Siyonistlerin Yüzde 29'u İşgal Altındaki Topraklardan Göç Etme Niyetinde


İsrail'in 7 Ekim 2023'te Gazze Şeridi halkına karşı başlattığı savaş, Filistinlilerin yaşamlarının yok edilmesiyle sınırlı olmadığı gibi özellikle Lübnan Hizbullah'ının Gazze'ye destek saldırılarının eşlik etmesiyle beraber işgal altındaki topraklarda yaşayanların yaşamları üzerinde de pek çok gizli ve açık sonuçlar doğurdu.

Tesnim Haber Ajansı - Son 10 ayda işgal altındaki Filistin'in kuzey bölgeleri Hizbullah'ın ateşine maruz kaldı ve bunun sonucunda 63 binden fazla insan bu bölgelerden evlerini boşaltmak zorunda kaldı ancak bu savaşın işgal altındaki topraklarda yaşayanlara verdiği tek zarar yerinden edilmekle kalmadı yönetim kurumlarına olan güvenin azalması, İsrail'in geleceğine dair iyimserliğin azalması, yoksulluğun artması ve gelir seviyesinin düşmesi, kuzey sınırlarında yaşayanlar arasında güvensizlik duygusunun ortaya çıkması, ruh ve sinir hastalıkları ve bozukluklarında artış ayrıca tersine göçün yükseliş eğilimi İsrail'in yaşamına yönelik bu savaşın bir başka sonucudur.

Bu bağlamda ‘Yahudilik Etkisi Merkezi'nin’ (CJI) kapsamlı bir araştırmasının verileri, günümüz İsrail toplumundan karmaşık bir resim ortaya koyuyor. Anket, insanların yüzde 29'unun şu anda işgal altındaki topraklardan ayrılmayı düşündüğünü, ancak yalnızca yüzde 2'sinin fiilen taşınma sürecinde olduğunu gösteriyor. Öte yandan güvensizlik ve savaş devam ederse bu sayı artabilir. Ayrıca İsraillilerin yüzde 71'i önümüzdeki aylarda işgal altındaki topraklarda yaşama konusunda iyimser değil.

Anketten elde edilen bir diğer veri ise 7 Ekim’den bugüne İsraillilerin yaklaşık yüzde 50'sinin yaralandığı ya da yakın zamanda yaşanan bir çatışmada yaralanan birini tanıdığıdır. Bu açıklama, savaşın İsrail toplumuna ciddi maddi ve manevi zararlar verdiğini teyit etmektedir.

Siyonist rejim ordusunun Gazze Şeridi'nde başlattığı vahşi operasyonun ardından Siyonist rejimin diplomatik ilişkilerinin durumu değerlendirildiğinde İsraillilerin %84'ü Siyonist rejimin uluslararası arenadaki diplomatik statüsünden memnun olmadığını belirtti. Siyonistlerin yüzde 69'u, sözde küresel antisemitizmi, son savaştan kaynaklanan askeri tehditler kadar önemli bir tehdit olarak görüyor. Aynı zamanda işgal altındaki bölgelerde yaşayanların yüzde 47'si işgal altındaki topraklarda yaşayanların ve diasporanın (dünyanın diğer ülkelerinde yaşayan Siyonistlerin) Gazze savaşı nedeniyle son aylarda birbirlerinden uzaklaştığına inanıyor.

Bu arada sunulan son istatistikler, 2023 yılında dünyanın dört bir yanından işgal altındaki bölgelere göç eden Yahudilerin sayısının en az %38'inin azaldığını gösteriyor. Bu durumun 7 Ekim saldırısı, Gazze savaşı ve Hizbullah'ın saldırılarından etkilendiği görülüyor.

Güvensizliğin devam ettiğini ve yaygın savaş riskinin varlığını teyit eden tersine göç meselesinin yanı sıra, yönetim kurumlarına görevlerini yerine getirme sürecinde duyulan güvenin azalması da işgal altındaki Filistin'deki meşruiyet krizine işaret ediyor.

İsrail Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü'nün (INSS) yaptığı araştırmaya göre, Siyonistlerin ‘Demir Kılıçlar’ olarak adlandırdığı Gazze savaşının başlangıcından bu yana halkın hükümete ve güvenlik kurumlarına olan güveni azalmaya devam ediyor. Anketler, Ağustos ayında yüzde 71'in orduya ‘çok güvendiğini’ söylemesine rağmen bu rakamın Temmuz ayına göre yüzde 6, savaşın ilk ayına göre ise yüzde 11 düşüş kaydettiğini gösteriyor.

Öte yandan Siyonist yerleşimcilerin yalnızca yüzde 17'si Netanyahu'nun kabinesine ‘çok güvendiklerini’ açıkladı. Bu arada yüzde 25 Netanyahu'ya çok güvendiğini söylerken bu veriler de bir önceki aya göre yüzde 6'lık bir düşüşe işaret ediyor. Knesset'e olan güven ise sadece yüzde 15 oranında kaydedildi.

 

Kişisel güvenlik duygusunun hissedilmesine ilişkin ise sadece %24'ü bu duyguyu ‘yüksek düzeyde hissettiğini’ söyledi. Dış ilişkiler alanında Siyonist yerleşimcilerin yüzde 55'i, Gazze Şeridi'ndeki eylemler ve savaş suçları nedeniyle İsrail'in uluslararası izolasyona uğraması ve dünyanın buna tepkisinden endişe ediyor.

Yayımlanan istatistiklerde dikkat çeken nokta, ‘geleceğe yönelik iyimser bakışın eksikliğinin’ ve ‘tersine göç arzusunun artması’ durumu; siyasiler ve partiler arasındaki farklılıklar veya ekonomik sorunlar, sosyal sorunlar, yoksulluk ve ayrımcılık gibi konulardan daha çok devam eden güvenlik endişelerinin bir sonucu olmasıdır.

İşgal altındaki Filistin'deki düşünce kuruluşları ve kamuoyu yoklamalarına göre Gazze savaşının ve belki daha da önemlisi Hizbullah'ın tehditlerinin sona ermesi konusunda şu anda net bir beklenti yok. 7 Ekim'de başlayan savaş deneyimi, İsrail yetkililerinin iddialarının aksine bu rejimin Hizbullah'ın askeri kabiliyetini yok edemeyeceğini gösteriyor. Aynı zamanda Filistinlilerin Batı Şeria'daki hareketlerine ilişkin haberler de işgal altındaki topraklarda ekonomik ve sosyal faaliyetlere gölge düşüren güvenlik risklerinin devam ettiğini gösteriyor.

Bu bağlamda çeşitli ekonomik raporlar, büyük çaplı bir savaş ihtimali nedeniyle İsrail'in ileri teknoloji sektörüne yapılan yatırım miktarının azaldığını gösteriyor. Ayrıca Tıp ve bilişim alanlarındaki uzmanların da görevlerinden ayrıldığına dair raporlar var. Bunların hepsi sermaye ve teknolojinin işgal altındaki topraklardan ayrılma sürecinin başlangıcına işaret ediyor.