Siyonist Rejim, Lazkiye Limanı'na Neden Saldırdı?


Siyonist Rejim, Lazkiye Limanı'na Neden Saldırdı?

Siyonist İsrail rejiminin Lazkiye’ye hava saldırısının askeri üstünlük için değil, aslında rejimin bir dizi skandal ve hezimetinin gizlenmesi için yapılmıştır.

Tesnim Haber Ajansı- Siyonist Rejim'e ait savaş uçakları son ayda iki kez Suriye'nin batısındaki Lazkiye Limanı'nı hedef aldı.

Suriye devlet kanalı El İhbariye, Siyonist düşman savaş uçaklarının, limandaki konteyner deposuna saldırı düzenlediğini, saldırı sonucu yangın çıktığını ve büyük bir maddi hasar meydana geldiğini söyledi.
Resmi haber ajansı SANA, Suriye hava savunma sistemlerinin Siyonist İsrail tarafından düzenlenen füze saldırılarına karşılık verdiğini bildirdi.

Siyonist Rejim’in saldırısına tepki gösteren Suriyeli askeri ve siyasi yetkililer, "Saldırıya karşılık verme hakkımızı saklı tutuyoruz." dedi.

Suriye'ye karşı askeri ve terör senaryosunun resmi başarısızlığı göz önüne alındığında, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Fransa gibi ülkeler bile uğradıkları hezimeti kabul edip Şam ile ilişkilerini canlandırdı. Bunun yanı sıra Arap Birliği de Suriye'nin bu kuruma geri dönüşü konusunu gündeme getirmiştir.

Siyonistler, Suriye'yi defalarca hedef alarak, Şam'a karşı askeri ve terör senaryosunun yenilgisini gizlemenin yanı sıra, ABD'nin Suriye'ye karşı yaptığı ekonomik terörizmi uygulamayı amaçlıyorlar.

Bu senaryonun bir kısmı "Sezar" olarak bilinen ABD yaptırımlarıyla hayata geçiriliyor ve diğer kısmı da İsrail'in Suriye'yi istikrarsızlaştırma çabası ve yatırımcıların kaçmasını sağlamak için yürütülen askeri saldırıyla bütünleşiyor,  ancak Suriye’nin yeniden inşasına katılmaya yönelik küresel ilgi sonucu işgal rejiminin planı belirsizlikle karşı karşıya kalmıştır.

Diğer taraftan; Son günlerde Siyonist Rejim, işgalcilik kapsamında Golan Tepeleri'nde yeni yerleşim birimleri inşa etme planına başvurdu. Fakat tüm uluslararası hukuku ihlal eden plan sert tepkilerle karşılandı.

Bu planın, başta Naftali Bennett olmak üzere Siyonist Rejim’in sallantılı yöneticilerinin bekâsı açısından önemi göz önüne alındığında, işgal rejiminin Suriye'deki saldırganlığını, kamuoyunu Golan'daki işgal planlarından uzaklaştırmak için yoğunlaştırdığı söylenebilir.

Daha doğrusu; Lazkiye'nin bombalanması büyük bir hedef değil, Siyonistlerin iddiasına göre, bu eylem işgalciliği istikrarlı hale getirmek ve Golan'da yeni yerleşim birimi inşa etmek için bir araçtır.

Öte yandan son haftalarda İran'a tek taraflı bir askeri saldırı uygulama hayaline kapılan Siyonist Rejim, “Büyük Peygamber (s.a.v) 17” adlı tatbikat güçlü bir şekilde icra edildikten sonra bir anda İran'ın askeri gücü tarafından kuşatıldığını hissetti ve bunun için ifade tarzını değiştirmek zorunda kaldı.

Siyonist Rejim, Lazkiye'deki saldırganlığı tekrarlayıp bu büyük skandalı örtbas etmeye çalışıyor.

Viyana'da anlaşmaya varılmasından derin endişe duyan Siyonist Rejim, Filistin'de baskı ve keyfi tutuklamaları artırmak ve Suriye'ye askeri saldırı yapmak gibi yönetemlerle Batı'ya müzakere masasında İran'ın taleplerine uyulması halinde bölgede gerginlik çıkaracağını ileri sürüyor.

Aslında; işgal rejimi, askeri saldırganlıkla daha çok Avrupa ve ABD'ye şantaj yapıyor. Batı ülkeleri zaman zaman rejimin şantajlarına boyun eğmiştir. Rejim, Viyana görüşmelerinde de aynı yöntemi kullanmaya çalışıyor.
Buna göre; Siyonist Rejim’in Lazkiye saldırısının askeri üstünlükten olmadığını, aslında rejimin bir dizi skandal ve hezimetinin gizlenmesi için yapıldığını söyleyebiliriz.

Kesin olan şu ki; Suriye yönetimi, topraklarını ve Golan Tepeleri'nin özgürlüğünü savunmaktan geri kalmayacak ve İran İslam Cumhuriyeti ise, müzakerelerdeki haklarından vazgeçmeyecektir, bu nedenle Avrupa ve ABD bölgede gerçekten istikrar ve güvenlik ararsa, aynı zamanda Viyana'da anlaşmaya varmak isterse, sadece bir seçenek var o da Siyonist Rejim’in gerginlik yaratıcı davranışlarının pratik bir şekilde önlenmesidir.

Batı tarafı, iyi ve kötü polis rol oynama ve müzakere masasında tavizler elde etmek için yoğun baskı yapma döneminin sona erdiğini ve İran'ın bu politikalar karşısında haklarından asla vazgeçmeyeceğini bilmelidir. Dolayısıyla müzakere sürecinin herhangi bir şekilde kesintiye uğramasının sorumluluğu doğrudan Batı tarafına aittir.

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler