Tahrir el-Şam'ın Aklayıcısı Hakan Fidan
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın son dönemde Amerika ve İsrail'in Beşar Esad'ın devrilmesinden duyduğu memnuniyetsizliğe ilişkin açıklamaları, gerçekçi bir analiz sunmaktan daha ziyade Türkiye'nin politikalarını meşrulaştırma ve iç ve dış eleştirileri yönetme çabası.
Tesnim Haber Ajansı - Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan geçtiğimiz günlerde Beşar Esad'ın devrilmesinden Amerika ve İsrail'in memnun olmadığını iddia etti. Bu açıklamalar gerçekçi bir analiz sunmaktan daha ziyade Türkiye'nin politikalarının meşrulaştırma ve iç ve dış eleştirileri yönetme çabasını taşıyor.
Tarihsel ve sahadaki deliller, ABD, İsrail ve Türkiye'nin Beşar Esad'ı devirme konusunda ortak çıkarlar doğrultusunda işbirliği yaptığını ve bu ittifakın bölgesel denklem üzerinde geniş kapsamlı etkilerinin olduğunu gösteriyor. Türkiye'nin ise ABD ve İsrail'in Beşar Esad'ın devrilmesinden memnun olmadığı yönündeki iddiası, çoğunlukla ülkenin geçmişteki politikalarını meşrulaştırmak ve iç ve dış eleştirileri azaltmak amacıyla gündeme getirildi.
Eldeki kanıtlar, bu üç ülkenin Suriye hükümetini zayıflatmak ve hedeflerine ulaşmak için eşgüdümlü çabalar sergilediğini, bu politikaların sonuçlarının ise bölgeye gölge düşürmeye ve Orta Doğu'nun geleceğini karmaşık bir hale getirmeye devam ettiğini gösteriyor.
Türkiye'nin Amerika ve İsrail'in rolünü aklamasının nedenleri
Türkiye, Beşar Esad'ın devrilmesinde Amerika ve İsrail'in rolünü üç ana hedef doğrultusunda küçümsemeye çalışıyor:
1-İran'ın hassasiyetini azaltmak: Türkiye, Suriye'nin direniş ekseninde olmadığını belirterek İran'ın bölgesel müttefikinin düşüşüne karşı hassasiyetini azaltmaya çalışıyor. Bu iddialar, Suriye ile İran arasındaki stratejik ittifakı gösteren tarihi delillerle çelişmektedir. Beşar Esad döneminde Suriye, Lübnan Hizbullahı'nın desteklenmesinde ve İsrail'e karşı direnişte kilit rol oynadı ve Beşar Esad'ın devrilmesi direniş eksenini (en azından geçici olarak) doğrudan zayıflattı.
2- Bağımsız güç gösterisi: Türkiye kendisini bölgede bağımsız ve güçlü bir güç olarak tanıtmaya çalışıyor. Beşar Esad'ı dış destek olmadan devirme iddiası, bu ülkenin Ortadoğu'daki nüfuzunu artırmaya yönelik Yeni Osmanlıcılık politikalarının bir parçasıdır. Öte yandan deliller, Türkiye'nin başarılarının ancak ABD ve İsrail'in örtülü desteğiyle mümkün olduğunu gösteriyor.
3-İsrail saldırganlığının gerekçelendirilmesi: Beşar Esad'ın devrilmesinin ardından İsrail, Suriye topraklarına çok sayıda saldırı düzenledi ve bazı bölgeleri işgal etti. Türkiye, Suriye'deki silahlı grupların destekçisi olarak ciddi eleştirilere maruz kaldı ve Türk Dışişleri Bakanı'nın Amerika ve İsrail'in Beşar Esad'ın devrilmesinden duyduğu memnuniyetsizlikle ilgili iddiası da bu eleştirileri azaltma ve İsrail'in saldırganlığını meşrulaştırma çabasıdır.
Amerika ve İsrail'in çelişkili pozisyonları
Türkiye'nin, Amerika ve İsrail'in Beşar Esad'ın devrilmesinden memnun olmadığı yönündeki iddiası, bu iki ülkenin resmi tutumlarıyla çelişiyor.
Amerika: Joe Biden, Beşar Esad'ın devrilmesini adil bir davranış olarak değerlendirdi ve Donald Trump da Suriye'de elde edilen sonuçları destekledi. Trump, Türkiye'yi güçlü bir askeri güç olarak övdü ve Suriye'deki gelişmelerin asıl kazananının Türkiye olduğunu açıkladı.
İsrail: Binyamin Netanyahu, Beşar Esad'ın düşüşünü bölge için tarihi bir zafer olarak nitelendirdi. İsrail, en başından itibaren hava saldırıları düzenleyerek ve muhalif grupları destekleyerek Beşar Esad'ın devrilmesinden aktif olarak yararlandı. Bu konumlanmalar, Amerika ve İsrail'in Suriye'deki istikrarsızlıktaki rolünün tarihsel kanıtlarıyla birlikte, Türkiye'nin iddialarının yalan olduğunu gösteriyor.
Amerika, İsrail ve Türkiye'nin ortak hedefleri
Beşar Esad'ın devrilmesi, Orta Doğu'da düzeni yeniden tesis etmeye yönelik daha geniş bir projenin parçasıydı. Bu üç ülke, aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli hedefleri takip etti:
1- Direniş Ekseninin Zayıflatılması: Amerika ve İsrail, Beşar Esad'ı devirerek İran'ın nüfuzunu azaltmaya ve İran ile Hizbullah arasındaki lojistik bağlantıyı kesmeye çalıştı. Türkiye, direniş eksenini zayıflatarak, daha belirgin bir rol üstleneceği yeni bir düzen yaratmaya çalıştı.
2- İsrail'in güvenliğinin sağlanması: Beşar Esad, Hizbullah'a verdiği destek ve İsrail'e coğrafi yakınlığı nedeniyle bu ülkenin güvenliğine ciddi bir tehdit olarak görülüyordu. Onun devrilmesi İsrail'in kuzey cephesindeki tehlikeyi azalttı ve bölgedeki nüfuzunu güçlendirdi.
3-Bölgesel krizlerin yönetimi: Türkiye bir yandan Kürtlerin Suriye'nin kuzeyinde artan gücünden endişe ederken diğer yandan göç kriziyle karşı karşıyaydı. Beşar Esad'ın devrilmesi ve yerine Türk yanlısı bir hükümetin getirilmesi, ülkenin güvenlik tehditlerini yönetmesini sağlayacaktır.
4- Enerji kaynaklarının kontrolü: Suriye, petrol kaynakları ve coğrafi konumu nedeniyle büyük ekonomik öneme sahiptir. Amerika, Suriye'nin petrol zengini bölgelerindeki askeri varlığıyla bu kaynakları kontrol edebildi ve bunu Suriye hükümetine baskı yapmak için kullanabildi. Türkiye aynı zamanda iç ekonomisini güçlendirmek için bu kaynaklardan yararlanmanın peşindeydi.
Silahlı grupların rolü ve bölgesel sonuçları
Beşar Esad rejiminin devrilmesi, Suriye'yi farklı grupların güçlerini pekiştirmek için rekabet ettiği çok taraflı bir savaş alanına dönüştürdü. En önemli silahlı gruplardan biri olan Tahrir el-Şam, Türkiye'nin desteğiyle Suriye'nin bir bölümünü kontrol altına almayı başardı.
Bu gruplar hem Suriye'nin egemenliğini zayıflattı hem de İsrail saldırganlığına zemin hazırladı. Tahrir el-Şam'ın lideri Muhammed Colani, İsrail'e karşı pasif bir tavır aldı ve bu ülkeyle barışçıl ilişkiler çağrısında bulundu. Bu duruş, bu gruplarla İsrail arasındaki perde arkası koordinasyon sorumluluğunu güçlendiriyor.
Ekonomik ve stratejik sonuçlar
Beşar Esad'ın devrilmesinin bölge üzerinde geniş kapsamlı ekonomik ve stratejik etkileri oldu:
1- Enerji kaynaklarının kontrolü: Suriye'nin petrol zengini bölgeleri, vekil gruplarla yabancı ülkeler arasında bir rekabet alanı haline geldi. Amerika ve Türkiye bu grupları destekleyerek Suriye'nin enerji kaynaklarından kendi güçlerini güçlendirmeyi başardılar.
2- Ortadoğu düzeninin Batı yararına yeniden inşası: Amerika, İsrail ve Türkiye'nin temel hedefi, Ortadoğu'da Batı'nın muhalif güçlerinin rolünün azaltıldığı yeni bir düzen oluşturmaktı. Bu yeni düzen, İran ve Rusya'nın nüfuzunun azalması ve Batı yanlısı ülkelerin bölgede gücünün artmasının ardından geliyor.
3- Çatışmaların yoğunlaşması: Suriye'de vekil grupların varlığı ve dış güçlerin müdahalesi çatışmaları yoğunlaştırdı. Bu durum bölgenin istikrarını baltaladığı gibi, Suriye ve bölgede giderek yaygınlaşacak yaygın insani krizleri de beraberinde getiriyor.