İsrail'e Pusuda Hizbullah Elması; Lübnan'daki Kara Savaşına Bir Bakış


Hizbullah, zırh-savar birimlerinin kullanımının başarısının temel direklerinden biri olan İsrail ile kara savaşında şu ana kadar üstünlük sağladı.

Tesnim Haber Ajansı- Seyyid Muhammed Taheri’nin analizi: İsrail'in işgal altındaki Filistin'in kuzey bölgelerinde güvenliği yeniden sağlamak amacıyla Hizbullah'la kara savaşı başlatmasının üzerinden yaklaşık bir hafta geçti ancak bu konuda başarılı olamadı.

İsrail'in güçlü hava gücüne rağmen deneyimler, tüm savaşların kararının sahada verildiğini göstermiştir ve bu bağlamda Hizbullah 2000 yılından bu yana İsrail'e karşı kara savaşını kazanmayı başarmıştır.

Sahadaki deliller ayrıca Hizbullah'ın şu ana kadar kara savaşında üstünlük sağladığını ve İsrail'in hedeflerinden hiçbirine ulaşamadığını gösteriyor.

Tesnim Savunma Grubu, Hizbullah'ın Siyonist rejimle kara savaşı alanındaki yeteneklerini bir dizi raporda incelemeyi planlıyor. Bu raporların ilk bölümünde Hizbullah'ın "tanksavar" yetenekleri incelendi:

Açık olan şu ki, Siyonist rejimin kara operasyonlarının amacı; Hizbullah'ı Litani Nehri'nin arkasına itmek, böylece işgal altındaki bölgelerin kuzey bölgelerini Hizbullah'ın kısa menzilli roket ateşinden koruyabilmek ve sonuç olarak Hizbullah'ın operasyonları nedeniyle yerlerinden edilen Siyonist yerleşimcileri geri getirmek.

Hizbullah komutanlarının şehit edilmesinin ardından İsrail, Hizbullah'ın komuta yapısının dağıldığı ve Hizbullah’ın artık kara savaşı cephesini gerektiği gibi yönetemeyeceği varsayımıyla Lübnan direnişine karşı kara savaşını başlatmayı planladı. Sahada şu ana kadar tamamen yanlış olan bir tahmin ile. İsraillilerin hayal ettiklerinin aksine, Lübnan'ın güney bölgesindeki Hizbullah savaşçıları çok yüksek düzeyde istihbarat ve savaşa hazırlığa sahipler. Öyle ki, aralarındaki kara savaşının başlangıcından bu yana geçen aynı bir haftalık dönemde Siyonist rejim ve Hizbullah'ın, bu rejimin ordusunun yayınladığı istatistiklere göre şu ana kadar 11 kişi öldürüldüğü, İsrail'in elinde 86 yaralı kaldığı, 16'sının durumunun ağır olduğu rapor ediliyor.

Öte yandan Hizbullah'ın saha subaylarından biri, işgalci ordunun kara kuvvetlerinin güney Lübnan'a ilerleme çabalarının engellenmesine ilişkin ayrıntılı bilgi verirken şunları iletti: ‘Geçtiğimiz birkaç gün içinde Lübnanlı direniş savaşçılarıyla yaşanan kara çatışmalarında 150'den fazla Siyonist asker öldürüldü veya yaralandı.’

Lübnan Hizbullahı, kurulduğu 1982 yılından bu yana, Siyonist rejimin ordusuna karşı koymak için asimetrik savaş yöntemini seçti ve bu stratejiyle 2000 yılında ilk adımda Siyonist orduyu güney Lübnan'dan çekilmeye zorlayabildi.

Bu stratejiden yola çıkan Hizbullah, istihbarat elitleri, gerilla operasyonları ve kara muharebesi alanındaki özel girişimleriyle Siyonistlere önemli darbeler indirmeye çalıştı ve 33 gün savaşında kazanılan zafer de böyle bir yaklaşım stratejisinin benimsenmesinin etkilerinden biriydi.

Bunun yanı sıra Güney Lübnan'ın karmaşık ve dağlık coğrafyası ve bu bölgenin sahip olduğu yoğun bitki örtüsü, İsrail ordusuna karşı Hizbullah savaşçıları için uygun bir zemin oluşturmuştur. Ayrıca bu avantaj, zırhlı birliklerin manevralarının etkin bir şekilde yürütülmesini engellemekte ve zafiyetlerini artırmaktadı

Bu arada Hizbullah için sorun yaratan şey Siyonist rejimin hava üstünlüğüdür. İsrail, hava gücü ve insansız hava araçlarıyla Hizbullah'ın hareketlerini izleyip vurabilmesi belki de Hizbullah'ın Aksa Tufanı operasyonu sonrasında 400'e yakın şehit vermesinin nedenlerinden biri de bu diyebiliriz.

Ancak deneyimler, savunma kuvvetinin yavaş yavaş düşmanın ateş gücüne uyumlanarak kendini taşıdığını ve çoğu savaşta ateş gücünün, savunma kuvvetinin kararlı ve istekli askerlerini savaş alanından uzaklaştırmayı başaramadığını göstermiştir. Bu, 2. Dünya Savaşı'nda Stalingrad'daki Rus kuvvetleri için, ABD'ye karşı Vietnam kuvvetleri için, Sovyetler Birliği'ne karşı Afgan ve Çeçen kuvvetleri için ve hatta Kutsal Savunma sırasında İran savaşçıları için gerçekleşen bir durum.

Bu tarihi delillerden hareketle, amacı coğrafyayı ele geçirmek veya karşı tarafın siyasi yapısını değiştirmek olan her savaşta kara muharebesinin en önemli ve belirleyici kısım olduğu, dolayısıyla coğrafyanın ele geçirilmesi veya korunmasının taraflar için hayati önem taşıdığı görülebilir.

Kara muharebesinin önemli özelliklerinden biri de düşman tarafın ileri teknolojiye sahip olması halinde insani kayıplar vermesi ve bu sayede savunma kuvvetlerine özel bir askeri simetri oluşturma olanağı sağlamasıdır. Bu deneyimin yanı sıra, güçlü tarafın kazanamadığı savaşların çoğunda, zayıf tarafın kara savaşında başarılı olduğunu ve düşmanın bu alandaki kabiliyetine meydan okuduğunu da göstermiştir. Tıpkı Hizbullah savaşçıları ile Siyonist ordu arasındaki 33 gün süren savaşta olduğu gibi; İsrail, teknoloji üstünlüğüne rağmen bu savaşta da istenilen simetriyi oluşturamamıştı.

Kara muharebesi alanında, savunma kuvvetlerinin ana gücü, özellikle anti-zırh güdümlü füzeler olmak üzere, kara savunma ekipmanlarına dayanmaktadır. Her ne kadar son yıllarda ileri teknolojiler sayesinde ölüm mesafesi (saldıran ve savunan kuvvetlerin savunma hatları arasındaki mesafe) artmışsa da bu durum tanksavar füzelerin etkinliğini azaltamamıştır. Dolayısıyla son birkaç on yılın savaş deneyimlerine göre, insanlar tarafından yönlendirilen ve taşınabilen hafif ve yarı ağır tanksavar  silahlar, kara muharebesinde operasyonların ana rotasını belirleyebilmekte ve rakibin teknolojisinin üstünlüğünü azaltabilmekte veya etkisiz hale getirebilmektedir.

Ayrıca güdümlü tanksavar füzeleriyle donatılmış küçük ve bağımsız timlerin oluşturulması da düşman kuvvetlerinin zayıflatılması açısından ciddi bir etken olabiliyor. Bahsi geçen durumlara göre, yüksek hareket ve manevra kabiliyeti, uygun imha gücü, sabit ve hareketli hedefleri hedef alabilme gibi önemli faktörlere sahip olan güdümlü tanksavar silahların belirleyici rol oynadığı görülmektedir. Bunlar kara savaşlarında belirleyicidirler ve bir şekilde kara savaşlarının kaderi büyük ölçüde bu silahların kullanılma şekline bağlıdır.

1973 savaşının ardından Mısır ordusunun zırh karşıtı güdümlü füzeleri ilk kez yaygın olarak kullandığı 33 gün savaşında Hizbullah, Kornet ve Konkurs füzelerini ikinci kez kullanarak İsrail ordusunu şaşırttı ve İsrail ordusunun zırhlı birliklerinin ilerlemesini engelledi.

Son savaşta Hizbullah, savaşın en başından itibaren tanksavar birimlerini etkin bir şekilde kullanarak ve Elmas füzesi gibi yeni silahları bölgeye getirerek Siyonist rejimin üslerine ve bilgi toplama ekipmanlarına ciddi zararlar vermeyi başardı. Bu saldırılar, Siyonist Ordunun Kuzey Komutanlığının tüm gücünü Hizbullah'a yöneltmesine ve rejim ordusunun Gazze'deki operasyonlarına destek verememesine neden oldu ve bu tam da Hizbullah’ın istediği şeydi.

Artık Hizbullah'ın mobil zırhsavar birimlerini hazırlayarak İsrail ordu birliklerine önemli darbeler vurmayı başardığı ve bu rejimin zırhlı birlikleriyle başa çıkmak için iyi bir yetenek hazırladığı görülüyor.

Elbette İran İslam Cumhuriyeti, Hizbullah'ın anti-zırh birimlerinin eğitiminde ve desteklenmesinde önemli bir rol oynuyor. Bu doğrultuda Tuğgeneral Şehit Nilfuruşan, Hizbullah'ın yeni nesil zırhsavar birimlerinin oluşumunda ve desteklenmesinde önemli rol oynayan isimlerden biri.