Türkiye'nin Suriye'de Etkin Güç Olma Çabası ve Yeni Rejim Üzerindeki Etkisi
Türkiye'nin Suriye'deki etkisini arttırma çabaları hem bölgesel hem de küresel düzeyde büyük bir stratejik etkiye sahip olmuştur.
Tesnim Haber Ajansı- Türkiye'nin Suriye'deki rolü, iç savaşın başlangıcından itibaren şekillenen karmaşık bir dinamiğe dayanıyor. Türkiye, Suriye'nin kuzeyinde özellikle PKK'nın Suriye kolu olan YPG'ye karşı operasyonlar düzenleyerek bölgedeki varlığını artırmış, aynı zamanda Suriye'nin geleceğiyle ilgili önemli diplomatik ve askeri adımlar atmıştır. Bu analiz, Türkiye'nin Suriye'deki hâkimiyet kurma stratejisinin zorluklarını, bölgedeki grupları, dış aktörlerin etkilerini ve Türkiye'nin bölgesel politikaları üzerindeki etkilerini ele alacaktır. 1. Suriye'deki Hükümet Kurma Zorlukları Türkiye’nin Suriye'de kalıcı bir hâkimiyet kurma çabaları, birçok zorlukla karşı karşıya kalmaktadır. İlk zorluk, Suriye'deki iç savaşın neden olduğu karmaşık etnik ve mezhebi yapıdır. Suriye'nin hükümet karşıtı koalisyonu, muhalif gruplar ve militan örgütler arasında, sürekli olarak değişen ittifaklar ve düşmanlıklar bulunmaktadır. Türkiye'nin bu gruplar arasında denge kurarak, kendi çıkarlarını koruyacak bir yönetim yapısı oluşturması oldukça zor olmuştur. Bunun yanında, Türkiye'nin Suriye'de hâkimiyet kurma stratejisi, aynı zamanda bölgesel güçlerin ve küresel aktörlerin karşıt müdahaleleri ile sınırlıdır. 2. Suriye'deki Gruplar ve Türkiye'nin İlişkileri Suriye’deki gruplar, etnik ve mezhebi temellere dayalı olarak ciddi ayrışmalar göstermektedir. Türkiye, özellikle Suriye'nin kuzeyinde Arap, Türkmen ve bazı Kürt gruplar arasında stratejik ortaklıklar kurmaya çalışmıştır. Bu gruplar, PYD/YPG'nin Suriye'nin kuzeyinde güçlü bir hâkimiyet kurmasına karşı Türkiye'nin desteklediği ve işbirliği yaptığı güçlerdir. Türkiye’nin, bu gruplar arasında dengeyi sağlama çabaları, hem ulusal güvenliğini hem de bölgesel denetimini artırmaya yönelik olarak sürdürülmektedir. Ancak, Suriye'deki Kürt grupların, özellikle PYD/YPG'nin, ABD'nin desteğini alması Türkiye için ciddi bir tehdit algısı yaratmaktadır. Türkiye'nin Suriye'deki en büyük hedeflerinden biri, PYD/YPG'nin bir arada tutulmasını engellemektir. Ancak, Türkiye'nin bu konuda sergilediği askeri ve diplomatik baskılar, bazen yerel halkla olan ilişkilerde gerginliğe yol açmaktadır. Türkiye'nin desteklediği Suriyeli muhalif grupların yerel yönetimlerdeki etkinliği, bu açıdan önemli bir faktördür. 3. İsrail’in Suriye’yi İşgali ve Türkiye ile İlişkileri İsrail’in, özellikle Golan Tepeleri üzerindeki egemenliği, Suriye'nin kuzeyindeki denetimi ve bölgedeki stratejik önemi Türkiye'nin Suriye politikasını doğrudan etkileyen bir faktördür. İsrail’in güvenlik endişeleri ve bölgedeki varlığı, Türkiye'nin Suriye’deki askeri varlığını daha dikkatli ve stratejik bir şekilde kurmasını zorunlu kılmaktadır. İsrail, Suriye’nin iç savaşından istifade ederek Golan Tepeleri'ndeki denetimini pekiştirmiştir. Türkiye ise hem sınır güvenliği hem de Suriye’nin toprak bütünlüğü açısından bu durumu kabullenmekte zorlanmaktadır. İsrail'in Türkiye’nin Suriye politikasına dair gözlemleri, uzun yıllardır gerilimli bir ilişkiler bütünü oluşturmuş, bu gerilim zaman zaman diplomatik alanda da yansımıştır. Ancak son dönemde iki ülke arasında yeniden başlayan diplomatik ilişkiler, bölgesel güvenlik ve ekonomik çıkarlar doğrultusunda Türkiye'nin İsrail ile daha işbirlikçi bir yaklaşım geliştirmesini sağlayabilir. 4. ABD’nin Suriye Politikası ve Türkiye-ABD İlişkilerindeki Çatışma ABD'nin Suriye politikası, Türkiye’nin Suriye’deki hâkimiyet kurma çabaları ile büyük bir çelişki içerisindedir. ABD, özellikle PKK'nın Suriye kolu olan YPG'yi IŞİD’e karşı bir mücadele aracı olarak görse de, Türkiye için YPG, terörist bir grup olarak tanımlanmaktadır. Bu durum, ABD ve Türkiye arasındaki ilişkilerde büyük bir gerilime yol açmıştır. Türkiye, ABD'nin Suriye’deki desteğini, ülke içindeki terörist unsurlarla işbirliği yapması olarak değerlendirmekte ve buna karşılık Suriye’nin kuzeyinde operasyonlar düzenlemektedir. Ayrıca, ABD’nin Suriye’deki askeri varlığının sürmesi, Türkiye'nin bölgedeki egemenlik iddialarını zorlaştıran bir faktör olmaktadır. ABD’nin Suriye politikasının, Türkiye'nin stratejik hedefleriyle uyuşmaması, NATO müttefiki olsalar da iki ülke arasında ciddi bir çatışma ortamı yaratmaktadır. 5. Arap Ülkelerinin Türkiye’nin Suriye Politikasına Bakışı Arap ülkelerinin Türkiye’nin Suriye politikalarına bakışı, zaman içinde değişiklik göstermiştir. Türkiye’nin Suriye’deki askeri müdahaleleri, bazı Arap ülkeleri tarafından desteklenmişken, diğerleri bunu bölgedeki istikrarı bozucu bir faktör olarak görmüştür. Özellikle Suudi Arabistan ve Mısır, Türkiye'nin Suriye'deki askeri varlığını olumsuz bir şekilde değerlendirmektedir. Bu ülkeler, Türkiye'nin Suriye'deki müdahalesinin bölgesel güvenlik üzerinde olumsuz etkiler yaratabileceğini öne sürmektedirler. Ancak, Türkiye’nin bazı Arap ülkeleri ile özellikle enerji güvenliği, ticaret ve güvenlik alanlarında işbirliği yapması, zamanla bu ilişkilerin daha pragmatik bir zemin üzerine oturmasına olanak sağlamıştır.
Sonuç Türkiye’nin Suriye’deki hâkimiyet kurma çabaları, bölgesel dinamikler, etnik çatışmalar, büyük güçlerin müdahaleleri ve iç siyasi istikrar gibi birçok faktörden etkilenmektedir. Türkiye’nin Suriye’deki stratejisi, özellikle ABD ile olan ilişkilerdeki gerginlikler, İsrail’in işgali, Arap ülkelerinin politikaları ve Rusya ile olan ittifaklar çerçevesinde şekillenmektedir. Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde kendi stratejik çıkarlarını korumaya çalışırken, bölgedeki yeni rejimin şekillenmesinde önemli bir rol oynamaya devam etmektedir. Ancak, tüm bu etkenler göz önüne alındığında, Türkiye'nin Suriye’de kalıcı bir hâkimiyet kurması, dışsal ve içsel zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.