Hacı Kasım ve Ebu Mehdi'nin Ortak Mirası; Şabaniye İntifadasından Haşdi Şaabi'ye


Hacı Kasım ve Ebu Mehdi'nin Ortak Mirası; Şabaniye İntifadasından Haşdi Şaabi'ye

Kasım Süleymani ve şehit ebu Mehdi el-Mühendis'in mektebi uzun yıllar Haşdi Şabi komutanlarının zihninde kök saldı. Mezhepler üstü, gruplar üstü bakış açısı, ulusal ve bölgesel çıkarların kişisel çıkarların önünde tutulması, Haşdi Şabi'deki bu kıymetli şehitler sayesinde kurumsallaşan ve korunan bir idealdir.

Tesnim Haber Ajansı - Irak Baas rejimi İran'a saldırmadan önce 1981’de Irak'tan göç eden çok sayıda aile Tahran'ın yanı sıra sınır vilayetlerine de yerleşmişti. Baas rejimine muhalefet, Saddam Hüseyin karşıtlığı ve hatta Şii olmaları nedeniyle ülkelerinden sürülen aileler, İran halkının ve yetkililerinin sıcak karşılamasıyla İran'a girdi.

İslam devrimine olan dayanışmaları ve devrimin kurucusu İmam Humeyni'ye (ra) bağlılıkları nedeniyle ülkelerini terk etmek zorunda kalan bu insanlardan bir kısmı, Saddam rejimine karşı sekiz yıllık kutsal savunmada savaş cephelerinde İslam savaşçılarına eşlik etti. Bu arada İran'ın güney ve sınır vilayetlerinde yaşayan çok sayıda Iraklı göçmen aile, "Bedir Ordusu" adı altında Baas rejimine karşı resmi ve organize faaliyetlerine başladı.

Ebu Mehdi el-Mühendis'in cesur ve dirençli bir komutan olarak ortaya çıkışı bu noktadan itibaren başlıyor. Ebu Mehdi'nin Saddam Hüseyin'e karşı uzun yıllar süren mücadelesinden ve Baas rejimine karşı yürütülen sekiz yıllık savaşın ön saflarında yer almasından elde ettiği deneyim, sonunda 1990'ların başında Saddam diktatörlüğüne karşı Iraklı Şiilerin bir halk intifadası başlatması için örgütlenmenin temelini oluşturdu.

Şabaniye intifadası

1991'de Irak ordusunun Kuveyt'i işgal etmesiyle birlikte, Irak'taki Baas rejiminin bazı muhalifleri, özellikle Baas ordusunun Kuveyt'te başı dertte olduğundan, Saddam Hüseyin'i devirmek ve Irak'ta bir devrim gerçekleştirmek için en iyi fırsatın olduğuna inanıyorlardı. Özellikle Baas ordusunun Kuveyt'te zor durumda olması ve Amerikalıların ve uluslararası koalisyonun Kuveyt'i kurtarmak için "Çöl Fırtınası" harekatı ile müdahale etmesi Saddam'ı zayıf duruma düşürmüştü.

Bu, Bedir Ordusu Mücahitlerinin liderliğindeki Şabaniye İntifadasının başlamasına yol açtı. Bu Şabaniye intifadasının amacı, ilk adımda Şii vilayetlerini Baasçıların kontrolünden çıkarmak, ikinci adımda ise Bağdat'a ulaşarak Saddam Hüseyin rejimine karşı nihai halk devrimini ilan etmekti.

Bu intifadayı tasarlayan ve uygulayan komutanlar arasında Ebu Mehdi el-Mühendis de vardı. Ancak başlangıçtaki başarılarına rağmen bu intifada sonuçta başarılı olamadı. Bu intifadanın başarısız olmasının nedenlerinden biri dış müdahale ve nüfuzdu. Çünkü Fars Körfezi ülkelerinden biri, Iraklı Şiilerin Saddam rejimine karşı hareketlerinden duyduğu kaygıyı dile getirerek Amerikalılara gönderdiği bir mesajda, Saddam'ın düşmesi halinde İran'ın Amerika'yı ve nüfuz sahibi Arap ülkelerini kovarak Irak'a hakim olacağını duyurmuştu. Bu uyarı mesajının Amerika'ya iletilmesi, Kuveyt'in işgali nedeniyle dönemin Washington hükümetinin Baasçılara karşı duyduğu öfke ve düşmanlığa rağmen, Saddam'a karşı aktif kişi ve grupları hedef almak üzere çok sayıda Amerikan silah ve teçhizatının sağlanmasına neden oldu.

İntifadanın hedeflerine ulaşamamasının ikinci nedeni iç sebepler ve örgütsel nedenlerdi. Iraklı göstericilerin Basra ve Maysan gibi güney vilayetlerinde Baas rejimine karşı hızlı bir zafer kazanması, örgütü bu operasyonun örgütsel yapısından uzaklaştırmıştı. Saddam rejiminin muhalifleri Basra'yı ele geçirdikleri anda Basra'da herhangi bir örgüt ve kurum kurulmadan bir sonraki vilayete girdileer. İntifadanın hedeflerine yönelik operasyonel ilerlemedeki bu zayıflık, Baas sisteminin güney eyaletlerindeki hükümet kurumlarının yeniden canlanmasına zemin hazırladı.

Amerika'nın Afganistan'a saldırısı, Washington'daki güvenlik ve danışma organlarının, Afganistan'dan sonra sıranın Irak'a geleceği ve Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesi sonucuna vardıkları yönünde spekülasyonları artırdı. Bu nedenle bazı Iraklı muhalifler "Irak'ı Kurtarmak" başlıklı bir toplantı yapılması girişimini öne sürdü.

Baas rejiminin önde gelen muhalifleri arasında dönemin Irak Yüksek Meclisi Başkanı olan şehit Muhammed Bakır Hakim'in kardeşi Abdülaziz Hakim, Vifak Hareketi'nin lideri Eyad Allavi, Irak Kürdistan Demokrat Partisi lideri Mesud Barzani, Yurtsever Birliği Partisi Genel Başkanı Celal Talabani ve Ulusal Kongre Partisi Başkanı Ahmed el-Çelebi, uluslararası toplumu ikna etmek ve Saddam sonrası inisiyatifi sunmak amacıyla Londra 2002 konferansını düzenlediler. Ancak Amerikalılar, Londra konferansında katılımcılara verdikleri sözün aksine, 2011 yılına kadar Irak'taki işgallerini sürdürdüler.

Kasım Süleymani ve Irak

Şehit Korgeneral Kasım Süleymani'nin Irak-İran savaşı yıllarında Baas rejimi muhalifleriyle ilişkilerinin uzun geçmişiyle birlikte, 2003 yılından itibaren ve Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinin ardından Kudüs Gücü komutanı, Baas rejiminin kalıntılarına, işgalci güçlere, terörist ve tekfirci gruplara karşı ciddi bir rol oynamaya başladı. Bu noktada, 1991 yılında Fars Körfezi ülkelerinden birinin İran'a karşı ortaya attığı bakış açısı, 2003 yılında ve Baas rejiminin yıkılmasının ardından bölgesel alanda yeniden dile getirildi.

Paul Bremer’in Irak'ın geçici Amerikan hükümdarı olarak atanmasıyla birlikte, Amerikalıların öncülüğündeki Fars Körfezi'ndeki bazı valilerin, Şiileri Saddam sonrası Irak siyasi iktidar yapısından uzaklaştırmak için bir komplo kurduğu hissedilmeye başlandı. General Süleymani, Amerikan-İbrani-Arap ekseninin bu yeni komplosunu diğerlerinden önce anlamış ve devrim liderliğinden aldığı tavsiyelerle Irak'taki Şiilerin durumunu düzenlemeye çalışmıştı.

Dönemin Kudüs Gücü komutanı, Irak milletini çeşitli aşamalarda destekleyecek bir politika oluşturma sorumluluğunu üstlendi. İlk adım Amerikan işgal güçlerini hedef alan gruplara destek vermekti. Aslında Amerikalılara karşı direniş zihniyeti bu yıllarda oluştu.

Irak'ta Amerikalılara karşı direniş fikri, vatanseverlik, yabancı ajanların sızmasını ve girişini önleme ve sınırları koruma duygusundan kaynaklanıyordu ve General Kasım, Irak direnişine destek vermeyi gündemine aldı. Aynı zamanda Baas rejimi yıkılıncaya kadar Bedir Tugaylarının komutanı olan Şehit Ebu Mehdi el-Mühendis, bu kolordu komutanına uygulanan çifte baskı nedeniyle istifa etti ve komutanlığa Hadi Ameri atandı.

Elbette ebu Mehdi'nin istifası onun Amerikalı işgalcilere karşı mücadeledeki rolünün zayıflamasına yol açmadı, aksine onun Amerikalı işgalcilere karşı faaliyetlerini yeni bir aşamaya taşıdı. Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesinden sonraki ilk yıllarda Iraklı muhaliflerin özellikle bu ülkede yeni siyasi sistemin nasıl kurulacağı konusunda deneyim eksikliği, bazı Iraklı liderlerin İran'la ilişkilerinin güçlenmesine yol açtı. Bu nedenle İran, Irak muhalefetinin yanında bir danışmanlık kolu olarak hareket etmeye devam etti.

Iraklı liderler aynı zamanda Amerikalıların varlığının bu ülkenin nasıl geniş çaplı yıkımına yol açtığına da tanık oldu. Bu nedenle Irak'ın etkili siyasi figürleri, İranlı komutanların danışman olarak varlığının tecrübe aktarımı açısından kendileri için yararlı olduğunu düşünüyorlardı. Ancak zamanla partilerin iç farklılıkları nedeniyle halkın ve liderlerin Baas rejiminin yıkılmasına karşı vizyonu farklılaşmaya başladı

Irak iç anlaşmazlıklarının çözümünde General Kasım'ın rolü

Irak'ta Baas rejiminin devrilmesinin ardından Şii partiler ve hareketler iki gruba ayrıldı: Bir grup Baas rejiminden arama emri olduğu için Londra'ya giden İbrahim el-Caferi ve Haydar el-Abadi grubu. Bu insanlar Hizb-ul Dava'nın (İslami Davet Partisi) yeni neslini oluşturdular. İkinci grup ise Meclis-i Ala’nın yeni neslini oluşturan Kuveyt ve İran'a yerleşenlerdi.

Ancak Irak'ta 2010, 2014 ve 2018 seçimlerindeki çıkan farklılıklar Şii partiler arasında bölünmelere neden olmuş, bu durum İbrahim Caferi'nin Hizb-ul Dava'dan ayrılmasına, Bedir Örgütü ve Ammar Hekim'in de Meclis-i Ala’dan ayrılmasına neden olmuştur.

Devrim liderliğinden aldığı mesaj üzere general Kasım, Şii partilerin liderlerine hitaben şunları söyledi: Bu akımların önündeki yol Irak'ın ve Şiilerin çıkarına uygun değildir. Sonuç olarak, Seyyid Ammar Hekim'in Meclis-i Ala’nın diğer liderleriyle görüş farklılıklarına rağmen, General Kasım, Hekim'in Muhammed Bakır ve Abdülaziz Hakim'in ortak mirasından ayrılmasına açıkça karşı çıktı. General Kasım'ın Irak'ta kuruluş yolunda izlediği ideal, Irak'ın birliği için her fırsatı değerlendirmekti. Örneğin, Kudüs Gücü komutanı, IŞİD'in Irak'ta ortaya çıktığı ve varlığının zirveye çıktığı yıllarda, Hizbu-s Seyade partisinin şu anki başkanı Hamis el-Hancar'ın ve bazı aşiretlerin IŞİD’lle olan bağlantısına rağmen, Irak'ta safların birliğinin bozulmaması için el-Hancar'la da masaya oturması gerektiğine inanıyordu.

Bu bağlamda Ebu Mehdi el-Mühendis'in yakınlardan birinin aktardığına göre Muhammed el-Halbusi, Irak'taki Sünni hareketin liderinin kim olması gerektiği konusunda Hamis el-Hancar ile birçok kez anlaşmazlığa düşmüştü. Bir toplantıda Haşdi Şabi'ye karşı olumsuz bir tavır almayacağına yemin etti. O dönemde el-Halbusi, Anbar vilayetinin (Irak'ın batısında, IŞİD'in çoğu bölgesini kontrol altına aldığı bir vilayet) valiliğinden sorumluydu ve henüz parlamentonun başkanı olmamıştı. Ancak Haşdi Şabi'ye verdiği destek parlamentoda kendi lehine bir koalisyon oluşmasına yol açtı ve parlamentonun başkanı oldu. Halbusi'nin Irak parlamentosundaki bu atılımı, Irak'taki partisini (Takaddum) büyük ölçüde güçlendirdi ve artık en güçlü Sünni partiler arasında sayılıyor.

Halbusi'nin Anbar'da Haşdi Şabi ile geçici iş birliği yapması Irak'ın batı sınırlarının güçlendirilmesini sağladı. Irak'taki Sünni liderler arasındaki farklılıklara rağmen General Kasım, Sünni hareketlerle diyaloğun kesintiye uğramaması ve durumun bir Sünni hareketin diğer bir harekete karşı olduğu yöne gitmemesi gerektiğini sürekli vurguladı.

Elbette bazı Iraklı politikacılar General Kasım'a karşı fitneler planladı. Örneğin Irak'ta genellikle Savunma Bakanlığı Sünni kotaya sahiptir. Münafıkların (Halkın Mücahitleri Terör Örgütü) karargâhı olan Eşref Kampı kapatılırken Kasım, kampı koruyan ordu güçlerinin değiştirilmemesini talep etmişti. O dönemde Irak Savunma Bakanı, Eşref kampını denetleyen ordunun değiştirilmesini şiddetle istiyordu. Muhtemelen bu değişikliğin arkasında bir niyet vardı. Çünkü Eşref Kampı aslında münafıkların eline bırakılmış bir şehir gibiydi.

Nuri el-Maliki hükümetinin Eşref kampını kapatmak için İran'la yaptığı işbirliğine rağmen, dönemin Irak savunma bakanı, coğrafi konumunu belirtmeden sadece ordunun sayısını belirterek dönemin Irak başbakanına yazdığı bir mektupta şöyle diyordu: ‘Eşref'in kontrolünün değişmesi lazım.’ Irak ordusunun bu kamptaki değişimi o dönemde sorunlar yaratmış ve Eşref kampının denetim düzeyini düşürmüştü.

IŞİD'in oluşumuna tepki olarak Haşdi Şabi'nin kurulması

2014'te IŞİD Irak'a girdi. Musul'un hızla işgal edilmesi, birçok uzmanın Irak'ın Bağdat'tan sonra ikinci büyük kentinin nasıl bu kadar kolay bir şekilde bu terör örgütünün eline geçtiğini merak etmesine neden oldu. Irak ordusunun Suriye'deki terörist eylemlerinden haberi yok muydu? Daha sonra Musul vilayetinin güvenliğini sağlamakla görevli ordu komutanının çatışma bölgesinden kaçtığı ortaya çıktı. Onu takip eden askerler de askeri teçhizatı bırakarak çatışma alanlarını terk etti. Böyle bir durumda Necef'in en üst otoritesi olan Ayetullah Sistani'nin fetvası yayınlandı.

Bu sırada IŞİD, Bağdat yakınlarına kadar ilerlemiş ve Bağdat-Samarra yolunu işgal ederek Irak hükümetinin başkentten Samarra'ya ulaşımını kesmişti. Şehit ebu Mehdi el-Mühendis iki aşamada tarihi bir rol oynuyordu. Samarra kentindeki ordunun Bağdat'a doğru çekildiği haberini alan kendisi, Bağdat'ta askerlerin konuşlandığı yere giderek komutanlarıyla görüştü. Ebu Mehdi ordunun Samarra'dan çekilmesini kabul etmedi. Öte yandan ordu, ebu Mehdi'nin ilerlemesine izin vermedi. Şehit Mühendis, ordu komutanının karşısına sert bir şekilde çıktı ve ona ‘ya bırakacaksın ben gideceğim ya da siz Samarra'ya gideceksiniz’ dedi. Ordu yine ebu Mehdi'nin savaş alanına gitmesini engelledi ama sonunda ebu Mehdi, ordudaki askerlerin dikkatini çekmek ve siperde moral sağlamak için bir tanka binerek Samarra ve Selahaddin vilayetine gitti.

Bir diğer aşama ise Merciyet Fetvası sonrasında ebu Mehdi önemli bir roloynadı. Ebu Mehdi Irak ordusunun durumunun farkındaydı. Herhangi bir siyasi sistemin çöküşüyle ​​​​o ülkenin ordusunun teslim olma durumuna düşeceği açıktı. Baas rejiminin yıkılmasından sonra ordunun dağılmasının yanı sıra, Amerikalıların gelişi ve 2003-2009 yılları arasında Irak'ın askeri hakimiyetine girmesiyle bu ülkenin ordusu da gerilemeye başladı. Bu nedenle ordu, askeri teçhizatla bile pratikte IŞİD'le yüzleşemedi. Haşdi Şabi'nin henüz yapısal bir şekil bulamadığı bir dönemde, Ayetullah Sistani'nin fetvasıyla hareket eden ebu Mehdi, Bedir Örgütü Mücahitlerini cihada çağırmıştı. Haşd'ın ilk biçimi, ebu Mehdi tarafından Bedir Örgütü ve diğer direniş gruplarının liderleri ve Mücahitlerinin çağrıldığı mektubuyla oluştu.

Ebu Mehdi'nin başlangıçta sadece Bedir savaşçılarından ve direniş gruplarından yardım almasının nedeni, Bedir savaşçılarının kutsal savunma yıllarında cihat deneyimi kazanmış olmaları, dolayısıyla cihat çalışmalarına ve düşmanla yüzleşmeye tamamen aşina ve farkında olmalarıydı.

Ebu Mehdi, Irak'ın iç güçlerinin çoğuyla bağlantılıydı ve Saddam'a karşı verdiği mücadele, onun İran ve şehit general Kasım Süleymani ile iyi ilişkiler kurmasını sağladı.

Ne yazık ki, Maliki hükümetinin kurulmasından önceki aylarda General Kasım'ın Iraklı politikacılar arasında anlayış ve fikir birliğine varmak için yaptığı arabuluculuk meyvesini vermedi. General Kasım Suriye üzerinden terör tehdidini hissetti. Bu nedenle Ebu Mehdi ile birlikte Hizbullah Genel Sekreteri Şehit Seyyid Hasan Nasrallah'a Lübnan İslami Direnişinin Suriye cephesinin yanı sıra Irak'a da gönderilmesi yönünde bir mesaj ilettiler. Hizbullah savaşçılarının Siyonist rejimle savaş tecrübesi olduğu göz önüne alındığında onların varlığı Iraklılar için oldukça faydalıydı.

Haşdi Şabi örgütünün başına Faleh el-Fayyaz'ın atanması, ebu Mehdi'ye ve tekfirci terörle mücadeleye de özel katkı sağladı. Ebu Mehdi'nin öncelikle güvenlik ve lobi rolü üstlenecek birine ihtiyacı vardı; İkincisi Sünnilerle iyi ilişkiler kurmalıydı, üçüncüsü ebu Mehdi'ye engel olmamalı ve her zaman harekete geçmeye hazır olmalıydı. Faleh el-Fayyaz bu üç özelliği de bünyesinde barındıran bir karakterdi. Fayyaz, Irak'taki çeşitli mezheplerle olan ilişkileri sayesinde Haşdi güçlerin Sünni bölgelerdeki ilerlemesinde yol gösterici rol oynadı. Faleh el-Fayyaz'ın aşiretlerle olan yoğun bağlantısı, Haşdi Şabi için Haşdi Şabi'nin kurulmasına ve IŞİD'le mücadeleye karşı çıkan tüm kesimler ülkenin siyasi arenasından uzaklaştırılması adına fırsat sağladı.

General Kasım'ın Irak'ın IŞİD'e karşı mücadelesinde oynadığı rol yadsınamaz. Bilakis o azizin şehadetinin her yıl dönümünde, onun tekfirci düşmanın sahte cephesine karşı direniş cephesinin kazandığı zaferdeki unutulmaz rolünü hatırlamak gerekir. Haşdi Şabi henüz resmi faaliyetlerine başlamamışken dönemin Başbakanının talimatıyla Haşdi Şabi'ye bir takım askeri teçhizat bağışlandı ancak bu, üyeleri farklı etnik kökenden olan terör örgütüyle mücadeleye yetmedi. Devrimin lideri ve Genral Kasım'ın talimatıyla Şam, Bağdat ve diğer Irak şehirlerine askeri teçhizat sürekli olarak nakledildi.

Haşdi Şabi'nin her tugayının oluşumu şehit komutan Kasım Süleymani tarafından gerçekleştirildi. General Kasım'ın arkadaşlarıyla birlikte Halk Seferberlik Güçleri'nin mevcut komutanlarına ve Irak direnişine sağladığı deneyim, Haşdi Şabi'nin kurulmasıyla birlikte Suriye'de çok sayıda teröristin varlığına rağmen Irak milletinin teröristlerin sızması konusundan endişelenmesine mahal bırakmadı. Artık Irak medyasında bu gönüllü gücün IŞİD'le mücadeledeki misyonunun tamamlanması nedeniyle Haşdi Şabi'nin dağıtılması gerektiği yönünde spekülasyonlar var. Bu General Kasım ve ebu Mehdi'nin mirasının Irak'ı güvenli ve istikrarlı bir ülke haline getirmiş olduğu bir durumda konuşuluyor.

Ne yazık ki bazı Iraklı liderler, zafer liderlerinin şehadetinden sonra pozisyonlarını değiştirdiler. Bu isimler bizzat Haşdi Şabi operasyonlarına katılırken, 2022 yazında Irak hükümetinde oluşan boşluğu değerlendirerek yabancı komplo tuzağına düştüler. 2022'de Haşdi Şabi muhalefetine bağlı güçler Irak'taki Yeşil Bölge'ye (büyükelçiliklerin ve yetkililerin evlerinin çoğunun bulunduğu yer) girmeye çalıştı.

Haşdi Şabi, bu unsurların yeşil bölgeye girişinin Irak'ın diğer ülkelerle ilişkilerinde yeni bir krize yol açacağı sonucuna varmıştı. Bu doğrultuda Haşdi Şabi'ye muhalif unsurlar, Bağdat'ın yeşil bölgesine girerek Irak Halk Seferberliği güçlerini ve komutanlarını hedef almaları yönünde bir mesaj almıştı. Bazı Iraklı yetkililer Kasım Süleymani ve ebu Mehdi'nin mirasının farkında. Bu nedenle hem medya hem de medya dışı tüm konumlarında Haşdi Şabi'nin rolünün devam etmesini destekliyorlar. Haşdi Şabi, Irak ordusu ve diğer askeri-güvenlik kurumlarıyla hiçbir zaman karşı karşıya gelmemiş ancak Irak'ın herhangi bir yerinde bir aksaklık olduğunda bunu düzeltmek amacıyla savaş mücadelesine girmiştir.

General Kasım okulu uzun yıllar boyunca Haşdi Şabi komutanlarının zihninde kök saldı. Mezhepler üstü, gruplar üstü bakış açısı, ulusal ve bölgesel çıkarların kişisel çıkarların önünde tutulması Haşdi Şabi'de kurumsallaştırılan ve sürdürülen bir idealdir. Haşdi Şabi'nin başarıları tüm Irak ve bölge halkı için somuttur. Öyle ki Irak'ın Arap komşularından biri, Haşdi Şabi'ye birkaç milyon dolar vererek bu güçlerin sınırı korumak için Irak ordusunun yerini alması için çalıştı. General Kasım hiçbir zaman kimseyi diğerine düşman etmedi ve her zaman Şiilerin birliği üzerinden Müslümanların birliğini sağlamaya çalıştı. Bu arada direniş eksenindeki ülkelerin her birinin birliği General Kasım'ın kırmızı çizgisiydi. Şehit General Kasım Süleymani, böyle bir bakış açısıyla, aralarındaki farklılıkları diyalog yoluyla çözmek için Şiileri Sünniler ve Kürtlerin yanında konumlandırdı zira düşmanın amacının etnik farklılıkları körüklemek olduğunun çok iyi farkındaydı.

 

En Çok Okunan Analiz/Makale Haberler
En Önemli Analiz/Makale Haberler
En Çok Okunan Haberler