Türkiye'nin Suriye'de Terörizme Yatırım Yapma Kumarı ve KarşılaÅŸabileceÄŸi 5 Tehdit


GeçtiÄŸimiz hafta, Suriye'nin kuzeyinde önemli geliÅŸmeler yaÅŸandı ve birkaç yıl süren görece istikrarın ardından bu ülke, özellikle Türkiye'nin de suçlu olarak görüldüÄŸü bir ÅŸekilde, yeniden istikrarsızlık yaÅŸamaya baÅŸladı.

Tesnim Haber Ajansı- Son bir hafta içinde Suriye'nin kuzeyindeki durum tamamen deÄŸiÅŸti ve birkaç yıllık görece istikrar bozuldu. El-Nusra Cephesi olan ve adını ÅŸimdi de HTÅž olarak deÄŸiÅŸtiren teröristler  Türkiye'nin kontrolündeki "Suriye Özgür Ordusu" olarak bilinen silahlı terörist grupların yanı sıra geniÅŸ çaplı ani saldırılara geçti ve bunun sonucunda stratejik ÅŸehirlerden Halep, tekrar iÅŸgal edildi.

Saldırı zamanı, kökeni ve katılan güçler hakkında birçok spekülasyon ve analiz yayımlandı. Bu saldırının hangi ülkeler için faydalı olduÄŸu ve arka planda hangi ülkelerin olduÄŸu tartışılmaya baÅŸlandı.  ABD, Ä°srail ve Türkiye, bu durumdan fayda saÄŸlayan taraflar arasında yer almakta ve her biri kendi çıkarlarına göre durumu deÄŸerlendirmektedir.

Bu saldırının büyük bir kısmının Türkiye'nin yardımıyla veya en azından Türkiye'nin bilgisi ve istihbaratı dahilinde gerçekleştirildiği kesin gibi görünüyor. Bu konuda birçok belirti bulunmaktadır.

Türkiye'nin mevcutta Suriye'deki karmaşık durum itibariyle birçok çıkarı bulunmaktadır. Bunlardan biri, Halep üzerindeki tarihsel iddialarını hayata geçirme amacıdır. Halep'in muhalifler tarafından işgal edilmesi, Türkiye'nin bu alandaki nüfuzunu sağlamlaştıracaktır.

Türkiye, şu an Suriye'deki durumu kendi lehine bir pozisyon olarak görmekte olsa da, bu konuyla ilgili dikkat edilmesi gereken birkaç önemli nokta vardır:

1- Uluslararası Boyut: Türkiye, Suriye meselesinin sadece bölgesel bir konu olmadığını, uluslararası bir boyutu olduğunu unutmamalıdır. Bu bağlamda, Türkiye istemeden de olsa, ABD ve İsrail'in planlarına dahil olmaktadır. Bu ülkelerin amacı, Beşar Esad hükümetini zayıflatmak ve Suriye'yi yeni istikrarsızlık süreçlerine çekmektir. Ankara, bu adımlarla kendini ABD ve İsrail'in unsuru ya da vekili konumuna düşürmekte ve bölgedeki bağımsız etkili aktör rolünden uzaklaşmaktadır.

2-Siyonist Rejim'e Karşı Var Olan DireniÅŸ Hareketlerine Zarar Verme: Bu saldırı, direniÅŸ cephesinin, özellikle Suriye, Hizbullah ve Filistin direniÅŸi üzerinde olumsuz bir etki yapacaktır. Bu durum, ErdoÄŸan için karanlık bir nokta olabilir ve Ä°ran'ın ona olan güvenini azaltabilir. Uzun vadede bu durum, ErdoÄŸan'ın aleyhine olacaktır. ErdoÄŸan, geçmiÅŸteki gibi Ä°ran'dan gördüğü desteÄŸi görmeyebilir.  Suriye'deki yenilgi veya darbe tehdidi gibi süreçleri tekrar yaÅŸaması halinde güvene ve desteÄŸe ihtiyaç duyduÄŸu Ä°ran'ı arkasında görmeyebilir.

3-Teröristlerin Güçlenmesi: İdlib'deki teröristlerin kuzey Suriye'ye yayılması, onları daha da güçlendirecek ve bu " sihirli lambadan çıkan canavar" bir noktada sahiplerini tehdit etmeye başlayabilir. Teröristler, kendi sapkın ideolojileri doğrultusunda terör, suikast ve kaos yaratmak isteyebilir. Teröristlerin ve terör gruplarının sadece kendi bölgelerinde kalması ve genişleme isteği taşımayacaklarının garantisi de yok. Özellikle Türkiye'nin Suriye ile 910 kilometrelik sınırına sahip olması, Ankara için bu durumu daha da hassas hale getirmektedir.

4-Turizme Darbe ve Ekonomik Risk: Türkiye ekonomisinin büyük bir kısmı turizm ve turistlere dayanmaktadır. Eğer teröristler, çevre ülkelerde kaos yaratmaya yönelik planlar yürütmeye devam ederse, en fazla zarar görecek ülke, turizm ve turist gelirlerine dayanan Türkiye olacaktır. Tüm bölge ülkelerinin istikrara ve huzura ihtiyacı vardır ancak bazı ülkeler bu konuda daha fazla hassasiyet göstermelidir.

5- Suriye-Kürt İlişkileri: Suriye hükümeti, bölgedeki Kürtlerle iyi ilişkiler kurmuş durumdadır ve şu anda Suriye'nin kuzeyinin bir kısmı, Şam ile koordinasyon içinde Kürtlere devredilmiştir. Bu, Şam'ın Kürtler üzerinde etkisini artırmaktadır. Suriye'deki silahlı Kürtler, tarihsel olarak Türkiye ile ciddi sorunlar yaşamış ve Türk ordusuna karşı savaşmaya motive olmuşlardır.

Yukarıda belirtilen bu konular, Türkiye'nin dikkatle ele alması gereken meselelerdir. Ancak, bölge ülkelerinin bir arada çalışarak güvenlik ve istikrarı sağlamaları gerektiği gerçeği de göz ardı edilmemelidir.