İran'ın İsail'e Yanıtı Uluslararası Hukuka Uygun Olarak Verilecek
İran İslam Cumhuriyeti'nin BM Güvenlik Konseyi nezdindeki elçisi ve daimi temsilcisi, Siyonist rejimin İran'a yönelik hasmane eylemin ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında şunları söyledi: "Siyonist rejime cevabımız tamamen uluslararası hukuka uygun olacaktır."
Tesnim Haber Ajansı- İran İslam Cumhuriyeti'nin elçisi ve daimi temsilcisi Emir Said İrevani, Siyonist rejimin İran'a yönelik tacizkar ve hasmane eyleminin ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplantısında şunları söyledi: "Bu saldırgan eylem, bir terör saldırısının parçası. İsrail rejiminin, özellikle Filistin ve Lübnan halkına karşı devam eden saldırganlığı, etnik temizlik ve savaş cinayetleri yoluyla bölgeyi istikrarsızlaştırmaya devam etmesi, daha geniş ve sürekli bir saldırganlık ve sınırsız cezasız kalmanın modelidir."
Emir Said İrevani bu konuşmasında şu ifadelere de yer verdi: "Siyonist İsrail rejiminin saldırganlığını en güçlü şekilde kınıyoruz. İsrail rejiminin düşmanca eylemleri, uluslararası hukukun ve Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın, özellikle de egemenlik ve toprak bütünlüğü ilkesinin ve ülkelerin egemenliklerine karşı tehdit veya güç kullanımının yasaklanmasının açık ve tehlikeli bir ihlalidir. Bu ilkeler yalnızca soyut fikirler değildir; aksine, bunlar uluslararası barış ve istikrarın dayandığı temellerdir. Ne yazık ki ABD'nin İsrail rejimine koşulsuz desteği ve Güvenlik Konseyi'nin daimi üye olarak görevlerini yerine getirmemesi, bu rejimi Gazze ve Lübnan'da cinayet ve saldırılarını sürdürme konusunda daha da küstahlaştırdı ve şimdi de İran'a karşı saldırılar yapmasına ve bölgesel barış ve güvenliği ciddi şekilde zayıflatmasına neden oldu.
BM Antlaşması, bu konseye, barışa yönelik herhangi bir tehdidi, barışın ihlalini veya saldırı eylemini tespit etme ve uluslararası barış ve güvenliği yeniden tesis etmek için kararlı eylemde bulunma yetkisini vermektedir. Güvenlik Konseyi, uluslararası barışa yönelik tehditlere ve saldırı eylemlerine güçlü bir şekilde yanıt verme yetki ve görevine sahiptir. Bu sorumluluk sözlerden veya tavsiyelerden fazlasını gerektirir; sağlam ve kararlı bir eylem gerektirir.
İsrail rejiminin uluslararası hukuku sürekli ve sistematik olarak ihlal etmesi - İran'a yönelik saldırganlığı ve Filistin ve Lübnan'ın yanı sıra Suriye ve Yemen'de işlediği sürekli cinayetler- uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan bir tehdittir ve bu konseyin bu eylemleri açık bir şekilde kınamasını ve kararlı bir şekilde eyleme geçmesini gerektirmektedir. Bu ihlallerin göz ardı edilmesi Konseyin güvenilirliğini ve BM Antlaşması ilkelerine bağlılığını zayıflatır.
İsrail rejiminin açık ihlallerine rağmen, aralarında ABD'nin de bulunduğu bazı Güvenlik Konseyi üyelerinin çifte standartlarını bugün bir kez daha görüyoruz.
Uluslararası toplum bu tür ihlaller karşısında sessiz kalamaz, kalmamalıdır. Bu sessizliğin maliyeti, İsrail rejiminin cezasız kalmasının bölge genelinde bir şiddet ve istikrarsızlık döngüsünü sürdürdüğü Filistin ve Lübnan'da açıkça görülüyor.
Bu tehlikeli gerginlik tırmanışının sorumluluğu tamamen İsrail rejimine ve özellikle de onu destekleyenlerine aittir; bunların başında, bu menfur suçların işlenmesinde İsrail rejiminin ana ve kalıcı destekçisi olarak hareket eden ve bu saldırılara karşı ciddi eylemleri engelleyen ABD geliyor. Yetkili kurumun asli görevlerini yerine getirmesini durduran ABD'dir.
ABD'nin İsrail rejimine yönelik teknik uzmanlık ve gelişmiş askeri sistemler gibi imkanlar sağlayarak bu rejimin saldırganlığında oynadığı rol, Siyonistleri İran'a yönelik saldırgan eylemlerde bulunmasını teşvik etti. Dolayısıyla ABD hükümeti İsrail rejiminin saldırılarının "suç ortağıdır" ve sonuçlarına katlanacaktır.
Ayrıca ABD daha önce de rejimin Gazze ve Lübnan'da sivillere karşı devam eden savaş suçlarına ve soykırım kampanyasına suç ortağı olmuştu. İsrail rejiminin Gazze ve Lübnan'a attığı bombaların çoğu Amerika yapımı.
İran İslam Cumhuriyeti, bölgesel sorunları çözmenin, barışı ve istikrarı güçlendirmenin bir yolu olarak her zaman diplomasiyi izlemiştir. Ancak egemen bir ülke olarak İran İslam Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletler Antlaşması'nın 51. maddesinde de onaylanan bu saldırı eylemine uygun zamanda yanıt verme hakkını saklı tutar. Cevabımız yasal olacak ve uluslararası hukuka tamamen uygun olacaktır."