Suriye Yeni Bir Fitnenin Eşiğinde mi?


Lübnan'ın güneyinde ateşkesin sağlanmasının hemen ardından Tahrir eş-Şam'ın Halep'e saldırması bölgesel ve uluslararası açıdan iki noktada değerlendirilebilir: Tahrir eş-Şam'ı yeniden canlandırma çabası, dünya güçlerinin rekabetinin devam etmesi doğrultusunda NATO'nun Ortadoğu'daki yeni projesi gibi görünüyor.

Tesnim Haber Ajansı - Tahrir eş-Şam (HTŞ) terör örgütü bu sabah, Siyonist rejim ile Lübnan arasında ateşkes ilanından birkaç saat sonra, Suriye'nin kuzeyindeki Halep'e saldırmak için büyük bir operasyon başlattı. Gözlemlere göre bu, 2016'dan (Halep'i kurtarma operasyonu) sonra bu ilin batı banliyölerinde yaşanan en büyük çatışma olarak değerlendiriliyor.

Artık Suriye'nin kuzeyindeki en önemli tekfirci terör grubu haline gelen Heyet Tahrir eş-Şam grubu ve bu grupla ittifak olan Sagur eş-Şam, Ceyş eş-Şimal, Tükistan İslam Partisi, Ecnad Gafgaz Ketibe-r Rahman, ve Ceyşu-l Azza gibi daha birçok terörist grup bu operasyonun ağırlık merkezini üstlendi.

Tahrir eş-Şam'ın birkaç ay önce Halep kenti çevresinde geniş çaplı hareketler başlattığı ve yerel ve bölgesel medyada bu bölgede teröristlerin varlığına dair çok sayıda haber yayınlandığı, bu hareketler sonucunda Suriye ordusunun bir kısmını harekete geçirdiği belirtildi. Ordu bir ay önce Suriye'nin kuzeyine ve Halep'in batı eteklerine zırhlı birliklerini göndermişti.

Ayrıca Rus ordusu, Şam yetkililerinin koordinasyonunda Tahrir eş-Şam'a ait askeri karargâh ve Halep çevresindeki tahkimatları bombaladı.

Tahrir eş-Şam grubu aslında Suriye'deki iç savaşın başlamasından sonra adını el-Nusra Cephesi"+ olarak değiştiren el-Kaide'nin güncellenmiş versiyonudur. Bu grup, el-Kaide etiketini kaldırmak için Tahrir eş-Şam unvanını seçti.

Bu grubun lideri Muhammed el-Colani şu anda İdlib'de. Tahrir eş-Şam, Aksa Tufanı’nın başlamasından ve Hizbullah'ın Filistin'deki Sünni Müslümanlara destek amacıyla Siyonist rejimle çatışmaya girmesinden bu yana, Hizbullah ve direniş güçlerinin Filistin için mücadele etmesini Halep'e dönüş fırsatı olarak gördü zira Hizbullah’ın Lübnan'ın güneyinde etkin olmasıyla Suriye'de teröristlere manevra alanı açılmış oldu.

Bu saldırı, Şam hükümetinin yaklaşık bir yıl önce Ankara ile ilişkileri düzeltmek ve Türkiye'yi teröristlerle işbirliği ekseninden uzaklaştırmak amacıyla görüşmelere başlamasıyla başladı. Rusya'nın arabuluculuğuyla takip edilen Şam-Ankara müzakere sürecinin en önemli muhalifi Tahrir eş-Şam'dı. Bu bağlamda son 6 ayda İdlib ve Halep'in banliyölerinde çatışmalar ciddi oranda yoğunlaşmıştı ancak Halep kenti bu çatışmalardan kısmen muaftı.

ABD ve Siyonist rejim açısından bakıldığında teröristlerin bu hareketleri, direniş eksenine karşı bölgesel mücadele yönündeydi çünkü özellikle Suriye'deki direniş cephesinin gücünün en azından bir kısmı Suriye'nin kuzeyindeki cephelerle meşgul ediyor. Son aylarda Suriye, NATO'nun Ukrayna'yla yürüttüğü savaşın yeni savaş alanı haline geldi ve Tahrir eş-Şam teröristleri, Ukrayna istihbarat unsurlarının da yardımıyla insansız hava araçlarıyla donatıldı. Hatta daha üç ay önce Ukraynalılar tarafından İdlib'de Suriye ve Rus güçlerine karşı yapılacak savaşta kullanılmak üzere anti-personel insansız hava aracı üretim atölyeleri kurulduğuna dair raporlar var.

Bu, NATO'nun Rusya ve İran ile olan bölgesel dosyasında Suriye krizine özel önem verdiğini gösteriyor. Bu arada Suriye’nin kuzeydoğu üslerinde Amerikan kuvvetlerinin eşlik ettiği Fransız kuvvetlerinin varlığına ilişkin raporlar yayınlandı. Bu da Suriye krizinin Moskova üzerindeki baskıyı artırmak için ciddi bir şekilde yeniden masada olduğunu gösteriyor.

Burada daha ilginç olan, Orta Asya ülkelerinden güçlerin katılımıyla terör gruplarının Suriye'deki varlığının ve faaliyetlerinin önemli ölçüde artmış olması. Öyle ki Tahrir eş-Şam'ın son operasyonlarında aktif olan ana gruplardan biri, güçleri Çin'in Uygur bölgesinden Suriye'ye nakledilen sözde Türkistan İslam Partisi'dir.

Bu durum Suriye'deki güncel satrancın uluslararası gelişmelerle ne kadar bağlantılı olduğunu açıkça göstermektedir, dolayısıyla Suriye'deki güncel gelişmeler sadece iç perspektiften değerlendirilemez. Öyle görünüyor ki Halep'teki son gelişmeler, ABD'nin Batı Asya'nın jeopolitik ortamında direniş eksenine karşı koymaya yönelik Lübnan'ın güneyindeki 60 günlük bir ateşkes ile Direniş ekseninin insan gücünü toparlaması ve güçleri organize etmesi için gerekli fırsat sağlayamaması için çok yönlü mücadelesinin yeni bir aşamasını oluşturuyor.