Hizbullah'ın Ateşkes Sürecine Tepkisi/Lübnan'ın Milli Denklemine Vurgu
Ateşkes yolunda Siyonistlerin tekrarladığı aksaklıklar konusunda uyarıda bulunan Hizbullah’ın Lübnan Meclisindeki temsilcisi şunları vurguladı: Lübnan'ın egemenliğine saygı duyan ve onu düşman tehditlerinden koruyan her öneriyi görüşürüz ve garantimiz ordu, millet ve direniş denklemidir.
Tesnim Haber Ajansı - Lübnan ile Siyonist rejim arasında ateşkes anlaşmasının yakın olduğu yönündeki haberler devam ederken, Lübnan Parlamentosu'ndaki Direnişe Sadakat Bloğu Başkanı Muhammed Raad, yaptığı açıklamada ‘Lübnan İslami direnişi, özellikle egemenlik, ulusal bağımsızlık ve ülkenin kaderiyle ilgili konularda başkalarıyla fikir alışverişinde bulunmaktan asla kaçınmamakta ve bu bağlamda tevazu, güven ve izzetli davranmaktadır’ dedi.
Hizbullah'ın herhangi bir ateşkes teklifine ilişkin şartı
Siyonist rejim ve bu rejimin pozisyon ve projelerinin dayandığı askeri doktrin ve ilkeler konusunda acı bir deneyimin bulunduğunu sözlerine ekleyerek: ‘Ulusal egemenliğe, ülkemizin güvenlik ve istikrarına yönelik sürekli tehditlerin kaynağı her zaman Lübnan'da birçok stratejik ve ideolojik emelleri olan Siyonist düşmanın varlığı olmuştur ve bu konu dünyadaki hiçbir düşünür, din damı, siyasi ve tarih araştırmacısına sır değildir. Bizim derdimiz, egemenliğimiz ve milli güvenliğimizle ilgili meseleleri, Siyonist düşmanın tehditlerine ve tehlikelerine karşı ülkenin stratejik olarak korunmasını temel alarak formüle etmektir’ ifadelerini kullandı.
Bu Hizbullah yetkilisi şunları ekledi: Dolayısıyla bu kurallara ve bahsettiğimiz tüm hususlara göre, Lübnan'ın, en azından yukarıda belirtilen kurallara uygun olan, Lübnan'ın egemenliğinin ve ulusal güvenliğinin korunmasını ve ülkenin Siyonist düşmanın tehditlerine karşı korunmasını esas alan önerileri Direniş açıklıkla karşılamaktadır. Zira bu kurallara uyulmadığı takdirde Lübnan'ın istikrarı ve egemenliği, Siyonist düşmanın ruh hali ve çıkarlarına bağlı dalgalanmalara maruz kalacaktır.
İsrail, dünyanın gözü önünde 1701 sayılı Kararı 30.000 kez ihlal etti
Direnişe Sadakat Bloğu Başkanı şöyle devam etti: ABD ve Siyonist rejimin 2006 yılında Lübnan'a karşı yürüttüğü saldırgan savaşın ardından yayınlanan 1701 sayılı Uluslararası Karar, Lübnan'ın asgari yasal ilkelerini ve ulusal stratejik çıkarlarını dikkate alan bir modeldir. Direniş, 1701 sayılı kararın özellikle çalışmanın ilk aşamasında taahhütleri arasında yer alan hükümlerinin tamamına her zaman sadık kalmış olsa da işgalci düşman tüm bu hükümleri ihlal etmeye başlamıştır ve bu kararı en az 30 bin kez ihlal etmiştir; Bu kararı destekleyen ve izleyen taraflar Siyonist rejime karşı, saldırganlığını durdurması için baskı yapmak üzere harekete geçmemiştir.
Hizbullah'ın Gazze'ye destek kararı ilkeli ve stratejik bir eylemdi
Muhammed Raad şunları kaydetti: Lübnan'da 2006'dan 7 Ekim 2023'e kadar olan da buydu ve sonrasında Siyonist rejimin ve Filistin'e komşu ülkelerin koşulları değişti. Lübnan İslami direnişinin Siyonist düşmanın projesi ve bu rejimin Gazze saldırısının tehlikeleri ve sonuçları konusunda sahip olduğu anlayışa göre Hizbullah, Gazze'yi desteklemek için harekete geçti. Zira Siyonist rejim, uluslararası silahları ve bölgesel ajanları aracılığıyla, terör savaşıyla Suriye'yi ve yeteneklerini zayıflatmak isterken, aynı zamanda Lübnan'daki İslami direnişi de zayıflatmayı amaçlamış, ardından Amerikan-Siyonist eksenine teslim olmalarını amaçlayarak onları kontrol altına alarak Lübnan'a ve tüm bölgeye hakim olmak istemiştir.
Bu arada Amerikan hükümetinin bölgedeki Siyonist rejimle normalleşme projesini desteklediğini ve bölgedeki Arap rejimlerini Siyonist projeyi kabul etmeye zorladığını belirten Raad şöyle devam etti: Suriye'ye karşı yürütülen savaşın amacı bu ülkeyi zayıflatmak, rejimini devirmek ve Lübnan'daki direnişin hedef alınmasının önünü açmaktı. Üstelik 1701 sayılı Kararın 2006 yılından bu yana Siyonist rejim ile Lübnan arasındaki durumun düzenleyicisi olarak oluşturulmuş olmasına rağmen. Dolayısıyla işgalci rejimin Aksa Tufanı saldırısı bahanesiyle Gazze'ye karşı başlattığı cani savaş, hiç şüphesiz, aslında Hamas'ı ve Gazze'deki tüm Filistinli direniş gruplarını bitirmeye yönelik bir plandı. Bu Gazze Şeridi'nin ve halkının tamamen yok edilmesini ve bu insanların yerlerinden edilmesini gerektirse bile.
Hizbullah’ın Lübnan Parlamentosu’ndaki temsilcisi şunları vurguladı: Bu nedenle Siyonist düşman, planlarını ilerletebilmek ve Lübnan'ı, Siyonist rejimin bu ülkedeki etkisini bilinmeyen biçim ve yöntemlerle istikrara kavuşturacak yeni güç dengeleriyle karşı karşıya bırakabilmek için projesini tekrar Lübnan'a saldırarak tamamlamak ve bu ülkedeki İslami direnişi bitirmeye çalışmak istiyordu. Böylece Lübnan hiçbir zaman istikrarın rengini göremeyecekti.
Ateşkes yolunda Siyonistlerin sabotajının tekrarlanacağı uyarısı
Raad: ‘Siyonist rejimin projesinin bu hedeflerini ve bu rejimin Gazze ve Lübnan'a yönelik gerçekleştirdiği ve yürütmeye devam ettiği saldırıların bağlamını, hedeflerini ve niteliğini dikkate aldığımızda; saldırıyı durdurma önerisi gündeme getirilirse, ki bu aslında 1701 sayılı Kararın uygulanmasına bir geri dönüş anlamına gelir- ve tüm Lübnan hükümetleri buna bağlı kalırsa, düşmanın direnişin etkinliğini sona erdirmek için yan çizmeye çalışacağı, farklı yol ve yöntemlerle 1701 sayılı Kararda değişiklik yaratmaya çalışacağı açıktır. Direnişin ve Lübnan halkının istikrarı olmasaydı, Siyonist düşman bu maliyetli ve yorucu çıkmaza sürüklenmeyecekti’ ifadelerini kullandı.
‘Dolayısıyla düşmanın bu ateşkes teklifine baskı olmadan veya sahadaki (Hizbullah'a karşı) baskı araçlarını kaybetmeden yanıt vermesi veya Lübnan'a yönelik saldırganlığın durdurulması konusunda konuşmayı kabul etmesi pek olası değil’ diyen Raad şöyle devam etti: ‘Ancak dolaylı müzakerelerin sonucunu görmeyi bekleyelim. Ayrıca Lübnan Parlamentosu Başkanı Sayın Nebih Berri'nin 1701 sayılı Karar hakkındaki herhangi bir değişikliğin kabul edilemez olduğunu belirtmesi de Direnişle, istikrarla, cesaretle ve gururla savunduğu Lübnan'ın egemenliğine ve insan haklarına olan milli ve sorumlu mantığı ve bağlılığı ifade etmektedir.’
Bu Hizbullah yetkilisi,’ Düşmanın karar hükümlerine bağlılığının garantisi var mı ve güvenilebilecek bir siyasi garanti var mı?’ sorusuna şöyle cevap verdi: ‘Tam bir cesaretle, en iyi garanti, direnişi istikrara kavuşturan ve bir kez daha düşmanı saldırganlığını durdurmaya zorlayan ve Siyonistleri Lübnanlıların teslim olması ve bu ülkenin egemenliğine tecavüz etmesi olasılığı karşısında hayal kırıklığına uğratan o denklemdir. Bu; milletin, ordunun ve direnişin denklemidir ve eğer birileri hâlâ bu denklemin kökenini, aktif hale gelmesini tartışıyorsa ya da başka bir denklem öneriyorsa bilsinler ki ulusal egemenlik diyaloğu bu alandaki tek gerçek yol ve Lübnan'daki ulusal uzlaşmanın güçlenmesini garanti ediyor.