Hizbullah'ın Erbain Operasyonu ve İsrail'e İstihbarat Şoku
Hizbullah'ın 24 Ağustos'ta icra ettiği Erbain operasyonunun ardından Lübnan direnişine karşı savaş yöntemlerinde karmaşık sorunlarla karşı karşıya kalan Siyonist rejim istihbarat alanında da şoke uğradı.
Tesnim Haber Ajansı-Lübnan’daki Hizbullah Hareketi’nin Filistin halkını ve direnişini savunmak için Gazze savaşına katılmasından bu yana Siyonist İsrail ordusu ve rejimin askeri istihbarat ve casusluk servisleri, Hizbullah'a darbe vurmak için dört yöntemi benimsedi.
Hizbullah'la Savaşta Siyonistlerin 4 Yöntemi
-İsrail ordusunun ilk yöntemi, Hizbullah'ın işgalci rejime yönelik operasyonlarını doğrudan deneten Lübnan direnişinin saha komutanlarına suikast düzenlemekle ilgilidir; Bunun bariz örneği Lübnan'ın başkenti Beyrut'a düzenlenen hava saldırısında Hizbullah'ın komutanlarından Fuad Şükür'ün şehit edilmesidir.
- İkinci yöntem ise sınırın ön hatlarından Siyonist düşmana yönelik füze ve insansız hava aracı (İHA) operasyonları düzenleyen Lübnanlı direnişçilerin vurulmasıdır. Şu ana kadar en az 600 Hizbullah mensubu şehit olmuş veya yaralanmıştır.
- Üçüncü yöntem ise işgal ordusunun Lübnan'a sızma çabalarıyla ilgilidir.
- Ancak dördüncü yöntemde İsrail ordusu, Lübnan direnişinin insansız hava araçları ve stratejik silah depolarına saldırmak için neredeyse her 10 günde bir yeni bölgeleri hedef alıyor; Fakat bu konuda hiçbir başarı elde edememiştir.
Birinci ve ikinci yöntemde işgalci rejimin ordusu, Hizbullah komutanlarının ve savaşçılarının konumunu tespit etmek için kendisinin ve ABD'nin elindeki tüm istihbarat ve casusluk imkanları kullanıyor.
Siyonistler, Aksa Tufanı operasyonundan sonra Lübnan’da casusluk faaliyetlerini önemli ölçüde geniştirdi ve özellikle Hizbullah Hareketi Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah'ın defalarca uyardığı cep telefonu üzerinden ajan devşirme ve Hizbullah ve üyelerinden istihbari bilgi toplamaya çalıştılar.
Hizbullah, Siyonistlerin İstihbarat Alanındaki Sürprizlerini Nasıl Önledi?
Bu arada Lübnan direnişi, işgalci rejimin tüm casusluk ve istihbari bilgi toplama yöntemlerine aşinadır ve yaklaşık bir yıldır devam eden Gazze savaşında Siyonistlerin artık tıpkı geçtiğimiz on yıllarda olduğu gibi istihbarat alanında sürprizleri olmayacağı ortaya çıkmıştır. Burada dikkat çekici konu şu ki Siyonistler, istihbarat ve casusluk üslerinin yeri tespit edilmeden gizlice faaliyet göstermeye devam edebileceğini düşünüyordu. Ancak işgalci rejimin sayısız askeri istihbarat ve casusluk üssü son 11 ayda Hizbullah tarafından hedef alındı, işgalci güçlere ciddi zararlar ve kayıplar verilmiştir.
Bu konuda Hizbullah'ın en önemli girişimi dünyanın en büyük casusluk karargahı olarak bilinen Tel Aviv yakınlarındaki Gillot üssündeki rejimin siber, dijital istihbarat toplamak ve kod çözmekten sorumlu Birim 8200'ü hedef alan Erbain Günü operasyonudur. Şu ana kadar ortaya çıkan verilere göre Hizbullah’ın icra ettiği operasyonda bu birimin 22 üyesinin öldüğünü, 74 kişinin de yaralandığını gösteriyor.
Ancak üçüncü yöntem olan Lübnan'a karadan sızma konusuna gelince, Hizbullah'ın Aksa Tufanı Savaşı'na katılmasından beri Siyonistler, kara sınırlardan Lübnan'a sızmak için birkaç sınırlı eylemde bulundular. Ancak Hizbullah'ın kontrolünde olmayan bölgelere sızma konusunda bile başarılı olamadılar.
Hizbullah güçleri, işgal altındaki Filistin ile tüm sınır bölgelerinde bulunuyor ve aralıksız devam eden çatışmalara rağmen, düşmanın sızma girişimlerini boşa çıkartıyor. Lübnan direnişi her gün 100'den fazla füzeyle düşman ordusunun askeri mevzilerini hedef alıyor ve bu operasyonlar hiç durmamıştır.
Ayrıca Hizbullah'ın "Hüdhüd" adlı keşif İHA'sı işgal altındaki Filistin semalarında hala görülebilmektedir ve işgal rejimi Hüdhüd ve diğer Hizbullah İHA'larıyla başa çıkmak için henüz bir çözüm bulmuş değil, Hizbullah’ın, Hüdhüd İHA'sının düşmanın hassas askeri ve stratejik noktalarından çektiği görüntüleri paylaşması Siyonistleri büyük şoka sokmuştu.
Dördüncü yöntem, yani Hizbullah'ın stratejik insansız hava araçları, silah ve mühimmat deposunu bulmak Siyonistler için büyük önem taşıyor; Çünkü işgalci rejimin güvenlik, askeri ve siyasi kurumları, Hizbullah'ın stratejik silah depolarının imhasının, İsrail'in Lübnan'da savaşı genişletmesi ve hedeflerine ulaşması için ön koşul olduğuna inanıyor.
Hizbullah'ın Erbain Operasyonu Sonrası İsrail'in İstihbarat Başarısızlığı
Söylediğimiz gibi Siyonistler, Hizbullah'ın mevzilerini tespit etmek için hem kendi hem de ABD ile Batı ülkelerinin en son istihbarat ve casusluk teknolojilerini kullanıyor ancak buna rağmen Lübnan direnişinin silah depoları hakkında herhangi bir istihbari bilgi elde edemediler. Hizbullah'ın zaman yeni silahlarını görücüye çıkarması düşmanı şaşırtıyor. Ayrıca Hizbullah'ın üst düzey yetkilileri farklı platformlarda Lübnan direnişinin henüz asıl askeri gücünü göstermediğini ve silah depolarına herhangi bir zarar verilmediğini dile getirmiştir.
Siyonist rejimin ABD ile birlikte şehit Fuad Şükür suikastının ardından Hizbullah'a karşı istihbarat düzeyinde büyük bir başarı elde ettiğini düşündüğü bir durumda, 25 Ağustos tarihinden sonra birçok şey değişti. Bu, İsrail'in Hizbullah'la savaşta kullandığı dört yöntemi doğrudan etkiliyor.
25 Ağustos şafak vakti, İsrail Hava Kuvvetleri, Lübnan'daki hedeflere karşı en büyük önleyici saldırılarından birini gerçekleştirdiğini ve Hizbullah'ın operasyonlarını etkisiz hale getirmeyi başardığını iddia etti; Rejimin medyası bile, İsrail'in hedef listesinde hata yaptığını ve istihbarat kurumlarının bir kez daha yanlış hedef tuzağına düştüğünü gizleyemedi. Öyle ki işgalci ordu bu önleyici saldırıda boş vadileri hedef almıştı.
Siyonist ordu, Hizbullah'ın operasyonundan sadece birkaç dakika önce gerçekleştirdiği eylemi önleyici saldırı olarak nitelendirmişti. Hizbullah ise, düşmanın saldırısından yarım saatten kısa bir süre sonra işgal rejimine karşı füze ve insansız hava araçları ile en büyük kombine operasyonunu başlatmıştı.
Hizbullah İHA'larının ana hedefi Tel Aviv yakınlarındaki Gillot üssündeki Birim 8200'ü vurmaktı. Bunun için İsrail hava savunma sistemlerini yanıltmak amacıyla İHA'ların uçuşundan önce 300'den fazla katyuşa roketi ateşlendi. Bu arada, bu savaşta çabalarının büyük bir kısmını Hizbullah'ın füze fırlatma rampalarının tespitine odaklayan Siyonist ordu, Hizbullah'ın insansız hava araçlarını veya füzelerin ateşlenmesini engellemekte başarısız oldu.
İşgalci rejimin tüm savunma ve istihbarat kurumları üst seviyede hazır durumdayken Hizbullah'ın bu operasyondaki başarısı, Lübnan direnişinin kapasitelerini yeni şartlara ve gerekli teknik, güvenlik ve askeri taktiklere adapte edebilmesinden kaynaklanmaktadır. Öyle ki, gelişmiş Amerikan ve İsrail radarları, çoğu durumda Hizbullah'a ait insansız hava araçlarının işgal altındaki Filistin'in semalarına girişini bile fark etmiyor.
Hizbullah'ın Siyonist Savaş Yöntemlerine Karşı Büyük Engeli
Hizbullah'ın "Erbain Harekatı" olarak adlandırılan operasyonda, direnişin geleneksel ve eski insansız hava araçları kategorisinde yer alan ilk nesil İHA'lar, İsrail'in savunma sistemlerini aşarak işgal altındaki Tel Aviv topraklarının derinliklerine sızdı. İHA'ların hedeflerine kesin olarak ulaşmasıyla İsrail bir günde üçüncü istihbarat hezimetine uğradı.
İsrail ordusu, Hizbullah'ın Erbain operasyonunun ardından Lübnan'ın sınır bölgelerindeki tepeleri yıkıcı Amerikan bombalarıyla bombalayarak gücünü göstermeye çalıştı, ancak Hizbullah'ın yoğun füze saldırılarının devam etmesi onları şaşırttı.
Bu da İsrail'in Hizbullah'a yönelik dört savaş yönetiminin Erbain operasyonu sonrasında gerçek bir ikilemle karşı karşıya kaldığını gösteriyor; Çünkü Siyonistler, son yirmi yılda ABD'nin ve hatta UNIFIL'in (Lübnan'da görev yapan Birleşmiş Milletler'in sözde barışı koruma gücü) yardımıyla Hizbullah hakkında elde ettikleri tüm bilgilerin yeterli olmadığını anladılar.
Öte yandan Hizbullah'ın son haftalarda gerçekleştirdiği eylemler İsrail'in durumunu daha da karmaşık hale getirdi, bunun sonucunu şöyle değerlendirmek mümkün:
-Hizbullah, Erbain operasyonuyla Siyonist rejimin suikast ve terör eylemlerine karşı caydırıcılık denklemi oluştururken, Lübnan Direniş Komutanlığı da benzeri görülmemiş güvenlik tedbirlerini uygulamaya koydu.
-Hizbullah'ın Siyonist düşmana yönelik operasyonlarının geçmişe göre daha yoğun ve etkili olmaya devam ettiği bir ortamda, Lübnan direnişinin şehit sayısında son birkaç haftada ciddi bir düşüş yaşandı ve bu da sahadaki yöntemlerinde köklü değişiklik yapıldığına işaret ediyor.
Bunlar, İsrail ordusunun 7 Ekim'den bu yana Hizbullah'la mücadelede benimsediği dört savaş yöntemininin, Erbain operasyonundan sonra güçlü duvarlar ve direnişin akıllı savaş teknikleri ile karşı karşıya kaldığını gösteriyor. Siyonistler Erbain operasyonunu beklemiyorlardı ve Hizbullah'ın bu konuda nasıl bir yöntem kullanacağını da hiç bilmiyorlardı.
ABD ve İsrail Neden Hizbullah'la Savaşı Genişletmekten Korkuyor?
Gözlemcilere göre Siyonistlerin Lübnan'la savaşı genişletmekten korkmasının nedenlerinden biri de direnişin gücüdür. Daha önce İsrail ordusunun Lübnan'a yönelik operasyonlarını memnuniyetle karşılayan Amerikalılar, son birkaç haftadır Lübnan'da büyük çaplı bir savaşın önlenmesi için yoğun bir çaba sergiliyor ve İsrail yetkililerine benzeri görülmemiş uyarı mesajları göndererek, Hizbullah'a karşı herhangi bir maceranın İsrail için çok ağır bir bedeli olacağını söylüyorlar.
Tüm bu gelişmeler direnişin gücüyle bağlantılıdır:
-Öncelikle Erbain operasyonu sonrasında Hizbullah, Siyonist rejimin istihbarat birimlerine, elde ettiği istihbari bilgilerin ve hedef listelerinin hatalı olduğunu ve saldırısının sonuç vermediğini bildirdi.
-Lübnan direnişi, Siyonist düşmana karşı gerçekleştirdiği geniş kapsamlı füze ve İHA operasyonlarına rağmen gelişmiş silah cephaneliğini korumayı başardı; Özellikle henüz kullanılmamış ve güçlü stratejik tesislerde tutulan hassas ve ağır balistik füzelere sahip. Bu füzelerin eski nesil füze ve insansız hava araçlarına göre çok daha yıkıcı etkilere sahip olduğu ve Siyonist düşmanın bunlarla baş etmekte zorlanacağı oldukça açıktır.
Öte yandan Siyonistler, Hizbullah'ın mevcut savaşa katılan insan gücünün Lübnan direnişinin sadece üç savaş birimi olduğunu ve bu güçlerin direnişin küçük bir kısmını oluşturduğunu biliyorlar. İsrail ordusu komutanları arasında ihtilaflar devam ederken hâlâ işgal ordusundan kaçmayı düşünenler var ve İsrail askerlerinin savaşma motivasyonları kalmadı. Direniş cephesinde halk güçleri arasında, işgalcilere karşı mücadeleye katılmak için yoğun talep var ve özellikle Gazze Şeridi'ndeki Filistin direnişinin kararlılığı, Batı Şeria'daki direnişin güçlü bir şekilde genişlemesi, İran'ın işgalci rejime karşı misilleme tehdidinde bulunması ve Netanyahu kabinesi üzerindeki iç ve dış baskılar dikkate alındığında Siyonistlerin durumunun son derece karmaşık hale geldiği söylenebilir.