Nebih Berri: İsrail Lübnan'ın Tüm Bölgelerinden Çekilmek Zorundadır
Lübnan Parlamento Başkanı, Hizbullah'ın orduyla uyum içinde olduğunu ve ateşkes anlaşması hükümlerine bağlı kaldığını belirterek, İsrail'in de Lübnan'ın tüm bölgelerinden çekilerek saldırganlığına son vermek zorunda olduğunu vurguladı.
Tesnim Haber Ajansı- Lübnan Parlamentosu Başkanı Nabih Berri bu ülkenin cumhurbaşkanı seçimi davasına ilişkin konuşmasında şunları duyurdu: "Tartışmalar uzasa da 9 Ocak'taki toplantıda başkanı seçmeye kararlıyım. Cumhurbaşkanını parlamentonun seçmesi ve temsilcilerin bu hukuki görevin sorumluluğunu üstlenmesi önemlidir."
Nebih Berri, an-Nahar gazetesine verdiği röportajda; ateşkes davası ve işgal rejiminin Lübnan'ın güneyindeki sürekli saldırganlığını ve ateşkes anlaşmasının bu rejim tarafından ihlal edilmesini anlatarak, ateşkesin uygulanmasını denetleyen komitenin, UNIFIL (Lübnan merkezli Birleşmiş Milletler'in sözde barışı koruma güçleri) ile birlikte sorumluluklarını üstlenmesi gerektiğini vurguladı.
Lübnanlı bu yetkili, İsrail'in Lübnan'da girdiği bölgelerden çekilmesi gerektiğini ve Lübnan ordusunun bu bölgelere tam anlamıyla konuşlanması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Hizbullah'ın tutumuna ilişkin ise Hizbullah'ın orduyla uyum içinde olduğunu ve anlaşmanın şartlarına uyduğunu söyledi.
Lübnan'la imzalanan ateşkes anlaşmasının üzerinden bir ay geçmesine rağmen Siyonist rejim, bu ülkenin güney bölgelerine yönelik kara ve hava saldırılarını ve yıkımlarını sürdürüyor.
Bu bağlamda perşembe günü Lübnan ordusu, ateşkes anlaşmasının Siyonistler tarafından tehlikeli bir şekilde ihlal edildiğini ve Siyonist askerlerin güney Lübnan'daki Vadi el-Huceyr'e girdiğini duyurdu.
Öte yandan İbranice gazetesi Ha'aretz, İsrail ordusunun 27 Kasım'da yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasında öngörülen 60 günlük sürenin ardından Güney Lübnan'da kalmayı planladığını bildirdi.
Lübnan Geçici Hükümeti Çalışma Bakanı Mustafa Bayram, Siyonistlerin Lübnan'ın güneyindeki saldırganlığına ve ateşkes anlaşmasının ihlaline yanıt olarak, İsrail ordusunun Vadi el-Huceyr'e girişinin tarihi bir ders olduğunu ve Siyonist işgalle mücadelede tek seçeneğin direniş olduğunu, diğer tüm çözümlerin ise fena halde başarısız olduğunu kanıtladığını duyurdu.