Hizbullah İsrail Rejimine Karşı Bir Numaralı Tehdit Haline Geldiğinde


Hizbullah İsrail Rejimine Karşı Bir Numaralı Tehdit Haline Geldiğinde

‘Politikacılarımızın ikincil bir savaş olarak değerlendirdiği Hizbullah ile savaş, 7 Ekim'in üzerinden sekiz ay geçtikten sonra bize karşı ana tehdit haline geldi.’

Tesnim Haber Ajansı - Yediot Aharanot gazetesi, yazdığı analitik raporunda İsrail'in Lübnan ile kuzey sınırlarındaki durumunu anlatarak şunu vurguladı: Hizbullah bugün füzeleriyle kuzeyi ateşe verdi ve bunu yaparak on binlerce İsrailliyi evlerinin dışında rehin aldı.

Bu analizin yazarı Ron Ben-Yishai: ‘Feci bir olayla başlayan Demir Kılıçlar Operasyonu İsrail açısından İsrail-Filistin çatışmasının kilit noktasıydı’ ifadelerini kullandı.

Bu analizinde devamında şu ifadeler yer aldı: ‘İsrail güvenlik kurumlarının, Hamas'ın 7 Ekim operasyonunun aslında Hizbullah, Hamas ve İran'ın İsrail'e yönelik koordineli saldırılarının ilk aşaması olduğu yönündeki endişeleri ilk birkaç günde giderildi. Endişelerdeki bu azalmanın ana işaretlerinden biri, kuzeyde konuşlanmış birliklere yönelik uyarı çağrılarının durdurulmasıydı. Bu çağrılar İran ve Hizbullah'ın İsrail'de yaratılan koşulları kullanarak kuzey sınırlarından harekete geçmesini engellemek amacıyla yapılmıştı.

İsrail açısından savaşın asıl amacı buydu. Yani Hamas'ın hem askeri hem de idari açıdan devrilmesi ve yok edilmesi, hayatta olsun ya da olmasın rehinelerin serbest bırakılması için bu savaş başladı.

O dönemde kuzeyde Hizbullah'ın, güneyde ise Husilerin yaktığı yangınlar, savaşta Hamas'a yardım etmeyi amaçlayan ikincil olaylar olarak görülüyordu ve İsrail ordu kuvvetlerini üç cepheye (Yahudiye -Samarya - Batı Şeria dahil) bölmek zorunda kalmıştı

İsrail'deki stratejik bakış açısı, Hamas'ın öncelikle Gazze'de askeri ve yönetimsel açıdan yenilgiye uğratılması gerektiği ardından Hizbullah'ın caydırılması çalışmalarının da başlatılması yönündeydi. Böylece bu durumda bu parti anlaşmayı kabul edip uzlaşmaya ve Rıdvan güçlerini ve zırhsavar füzelerini sınır çevresindeki bölgeden Litani nehrinin kuzeyine ortalama olarak bunun yaklaşık 10 km üzerinde kaydırmaya hazır olacaktı.

Ancak son aylarda, özellikle de İran'ın geçen Nisan ayındaki saldırılarından sonra tüm bu denklemler değişti ve savaş, İsrail-Filistin olayından, kapsamlı bir bölgesel savaşa dönüştü. Öyle ki sonuçları İsrail ve vatandaşları için güvenlik açısından stratejik ve hatta hayati sonuçlar doğuracak bir savaş.

Ayrıca son aylarda Hizbullah, İsrail'in derhal ortadan kaldırması gereken ana tehdit haline geldi. Bunun nedeni sadece Hizbullah'ın kuzey Celile'yi boşaltmaya ve bu bölgeye yıkım ve yangınlar yaymaya çalışması değil, aynı zamanda 50 binden fazla İsrailliyi eylemleri sırasında rehin alması ve ancak Nasrallah izin verdiğinde evlerine geri dönebilecek olmalarıdır.

Askeri açıdan da durum değişti: İsrail ordusunun Gazze Şeridi'ni askeri işgali yoluyla Hamas'ın askeri kapasitesini aşma noktasına yaklaştığı ve sivil yönetim kapasitesini önemli ölçüde yok ettiği ve Yahudiye ve Samarya'da ise İsrail ordusunun saldırı operasyonlarıyla intifadanın oluşmasını engelediği bir durumda; Kuzey sahnesinde İsrail ordusu şu anda önemli bir stratejik hedefe ulaşamıyor ve kesinlikle Hizbullah'ı ateşi kabul etmeye zorlayacak bir hedef olarak kullanılabilecek herhangi bir eylemde bulunamıyor.

İsrail'in tahminlerinin aksine Gazze Şeridi'ndeki yıkım ve virane görüntüleri bu Lübnanlı ve İranlı grubu caydırmadı. Bunun nedeni de Hizbullah'ın kendisine vurulan her darbeye karşılık olarak saldırılarının hacmini ve kapsamını artırmasıdır.’

Raporun başka bir bölümünde de şu ifadelere yer veriliyor: ‘Hizbullah'ın son aylarda kuzeyde yarattığı koşullar, güvenlik önceliklerinde ve savaş hedeflerinde köklü değişiklikler yapılmasını gerektiriyor. Hizbullah'ı sınırlardan 10 kilometre, hatta biraz daha fazla uzaklaştırmak, Hizbullah'ın caydırılmaması durumunda Lübnan'ın güneyinden kaynaklanan stratejik tehlikelerin durumunda herhangi bir değişikliğe neden olmayacaktır.

Kuzey sınırlarına ağaçlardan bir duvar örsek bile, bu yine de gerçek bir topyekün savaş tehlikesinin oluşmasını engelleyemez.’

Bu yazara göre söz konusu duruma ilişkin her türlü diplomatik düzenleme, kanser hastasına asetaminofen reçetesi yazmaya benziyor.

Ben-Yishai bu analizinde şuna inandığını belirtiyor: Gazze'de hedefe ulaşmak yeterli değil, çok cepheli bir savaşta, İsrail'in şu anda angaje olduğu savaşta stratejik bir zafer aramalıyız. Ancak İsrail'in tek başına böyle bir zaferi elde etme olanağı yok ve ABD'den, Batılı müttefiklerinden ve bölge ülkelerinden yardım alması gerekiyor.

 

En Çok Okunan Batı Asya Haberler
En Önemli Batı Asya Haberler
En Çok Okunan Haberler