Suriye’de Esad’ın Düşmesi: Bölgesel Dinamikler
Suriye'de savaşın başladığı 2011 yılından bu yana, ülke büyük bir insani kriz ve siyasi kaos içinde bulunuyor. Bir yanda Beşar Esad hükümeti, diğer yanda onu devirmeye çalışan muhalif gruplar ve IŞİD gibi radikal yapılarla geçen 13 yıl, Suriye’nin geleceğini şekillendiren, bölgesel güçlerin müdahaleleriyle şekillenen karmaşık bir tabloyu ortaya çıkardı.
Tesnim Haber Ajansı- Esad’ın düşmesi, yalnızca Suriye’nin geleceğini değil, aynı zamanda bölgedeki silahlı grupların güç dengesini, İsrail’in Suriye’ye yönelik stratejilerini ve Türkiye üzerindeki etkileri de derinden etkileyecektir. Bu yazıda, Esad’ın düşmesinin Suriye’nin geleceği, silahlı gruplar, İsrail’in Suriye stratejileri ve Türkiye üzerindeki olası etkileri incelenmektedir.
Esad’ın Düşüşü ve Suriye’nin Geleceği
Esad hükümeti, 2011’deki batının kışkırtması ile ortaya çıkan halk ayaklanmasını bastırarak uzun süreli bir savaşın zeminini hazırladı. Rusya ve İran’ın desteği ile zorlu bir mücadele vererek ülkenin büyük kısmında kontrolünü sağladı. Ancak Esad’ın düşmesi, yalnızca Suriye’nin geleceği açısından değil, aynı zamanda bölgesel ve küresel güçlerin çıkarları açısından da önemli sonuçlar doğuracaktır.
Esad’ın devrilmesi, ülkenin istikrarını ve bütünlüğünü sağlamak adına önemli bir dönüm noktası olabilir. Ancak bunun, Suriye'nin yeniden inşası konusunda büyük zorluklar getireceği aşikardır. Ülkede savaşın getirdiği yıkım, altyapı ve ekonomi açısından büyük bir tahribata yol açtı. Esad’ın devrilmesi, ülkenin farklı bölgelerinin farklı güçler arasında bölünmesine ve bu güçlerin etnik, dini, mezhebi farklılıklar üzerinden çatışmalarını derinleştirmelerine yol açabilir. Bu da Suriye’nin uzun vadeli istikrarını sağlamak için uluslararası toplumdan büyük bir çaba ve müdahale gerektirebilir.
Suriye’deki Silahlı Gruplar ve Yeni Denge
Suriye'deki silahlı gruplar, hem iç savaş boyunca hem de sonrasında önemli bir güç dengesini oluşturmuştur. Esad’ın düşmesi, bu grupların yeniden yapılandırılmasına ve yeni ittifakların kurulmasına yol açacaktır. Suriye’deki en güçlü silahlı gruplar arasında, Kürtlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), Suriye Milli Ordusu (SMO) gibi muhalif gruplar, El Nusra Cephesi ve IŞİD gibi radikal yapılar yer almaktadır.
Esad’ın düşmesi, bu gruplar arasında bir güç boşluğu yaratabilir ve farklı silahlı yapılar, Suriye’nin geleceğini şekillendirmek için birbirleriyle daha fazla rekabet etmeye başlayabilir. Örneğin, SDG ve SMO’nun kuzeydeki etnik ve bölgesel çıkarları, ülkenin bölünmesiyle daha da belirginleşebilir. Ayrıca, IŞİD’in yeniden canlanma riski de göz ardı edilmemelidir. Bu, Suriye’nin yeniden inşa sürecini daha karmaşık hale getirecek ve bölgesel güçlerin müdahalesini gerektirecektir.
Türkiye’nin Suriye'deki Kargaşadan Etkileri
Suriye’deki kargaşa, doğrudan Türkiye’nin güvenliği ve dış politikası üzerinde büyük etkiler yaratmaktadır. Esad rejiminin devamı, Türkiye’nin Suriye’deki mevcut politikalarıyla büyük ölçüde örtüşmektedir. Türkiye, başından beri Esad’ın düşmesini savunmuş ve Suriyeli muhalifleri desteklemiştir. Ancak Esad’ın düşmesi durumunda Türkiye için üç ana senaryo ortaya çıkmaktadır:
1. Suriye’deki ABD Destekli Kürt Silahlı Kuvvetleri Sorunu: Suriye’deki ABD desteki silahlı Kürt grupları, özellikle SDG, Türkiye için büyük bir tehdit oluşturuyor. Esad’ın düşmesiyle birlikte, Kürtlerin kontrol ettiği bölgeler daha da genişleyebilir ve Türkiye, bu durumu kendi ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit olarak değerlendirebilir.
2. Mülteci Krizi: Türkiye, Suriye iç savaşından en fazla etkilenen ülkelerden biri olmuştur. Esad’ın düşmesi durumunda, özellikle Türkiye sınırına yakın bölgelerdeki kargaşa, mültecilerin yeniden Türkiye’ye akın etmesine yol açabilir. Bu, Türkiye'nin sosyal ve ekonomik yapısını daha da zorlayacaktır.
3. Bölgesel Güç Dengesi: Esad’ın düşmesi, Türkiye’nin bölgedeki stratejik etkisini de yeniden şekillendirebilir. Türkiye, bölgedeki en önemli aktörlerden biri olarak, yeni dönemde Suriye’nin geleceği üzerine güçlü bir söz hakkına sahip olabilir.
İsrail Açısında Esad’ın Düşmesi
İsrail’in Esad sonrası Suriye ile ilgili hedefleri, geniş çaplı stratejik çıkarlar ve güvenlik kaygılarından beslenmektedir. Suriye iç savaşı boyunca, İsrail'in öncelikli hedefi, Esad hükümetinin güçlenmesini engellemek, İran'ın Suriye'deki varlığını sınırlamak ve bölgedeki güvenlik dengelerini kendi lehine şekillendirmektir. İsrail’in Esad sonrası Suriye'ye yönelik hedefleri şu şekilde özetlenebilir:
1. İran’ın Suriye’deki Varlığının Sonlandırılması
İsrail için en büyük tehditlerden biri, İran'ın Suriye’deki askeri varlığını ve bölgedeki etkisini artırmasıdır. İran, Esad’a verdiği güçlü destekle, Suriye’deki çeşitli milis gruplar aracılığıyla büyük bir nüfuz elde etmiştir. İsrail, İran’ın Suriye’deki varlığını, özellikle Şii milis grupları ve Hizbullah gibi İran destekli örgütleri, kendi sınırlarına yakın bir noktada konuşlandırmasını büyük bir güvenlik tehdidi olarak görmektedir.
• Hizbullah ve İran Destekli Gruplar: İsrail, İran’ın Suriye'deki askeri üsler kurmasını ve Hizbullah'ın Suriye üzerinden İsrail'e saldırı düzenleyebilecek bir üs edinmesini engellemeye çalışmaktadır. Bu bağlamda, İsrail sık sık hava saldırıları düzenleyerek İran’ın Suriye’deki askeri varlığını hedef almıştır.
2. Suriye'nin Toprak Bütünlüğünü Bozmak ve Güvenlik Bölgeleri Kurmak
Suriye'deki iç savaşın ardından bölgesel parçalanma, İsrail için bir fırsat olabilir. İsrail, özellikle Golan Tepeleri gibi stratejik öneme sahip bölgelerde daha fazla güvenlik önlemi almak isteyecektir. Suriye'nin bölgesel bir dağılma sürecine girmesi, İsrail için, istenmeyen güçlerin doğrudan sınırlarına yaklaşmasını engellemeye yönelik fırsatlar yaratabilir.
• Golan Tepeleri: İsrail, Suriye iç savaşında Golan Tepeleri’ne yönelik bazı stratejik hamlelerde bulunmuş ve bu bölgeyi daha güvenli hale getirmeyi hedeflemiştir. Suriye'nin dağılması durumunda, bu bölgeyi daha da pekiştirmek ve yönetmek isteyebilir. İsrail, bu bölgedeki yerleşimlerini güçlendirerek, Golan Tepeleri'ni kendi hakimiyetinde tutmaya devam etmek isteyecektir.
3. Suriye’deki Sunni İsyancı Gruplarla Düşmanlıklarını Sürdürmek
Suriye'deki iç savaşta, Sünni isyancı gruplar, Esad’a karşı savaşırken, bir kısmı da IŞİD gibi radikal gruplara dönüştü. İsrail, Suriye'deki bu gruplara karşı dikkatli olmakta ve bölgedeki dengeyi, özellikle terör örgütlerinin büyümesini engellemek adına dikkatli bir şekilde izlemede kalmaktadır. İsrail’in bu tür gruplara karşı açık bir düşmanlık duyduğu bilinmektedir.
• IŞİD ve Benzeri Gruplar: İsrail, IŞİD gibi radikal grupların yükselmesi durumunda, bu grupların kendi güvenliğini tehdit etmesini istemez. Bu nedenle, bu gruplara karşı bir strateji geliştirmek İsrail için önemli olacaktır.
4. İç İstikrarsızlık ve Hizmetler Üzerindeki Etki
Esad sonrası Suriye'de iç istikrarsızlık, pek çok farklı grubun bölgede etkin olmasına yol açabilir. İsrail, bu durumdan faydalanarak, Suriye'deki toplumsal yapıyı ve güç dengesini kendi lehine yönlendirmek isteyebilir. Bölgedeki kürtler, Sünni Araplar ve Şii milisler gibi farklı aktörler arasında denge kurmak ve bu grupların birbirleriyle rekabet etmesini sağlamak, İsrail’in yararına olabilir.
5. Bölgesel Müttefiklerle İlişkilerin Güçlendirilmesi
Esad sonrası Suriye’de İsrail, bazı bölgesel müttefikleriyle daha yakın ilişkiler kurmayı hedefleyebilir. Suudi Arabistan ve diğer Arap Körfezi ülkeleri, özellikle İran’a karşı ortak bir tehdit algısı taşımaktadır. İsrail, Suriye’deki boşluğu doldurmak ve bölgedeki Arap ülkeleriyle ittifaklarını derinleştirmek isteyebilir.
• Kürtlerle İttifak: İsrail, Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesinde yer alan güçlerle, özellikle YPG gibi gruplarla daha yakın ilişkiler geliştirmeyi tercih edebilir. Bu sayede, hem İran’a karşı bir tampon bölge oluşturulabilir hem de Kürtler, Suriye hükümetine karşı daha güçlü bir konumda olabilirler.
6. İsrail'in Güvenlik Kaygıları ve Suriye’nin Yeniden Yapılandırılması
İsrail, Esad sonrası Suriye’deki güç boşluklarından faydalanmak ve kendi güvenliğini artırmak için birkaç strateji geliştirebilir. İsrail, özellikle Suriye’nin yeniden yapılanma süreci ve toprak paylaşımı gibi meselelerde aktif rol almayı, bu süreçlerde kendi çıkarlarını gözetmeyi isteyebilir. Bu, bölgesel güçler arasında anlaşmazlıklar yaratabilir ve İsrail’in stratejik yönelimlerini şekillendirebilir.
7. Bölgesel Enerji Yatırımları ve Kaynaklar
Suriye, enerji kaynakları açısından önemli bir bölgeye sahiptir. İsrail, Esad sonrası Suriye'de kendi çıkarlarını savunarak, enerji ve su kaynakları üzerinde etkili olmaya çalışabilir. Özellikle Doğu Akdeniz'deki enerji kaynaklarına ilişkin gelişmeler, İsrail’in stratejik hedefleri arasında yer alabilir.
Sonuç
Esad’ın düşmesi, Suriye’yi ve bölgeyi derinden etkileyecek bir gelişme olacaktır. Suriye’nin geleceği, silahlı grupların ve dış müdahalelerin şekillendirdiği karmaşık bir süreç olacaktır. İsrail, Türkiye ve diğer bölgesel güçler için, Esad sonrası Suriye’deki denklemi anlamak ve yeni stratejiler geliştirmek kritik öneme sahiptir. Türkiye, bu süreçte, kendi güvenliği, mülteciler ve bölgesel güç dengeleri göz önünde bulundurularak, dikkatli ve esnek bir dış politika izleyecektir.