İran Filistinliler Arasında Referandum Önerisinde Bulundu

Tesnim Haber Ajansı- İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı, İslam İşbirliği Teşkilatı zirvesinde, Filistin ve Lübnan'ın durumu konusundaki İran İslam Cumhuriyeti'nin çözüm önerisini, tüm Filistinliler arasında bir referandum yapılması, yani her Filistinli bir oy esasına dayalı olduğunu vurguladı. 

Tesnim Haber Ajansı- İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı Muhammed Rıza Arif, İran'ın önerisiyle Lübnan ve Filistin’deki savaş ve kan dökülmesini sona erdirmek amacıyla düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği’nin ikinci acil oturumunda, Suudi Arabistan hükümetinin bu önemli toplantıyı hassas bölgesel koşullarda evsahipliği yapmasından dolayı takdirlerini sundu.

Direniş şehitlerinin ruhlarına selam gönderen Arif, zulüm, işgal ve soykırımı kınayarak, Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına vurgu yaptı ve şunları söyledi: “Zulme, saldırılara ve adaletsizliğe kayıtsız kalmak, hareketsizliğe ve pasifliğe yol açar, bu da ahlaki bir zaaf olarak cinayetlerin daha da cesaretlenmesine neden olur.”

Arif, son bir yıl içerisinde işgal altındaki Filistin’de ve son bir aydır Lübnan’da yaşanan olayları utanç verici bir felaket olarak tanımlayarak, bu felaketin sadece işgalci bir apartheit varlığının acımasızlığı ve üstünlük duygusunun değil, aynı zamanda bu suçluların, her durumda ABD ve diğer bazı Batılı devletlerin kesintisiz desteğini arkasına alarak suçlarını işlemeye devam etmelerinin bir sonucu olduğunu belirtti.

Birleşmiş Milletler ve diğer sözde insan hakları kuruluşlarının Filistinlilere yönelik soykırımı durdurmaya yönelik etkili önlemler almadığını “kayıtsızlık” olarak nitelendiren Arif, ABD hükümetinin, Lübnan’daki suçlarda ve İsrail’in işlediği suçlarda “tam ve koşulsuz destek” verdiğini ifade etti ve şöyle dedi: “ABD, İsrail rejiminin ana destekçisidir, dünya, bu ülkenin yeni hükümetinin Gazze ve Lübnan halkına karşı derhal savaşı durduracağı vaadini beklemektedir.”

İşgalci rejimin 80 yıllık yasadışı varlığının, içindeki ve çevresindeki bölgelerdeki kaos ve savaşlarla hayatta kalmak için çabaladığını söyleyen Arif, bu durumun planlayıcıları ve yöneticilerinin hayatta kalmayı kaos ve savaşla bağdaştırdığını da belirtti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı, İsrail rejiminin terörist eylemlerine göz yumulmasının, tüm uluslararası barış kurallarını geçersiz kılacağını ve “hedefe yönelik öldürme” gibi yanıltıcı ifadelerle yapılan eylemlerin sadece yasa ihlali olmadığını bunun terörizmin ta kendisi olduğunu vurguladı.

Birleşmiş Milletler ve Güvenlik Konseyi’nin, ABD ve Batılı devletlerin İsrail rejimini koşulsuz şekilde desteklemeleri nedeniyle, Filistinlilere yönelik soykırımı ve Lübnan’daki kitlesel katliamları durdurma eylemlerini etkisiz kaldığını ifade eden Arif, böyle bir dönemde İslam ve Arap ülkeleri olarak sorumluluğun çok daha ağır olduğunu belirtti.

İşgalci rejimin tüm uluslararası hukuk kuralları ve insani değerleri çiğnediğine dikkat çeken Arif, “Birleşmiş Milletler’i hiçe saymak, BM Genel Sekreterini istenmeyen bir kişi olarak ilan etmek, uluslararası hukuku alaya almak ve insanlık kurallarını ihlal etmek, işgalci rejimin çirkin tavırlarının bir yansımasıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı, İslam ve Arap ülkelerinin bu şartlar altında kolektif bir karar alarak işgalci rejimin suçlarını sona erdirmek, bu suçların tekrarlanmaması için gerekli önlemleri almak ve Filistin ile Lübnan halkının güvenliğini tazmin etmek gerektiğini vurguladı.

Arif, Gazze ve Lübnan’da derhal bir ateşkes sağlanması, Filistin ve Lübnan'daki insanlara insani yardımların hızlı ve kısıtlama olmadan dağıtılması, bu bölgelere yönelik altyapıların yeniden inşası ve sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi gibi en temel adımların atılması gerektiğini söyledi.

İşgalci rejimin suçlarını kesin bir şekilde kınadığını ve Filistin davasına ciddi bir destek vermeye devam edileceğini belirten Arif, bu zirvenin, bu konuda etkili ve koordineli adımlar atarak birliği güçlendirmeyi hedeflediğini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı, sözlerini şu şekilde tamamladı: “Filistin halkıyla yaptığımız anlaşmalara sadık kalmalıyız. İran İslam Cumhuriyeti’nin çözüm önerisini, tüm Filistinliler arasında, din farkı gözetmeksizin “her Filistinli - bir oy” esasına dayalı bir referandum yapılması önerisini hayata geçirmeliyiz.  Bu, Filistin meselesinin demokratik bir şekilde çözülmesi ve Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkının iade edilmesi için tek çözüm yolu bu gibi görünmektedir. Ayrıca İran, Müslüman ülkeler arasında kardeşlik, birlik ve düşmanların tuzaklarından korunmak adına stratejik bir yol haritası olarak, birlik ve kardeşlik için çaba harcamaktadır."