İsrail'in Hastaneleri Yıkarak Gazze'deki Yaşamı Yok Etme Suçu
Gazze Şeridi'ndeki hükümetin enformasyon ofisi, işgalci rejimin, Kemal Advan Hastanesi'nin direniş ordusu tarafından kullanıldığı yönündeki iddiasını kanıtlayacak herhangi bir delil sunmadığını belirterek, bu rejimin Gazze'nin kuzeyinde 40 bin kişiyi sağlık hizmetlerinden mahrum bıraktığını vurguladı.
Tesnim Haber Ajansı - İşgalci rejim, Ekim 2023'te Gazze Şeridi'ne yönelik soykırım savaşının başlamasından bu yana, yaşam izlerini yok etmek amacıyla başta hastaneler ve sağlık merkezleri olmak üzere Gazze'deki tüm altyapılara karşı sistematik savaşını sürdürdüğü bir durumda, Gazze Hükümeti Enformasyon Ofisi dün gece bir açıklamada, İşgalci Siyonist ordusunun Gazze'nin kuzeyindeki hastaneleri yıkmaya devam ettiğini ve 40 bin Filistinliyi sağlık hizmetlerinden mahrum bıraktığını, bunun da rejimin Gazze halkını yerinden etme politikasının bir parçası olduğunu duyurdu.
İsrail, Gazze'nin kuzeyinde 40 bin kişiyi tedavi ve sağlık hizmetlerinden mahrum bıraktı
Gazze Devlet Enformasyon Ofisi'nden yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: "İşgalci rejim, uluslararası toplumun ve Güvenlik Konseyi'nin haksız sessizliğiyle birlikte, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki hastanelere ve sağlık personeline yönelik, tehlikeli ve sistematik bir olay olan iğrenç suçlar ve keyfi saldırılar işlemeye devam ediyor. Siyonist rejimin işlediği bu suçlar, uluslararası yasaların ve insan hakları sözleşmelerinin açık bir ihlali olup, bu suçlar sonucunda Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki 40 bin Filistinli temel sağlık hizmetlerinden mahrum bırakılmaktadır."
Gazze'deki bu hükümet kurumu, "İşgalci ordu, birkaç gün önce Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi'ni tamamen tahrip ederek hastanenin başkanı Dr. Hüsam Ebu Safiye'yi tutukladı ve ona tam kapsamlı bir savaş suçu sayılan fiziksel ve zihinsel işkenceye maruz bıraktı." açıklamada bulundu.
Bu açıklamaya göre Siyonistlerin Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki hastanelere yönelik suçlarının devamında işgalci ordu, Endonezya Hastanesi ve Al-Avda Hastanesi'ni tehdit ediyor ve işgalcilerin bu eylemleri ise Gazze Şeridi'ndeki sağlık altyapısını yok etmeyi ve Filistin halkını temel tedavi ve sağlık hizmetlerinden mahrum bırakmayı amaçlayan sistematik bir politikayı temsil etmektedir.
Siyonistlerin elinde direnişin hastaneleri askeri amaçla kullandığına dair hiçbir kanıt yok
Gazze Şeridi'ndeki hükümet enformasyon ofisi şöyle devam etti: "İşgalci rejimin Gazze hastanelerinin askeri amaçlarla kullanıldığı yönündeki defalarca yalan iddialarına rağmen bu rejim, iddialarını ve yalanlarını kanıtlayacak herhangi bir delil sunamamıştır. Bu suçların, soykırım ve etnik temizlik politikası çerçevesinde Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki tüm Filistin halkını yerinden etmeyi amaçlayan, generallerin planı olarak bilinen suç planı çerçevesinde olduğu belirlendi ve Siyonist yetkililer de bu durumu kabul ettiler."
Gazze'deki bu hükümet kurumu, "Siyonistlerin bu menfur suçunu en güçlü şekilde kınıyor ve tüm dünya ülkelerinden bu korkunç suçları kınamalarını istiyoruz ve işgalci Siyonist rejim ve bu rejimi destekleyen ABD hükümeti ile Gazze'de Filistin halkına karşı işlenen Siyonist soykırım suçlarına ortak olan tüm ülkeler, bu cani ve saldırgan politikaların sonuçlarından tamamen sorumludurlar." ifadelerini kullandı.
Bu açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi: "Tıp merkezlerini ve insani yardım kuruluşlarının ekiplerini hedef alan bu iğrenç suçlar, uluslararası sözleşmelerin, özellikle de savaş zamanında tıp merkezlerinin korunması gerektiğini vurgulayan Dördüncü Cenevre Sözleşmesi'nin açık bir ihlalidir. Ayrıca uluslararası topluma, Birleşmiş Milletlere, Dünya Sağlık Örgütüne, Uluslararası Kızılhaç Komitesine ve tüm insan hakları kuruluşlarına da çağrıda bulunuyoruz. Bu suçların kınanması, durdurulması ve Gazze'deki hastanelerin yeniden inşası çalışmalarına başlamaları için kararlı tavırlar almalarını, pratik ve somut önlemler almalarını istiyoruz."
Gazze hükümetinin enformasyon ofisi ayrıca Siyonistlerin hastanelere ve sağlık merkezlerine karşı işlediği suçlar ve bu rejimin uluslararası mahkemelerde yargılanması konusunda bağımsız bir uluslararası soruşturma yapılması çağrısında bulundu ve şöyle ifade etti: "Bu suçların hiçbiri Filistin halkının kendi topraklarında kalma kararlılığını etkilemez
Ve bu millet, işgalin sona ermesine ve başkenti Kudüs Şerif'le bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasına kadar direnmeye ve mücadeleye devam edecektir."