs'te yaşayan Filistinliler arasında bir direniş örneği haline gelmesine kadar devam etti.

Sonraki yıllarda da bu tür eylemlerde artış yaşandı. 2021 yılında yerleşimcilerin Filistinlilere yönelik artan  saldırıları, Mescid-i Aksa'ya yapılan baskınlar  ve Filistinli gençlerin Siyonistlerin güçler tarafından tutuklanmasının ardından Kudüs'teki direniş önemli ölçüde genişledi. Hamas medya ofisinin yıllık raporunda yer alan istatistiklere göre, Batı Şeria ve Kudüs'te 2021'de 10 bin 850 silahlı operasyon gerçekleşti, bunlardan 441'i etkili oldu. Bu operasyonlar, 2020'deki etkili operasyon sayısının dört katı oldu.
Mayıs 2021'deki Kudüs'ün Kılıcı Savaşı'nın ardından Filistinlilerin şehadet operasyonları artarak devam etti.

İşgalcilere Yönelik Şehadet Operasyonları Yeniden Filistin Direnişinin Gündeminde

Tel Aviv'deki şehadet operasyonunun sorumluluğunu resmen Hamas ve İslami Cihad'ın üstlenmesi, direniş gruplarının Siyonistlere yönelik organize askeri operasyonlarının yanı sıra, şehadet operasyonlarının da gündemde olduğunu gösteriyor.
İşgal altındaki Batı Şeria'daki kasabalardan start veren ve  Tel Aviv'de yapılan șehadet operasyonu Filistinlilerin kahramanca ve bireysel direniş operasyonlarını hatırlatıyor; Bu tür eylemler, direnişin düşmanın kartlarını bozmak için kullandığı yeni taktiktir.

Tel Aviv Operasyonunun Siyonistlere Yönelik Mesajları

Tel Aviv'deki operasyon  işgalci rejimin Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya ve onun aşırılık yanlısı kabinesine, yeni girişimleri olan direnişin hâlâ hazır seviyede olduğu ve çok daha yoğun ve yeni bir çatışma aşamasına girebileceği yönünde önemli bir mesaj taşıyor. Direniş ayrıca, Tel Aviv dahil işgal altındaki topraklardaki tüm Siyonistleri tehdit ediyor.

Filistinli direnişçilerin şehadet operasyonları, işgalci düşmanın Filistinlileri göçe zorlama çabalarının başarısız olduğunu kanıtlıyor. Siyonistlerin vahşetinin tırmanması, Filistinlileri korkutamaz, bilakis Filistinli gençlerin savaşma konusunda daha fazla kararlı olmasına neden olur.

Tel Aviv olayı ve benzeri eylemler, şehadet operasyonlarının tüm Filistinli grupların gündemine geri döndüğü anlamına geliyor.

Filistinli direniş gruplarının askeri gücü, ABD ve Batı'nın koşulsuz şartsız desteklediği Siyonist orduyla kıyaslanamaz, ancak Filistin direnişi, akıllı stratejilerle her zaman İsrail'in güvenlik zihniyetini aşmaktadır. Siyonist rejim için büyük bir skandal yaratan Aksa Tufanı operasyonunda yaşananlar İsrail  ordusunun yenilmez imajını yerle bir etmişti.

Filistin'in Hiçbir Noktası İşgalciler İçin Güvenli Değil

Lübnan Hizbullah Hareketi ve Filistinli direniş gruplarının saldırı korkusu nedeniyle Siyonistlerin işgal altındaki Filistin'in kuzey ve güneyindeki yerleşim yerlerinden uzaklaştırılmasının ardından merkezi bölgeler ve Tel Aviv, güvenli yerler olarak sayıldı. Bu bölgeler Siyonist yerleşimciler için en güvenli yerler ama artık İsrailliler de en müreffeh şehirlerinde bile güvende olmadıklarını anlıyorlar. Bugün Tel Aviv, Siyonistler için güvensiz ve berbat bir yer haline gelmiş durumda ve onlar evlerinde bile kendilerini güvende hissetmiyorlar.
Gözlemciler, direnişin elindeki Siyonist esirler kartının yanı sıra şehadet operasyonlarının da işgalci rejime karşı güçlü bir baskı aracı haline gelebileceğine, bunun da Gazze savaşının geleceğini ile Netanyahu kabinesi, Siyonist yerleşimciler ve işgal ordusuna yönelik baskıları doğrudan etkileyebileceğine inanıyor.

Dolayısıyla genel olarak Filistin direnişinin şehadet operasyonlarının devam etmesiyle birlikte, Siyonist rejimin Filistinlileri birbirinden koparma planı ile direniş kültürünü silme çabalarının çöktüğü sonucuna varılabilir. 

Filistinliler arasında şehadet operasyonlarının devam etmesi, direniş modelinin hâlâ Filistin kamuoyunun derinliğine hakim olduğu anlamına geliyor. Bu operasyonlar sadece belirli bir dönemle sınırlı değil, hatta genişleyerek Filistin'de yeni bir intifadanın patlak vermesine yol açabilir.