Şehit Süleymani Suikastı Dosyasında İran'ın Hukuki Adımları


Şehit Süleymani Suikastı Dosyasında İran'ın Hukuki Adımları

İran yargı sistemi, hukuki belgeleri sunarak, terörle mücadele suçları kapsamında şehit Kasım Süleymani suikastının Amerikan hükümetindeki sorumlu faillerini ve komutanlarını yargılıyor.

Tesnim Haber Ajansı - 3 Ocak, İran'ın yakın tarihinin en üzücü ve en öfkeli günlerinden birinin hatırlatıcısıdır: Bölgenin güvenliğini sağlayan komutan şehit Kasım Süleymani'nin Amerikan güçleri tarafından düzenlenen terör saldırısında şehit edildiği gün.

Şehit Süleymani suikastı davasında hukuki süreç

İslam Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Şehit General Kasım Süleymani'nin suikasta uğraması davası, İran İslam Cumhuriyeti'nin son yıllardaki en karmaşık ve önemli adli davalarından biri olarak değerlendiriliyor. Bu dava, özellikle uluslararası boyutları nedeniyle hassas ve bu, İran'ın dünya güçlerinin yasadışı eylemlerine karşı adaleti uygulama çabasının bir sembolüdür.

Bu dava, yalnızca ABD hükümetinin Şehit Süleymani suikastına ilişkin suç teşkil eden eylemlerinin araştırılmasıyla sınırlı olmayıp, Irak'ın egemenliğinin ihlali, uluslararası hukukun açık ihlalidir.

Bu davanın hukuki boyutu, hükümetlerin terör eylemlerine karşı yeni bir yargısal prosedürün oluşmasına yol açabilecek niteliktedir. Ayrıca İran yargı sisteminin bu davayı takip etme çabaları, ülkenin uluslararası adaletsizliklerle mücadele etme ve büyük güçlerin saldırganlığına karşı ulusların haklarını güvence altına alma konusundaki ciddi kararlılığını gösteriyor.

Davanın hukuki bağlamları

İslam Devrim Muhafızları Kudüs Gücü Komutanı Şehit Korgeneral Kasım Süleymani, 3 Ocak 2019'da Irak hükümetinin daveti üzerine Irak Haşdi Şabi üst düzey komutanı ebu Mehdi el-Mühendis ile birlikte resmi bir gezide Amerikan insansız hava araçlarının düzenlediği terör saldırısında şehit oldu. Bu suikast dönemin ABD Başkanı Donald Trump'ın doğrudan emriyle gerçekleştirildi.

Söz konusu eylem, Birleşmiş Milletler Şartı'nın temel ilkelerinin ihlal edilmesinin ve Irak'ın ulusal egemenliğine tecavüzün açık bir örneğiydi.

Ayrıca diplomatik görev sırasında bir yetkiliye suikast düzenlenmesi, insan hakları ilkelerine ve BM Şartı'na açıkça aykırı olan bir suçtur.

Bu yasa dışı eylem, getirdiği insani ve siyasi maliyetlerin yanı sıra, küresel güvenliği ve istikrarı tehlikeye atabilecek, uluslararası hukuku ihlal eden tehlikeli bir emsal yarattı.

Ön adli işlemler

İran İslam Cumhuriyeti yargısı, güvenlik ve istihbarat teşkilatlarıyla koordineli olarak bu suçun takibi için hızlı bir şekilde operasyonel ve hukuki adımlara başladı. Bu adımlar arasında, drone saldırısının nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin ayrıntılı bilgiler de dahil olmak üzere olayla ilgili kanıt ve belgelerin toplanması, görgü tanıklarının ifadelerinin belgelenmesi ve saldırının teknik analizi yer alıyordu.  Ayrıca, bu eylemin hukuka aykırı yönlerini açıklayan kapsamlı hukuki raporlar hazırlandı.

Ayrıca ABD'nin savaş suçunu ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini kanıtlamak ve ilgili makamlarda hukuki yollara başvurmak için zamanın ABD Başkanı Donald Trump'ın resmi emri de dahil olmak üzere ABD yetkililerinin doğrudan müdahalesine ilişkin belgeleri inceledi.

İran ile Irak arasında ortak bir yargı komitesi oluşturuldu ve iki ülke arasındaki hukuki ve istihbarat koordinasyonunun güçlendirilmesini amaçlayan bu komite, bu terör suçuna ilişkin bilgi alışverişinin ve belgelerin incelenmesinin temelini oluşturdu. Bu komite ayrıca ortak raporlar hazırlamak ve kapsamlı dosyalar oluşturmak amacıyla elde edilen belge ve bilgileri de inceledi.

Sanığın kimliği 

İran İslam Cumhuriyeti yargısı, güvenlik ve istihbarat kurumlarının yakın işbirliğiyle, şehit Korgeneral Kasım Süleymani'nin suikastına karışan bazı ajanların kimliğini tespit edebildi. Bu kişilerin başında bu terör suçlusu dönemin ABD Başkanı Donald Trump bulunmaktadır.

Ayrıca, dönemin Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, dönemin Savunma Bakanı Mark Esper ve üst düzey CENTCOM (ABD Merkezi Komuta) komutanları da dahil olmak üzere diğer üst düzey ABD askeri ve siyasi yetkilileri de davanın diğer kilit sanıklarıdır.

İran yargısı, ulusal ve uluslararası haklar doğrultusunda, bu sanıklardan bazıları hakkında tutuklama emri çıkarmış ve bu tutuklama emirlerini uluslararası takip için Interpol aracılığıyla göndermişti.

Uluslararası takip çabası

Uluslararası hukuk açısından İran İslam Cumhuriyeti, Kasım Süleymani suikastı konusunu uluslararası forumlarda gündeme getirmek için bir dizi kapsamlı çaba gösterdi, davayı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Uluslararası Ceza Mahkemesi'ne havale etti ve Birleşmiş Milletler Tüzüğü'nün ilkelerini ve uluslararası hukuk kurallarını öne sürerek bu eylemin hukuka aykırılığını vurguladı ve Amerikan hükümetinin bu suçtan sorumlu tutulmasını talep etti.

Hukuki ve adli takiplerin devamında İran İslam Cumhuriyeti yargı teşkilatı, çok sayıda belge hazırlayıp sunarak bu suçun çeşitli boyutlarını kapsamlı bir şekilde inceledi. Yargı aynı zamanda bu davayı belgelemek için uluslararası hukuk camiasının kapasitesini kullanmaya ve bağımsız uluslararası hukuk uzmanlarının ifadelerinden yararlanmaya çalıştı.

Bu eylemler Amerikan hükümetinin hesap vermesinin gerekliliği ve bu tür eylemlerin küresel düzeyde tekrarının önlenmesinin önemini vurguladı.

Şehit Süleymani suikastı davası, şehidin üstün kişiliği ve terörle mücadeledeki rolü nedeniyle İran İslam Cumhuriyeti açısından özel bir önem taşıyor.

Şehit Süleymani, devlet terörüne ve aşırı gruplara karşı direnişin sembolüydü ve bu davanın yasal takibi, ulusal önemine ek olarak, uluslararası topluma yasa dışı ve insanlık dışı eylemlerle mücadele konusunda açık bir mesaj verirken İran’ın devlet terörüne karşı koyma konusundaki kararlılığını göstermektedir.

En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler