İran'ın ABD Seçimlerine Müdahale Ettiği İddialarına Bir Yanıt


İran'ın ABD Seçimlerine Müdahale Ettiği İddialarına Bir Yanıt

İran'a husumet konusunda iki Amerikan siyasi partisi arasındaki ittifak, Joe Biden döneminde öncekinden daha belirgin hale geldi ve şimdi Washington yönetimi, İran’ın ABD başkanlık seçimlerine müdahale ettiğini iddia ediyor.

Tesnim Haber Ajansı- Son günlerde ABD’li yetkililer, İran bağlantılı bilgisayar korsanlarının ABD başkanlık seçimleri adaylarının hesaplarına girmeye ve 5 Kasım’da yapılacak seçimlerin sonuçlarını etkilemeye çalıştıklarını iddia etti.

ABD Federal Soruşturma Bürosu (FBI) geçtiğimiz günlerde yayınladığı bir raporda, İran bağlantılı hacker grupların ABD başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi ve Demokrat partilerin iki adayının seçim kampanyalarını hacklemeye çalıştığını duyurdu.

İran İslam Cumhuriyeti, ABD’li yetkililerin bu tür iddialarını daha önce de birçok kez reddetmişti. İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilciliği, Tahran'ın ABD seçimlerine müdahale ettiği iddialarının tekrarlanmasına tepki göstererek, İran hükümetinin ABD başkanlık seçimlerine müdahale etme gibi bir niyetinin olmadığını bildirdi.

ABD Seçimlerine Müdahale İddiasının Geçmişi

Elbette Amerikan hükümeti, İran'ın yanı sıra Çin ve Rusya hakkında da benzer iddialarda bulunuyor. Örneğin geçtiğimiz hafta ABD Adalet Bakanlığı, Rus medyasının iki yöneticisine, Amerikan seçimlerinin sonuçları etkilemeye çalıştıkları gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuştu.
Bu tür suçlamalar ABD’deki 2016 seçimlerinden itibaren başladı ve hedefi ilk etapta Rusya'ydı. Bu iddiaların başlangıcı Donald Trump'ın 2016 yılında seçime aday olduğu dönemde rakibi Hillary Clinton aleyhine yaptığı açıklamalardı.

Trump Florida'da düzenlediği basın konferansında, “Rusya, eğer beni duyuyorsan umarım kayıp 30 bin elektronik postayı bulursun”, dedi. Başkan adayı ‘bunu becerebildiği takdirde Rus istihbaratının Amerikan medyası tarafından ödüllendirileceğini' sözlerine ekledi.

Bu sözler, analistlerin, Trump'ın seçimi kazanması durumunda Rusya'nın elde edebileceği olası çıkarları hakkında spekülasyon yapmasına yol açtı; örneğin o dönemde Vladimir Putin'in Hillary Clinton'dan nefret ettiği söyleniyordu. Çünkü O 2011'deki Rusya parlamento seçimlerini sert bir şekilde eleştirmişti ve Putin Hillary Clinton'u kendisine karşı yapılan protestoları kışkırtmakla suçlamıştı.

Trump, Hillary Clinton'ın Rusya'ya karşı sert tutumundan farklı olarak iki ülke arasındaki gerilimlere uzlaşmacı bir tavır göstermişti; örneğin bir defasında Rusya'nın Kırım'ı ilhakı hakkında ne düşündüğü sorulduğunda bunu kınamamıştı ve "Araştırılabilecek bir olay" diye yanıt vermişti.
Ancak bir sonraki seçim döneminde ABD'li yetkililer "dış nüfuz girişimleri" başlığı altında Çin ve İran'ın isimlerine yer verdiler, hatta bu üç ülkeye karşı yaptırım ve kısıtlamalar bile uyguladılar.

Elbette ki Amerikan yetkilileri bu üç ülkeden herhangi birinin seçimlere müdahale konusunda somut bir belge sunmadı. Buna rağmen Rusya ve Çin'in yanına İran'ın eklenmesi hiçbir mantığa uymuyor, çünkü Beyaz Saray'daki siyasetçilerin hiçbirinden fayda sağlamayan tek ülke İran'dır.

Örneğin, Trump'ın iktidardaki varlığı, Batı'nın Ukrayna'ya yardım konusundaki fikir birliğini bozması nedeniyle Rusya için avantajlı olabilir.

Aynısı Çin için de geçerli. Özellikle Çin ve ABD ekonomilerinin iç içe olduğu için Kamala Harris ile Donald Trump arasındaki görüş ayrılığından bahsetmek tamamen yersiz bir tartışma olur.

Beyaz Saray'daki Değişiklik İran İçin Önemi Değil

İran konusunda ise durum tamamen farklıdır. Amerikan siyasi yapısında İran İslam Cumhuriyeti'ne düşmanlığa dair tam bir fikir birliği bulunuyor. Bu yüzden Beyaz Saray'da Demokrat veya Cumhuriyetçi bir politikacının olması İran için fark etmez ve ABD'deki seçimlere müdahale etmesinin bir anlamı ve mantığı yok.
1979'daki İslam Devrimi'nden bu yana Cumhuriyetçi ve Demokrat partiler, Tahran ile Washington arasındaki temel sorunların çözülmemesi durumunda İran İslam Cumhuriyeti ile uzlaşmanın mümkün olmayacağı anlayışına varmışlardır.

ABD yönetimi, İran'daki dini sistemi yok etmek için onlarca yıldır yaptırım ve kısıtlama politikasını başarısız bir şekilde yürütüyor. Ancak dini yönetimi ve dini demokrasinin nasıl zayıflatılacağı ve sonunda nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda iki ABD'li siyasi parti arasında farklılıklar olduğu açıktır.

Geçtiğimiz yıllarda, özellikle Barack Obama'nın iktidara gelmesinden bu yana Demokrat Parti'nin stratejisi, adım adım nüfuz ve nükleer müzakereler yönetim ile İslam Devrimi'nin temel bileşenlerinin kademeli olarak zayıflatılabileceği gerçeğine dayanıyordu.

Diğer tarafta yer alan Cumhuriyetçi Parti, Demokrat Parti'nin İran politikasını eleştirerek adım adım yaklaşımın İslam Devrimi düşüncesini zayıflatmakla kalmayıp bölgesel nüfuzunu güçlendirdiğini savunuyor. Dolayısıyla Trump ilk adımda Tahran'ın Washington'un arzuladığı hedefi kabul etmesi için "maksimum baskı" politikasını hayata geçirdi.

Biden-Kamala Harris'in Beyaz Saray'da bulunmasının üzerinden geçen 4 yılda, İran karşıtı iki Amerikan partisi arasındaki birliktelik her zamankinden daha fazla ortaya çıktı. Biden yönetimi, yeni nükleer anlaşma ile hem İran'ın nükleer programını kontrol altına almak hem de Tahran üzerinde ekonomik baskıyı sürdürmek istiyordu. Ancak taleplerini Tahran'a dayatmadığı için 2015 tarihli nükleer anlaşmaya geri dönmeyi reddetti.

Biden ayrıca Trump döneminin İran'a yönelik tüm yaptırımlarını sürdürdü, hatta yoğunlaştırdı. Ayrıca Trump gibi o da İran'daki 2022 olaylarına azami desteği verdi. Biden hükümeti son 4 yılda Trump'ın İran'ın bölgesel varlığı ve füze gücüne yönelik tüm politikalarını sürdürmüş ve takip etmiştir.

Dolayısıyla nükleer anlaşma deneyimine ve Tahran ile Washington arasındaki anlaşmazlığın köklerine bakıldığında, ABD'nin İran karşıtı politikalarının bu ülkede farklı hükümetlerin değişmesine rağmen devam ettiği görülmektedir. İran'ın ABD seçimlerine müdahale ettiği iddiaları baştan yanlış varsayımlara dayanıyor, çünkü Beyaz Saray'a gelecek Demokrat veya Cumhuriyetçi ismin İran için hiçbir önemi yok.

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler