Trump'ın Neo-Emperyalist Görüşleri: Üç Ülkenin Topraklarına Göz Dikti
ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump'ın, Kanada, Grönland ve Panama ile ilgili tartışmalı açıklamaları, Amerika'nın emperyalist tarihini ve çok da uzak olmayan geçmişteki zorbalıklarını hatırlatıyor.
Tesnim Haber Ajansı- ABD'de başkan seçilen Donald Trump'ın emperyalist görüşleri özellikle son basın toplantısında açıkça ortaya çıktı ve pek çok ülke, Trump'ın açıklamalarının ciddiye alınıp alınmaması gerektiğini sorgulamaya başladı.
Salı günü Florida'daki özel kulübü Mar-a-Lago'da gazetecilere konuşan seçilmiş ABD Başkanı Donald Trump, Grönland ve Panama Kanalı'nın kontrolünü ele geçirmek için askeri güç kullanma olasılığına açık kapı bıraktı.
Grönland konusunda Trump, "Danimarka'nın Grönland üzerinde yasal bir hakkı var mı bilmiyorum ama eğer varsa vazgeçmeli çünkü ulusal güvenliğimiz için buna ihtiyacımız var." dedi. Danimarka bir "sonuca" varmayı tercih etmezse, "çok üst düzeyde" gümrük vergileri getireceğini belirtti.
Bu arada Başkan seçilen Donald Trump’ın oğlu Trump Jr. Grönland’ı ziyaret etti. Ona, gelecekteki ABD hükümetinde rol üstlenecek iki etkili Cumhuriyetçi Charlie Kirk ve Sergio Gere de eşlik etti.
Trump'ın Ateşli Konuşması
Donald Trump, diğer tarafı kendi taleplerini kabul etmeye zorlamak ve pazarlık yapmak için ateşli konuşmayı bir taktik olarak kullandığını defalarca gösterdi. Özellikle Trump'ın Amerika'nın iç sorunlarına ve meselelerine rağmen askeri güç kullanma tehdidinde bulunması bu analizin doğru olduğu anlașılır.
Ayrıca Grönland, NATO üyesi olan Danimarka'ya ait özerk bir bölgedir. NATO üyesi bir ülkeye karşı askeri güç kullanılması NATO müttefikleri arasında kaos ve gerginliğe yol açabilir.
Trump'ın, Kanada'yı ABD'nin 51. eyaleti olarak ilhak etme tehdidinin de hayata geçirme ihtimali pek az gibi görünüyor. Trump'ın, ilk döneminde üzerinde anlaşmaya varılan ABD-Meksika-Kanada Anlaşması'nı yeniden gözden geçirmeye zorlamak için kuzey komşusunu küçük düşürmeye çalıştığı söylenebilir.
Hayranlarının Dikkatini Çekmek
Trump'ın bir diğer önemli hedefi ise hayranlarına, özellikle de fanatik destekçilerine jest yapmaktır. Bu destekçilerin Trump'a oy vermelerinin temel nedeni onun yayılmacı ve Neo-Emperyalist görüşleridir. Trump'ın Çarşamba gecesi düzenlediği basın toplantısında Meksika Körfezi'nin adını Amerika Körfezi'ne değiştirmeyi planladığını açıklamasının temelinde muhtemelen bu vardı.
Trump'ın tartışmalı açıklamaları, 21. yüzyılda kısıtlılıklar nedeniyle hayata geçiremese bile, Amerika'nın emperyalist tarihini ve çok da uzak olmayan geçmişteki zorbalıklarını hatırlatıyor.
Donald Trump'ın Yeni ABD İmparatorluğu Planı
Newsweek'e konuşan ABD'li tarih uzmanı, Trump'ın politikalarının, ABD'nin Kuzey Amerika'nın batısına doğru genişlediği ve hatta Küba ve Filipinler'i işgal ettiği 19. yüzyıla bir dönüş olduğunu söyledi.
Florida Üniversitesi'nin tarih hocası Sean Adams, yaptığı açıklamada Trump'ın önerilerini 19. yüzyıl Amerikan emperyalizmine benzetti.
Sean Adams, "Grönland'ı ele geçirme planı, birçok Amerikalı politikacının (özellikle Demokratların) toprak genişlemesi konusunda oldukça agresif söylemler savurduğu 19. yüzyıldaki olayları hatırlatıyor. Aslında, 1850'lerde, bir Amerikan 'yayılma kartalcılığı' söylemi ve kıta genelinde veya dünya genelinde genişlme fikri vardı." dedi.
Adams, "1840'lar ile 1860'lar arasında ABD yönetiminin Meksika'nın büyük bölümünü ve Rus Alaska'sını ele geçirirken Santo Domingo'yu (şimdiki Dominik Cumhuriyeti) ilhak etme ve Grönland'ı Danimarka'dan satın alma yönündeki girişimler başarısız oldu. Bu fikre göre, Amerika'nın Cumhuriyetçi hükümeti dünyaya bir hediyedir ve mümkün olduğunca genişletilmesi lazım." ifadesini kullandı.
ABD'li tarihçi Adams, Trump'ın isteklerini, Alaska'yı satın alma sürecini denetleyen Andrew Jackson'ın planlarına benzetiyor.
Trump'ın Neo-Emperyalist Görüşleri
ABD'li tarihçi Daniel Immerhauer, Donald Trump'ın güvenliğin ticaret ve ittifaklarla değil, toprak edinimiyle sağlandığını savunurken farklı bir güç türünü harekete geçirmeye çalıştığını söyledi.
"Bir İmparatorluk Nasıl Gizlenir: Büyük Amerikanın Tarihi" kitabının yazarı Daniel Immerhauer, "1945'ten bu yana Amerika Birleşik Devletleri, ticaret anlaşmaları, güvenlik ortaklıkları ve askeri üsler aracılığıyla giderek daha çeşitli etki biçimleri peşinde koşuyor" dedi.
Axios haber sitesinden Dave Lawler, Trump'ın açıklamaları hakkında şunları kaydetti: "Bu, Trump'ın dış politika senaryosunun, daha doğrusu 'dış politika dışı' senaryosunun bir parçası. O tartışmalı ve sert sözler söylüyor, bazen bunları eyleme dönüştürüyor, ama çoğu zaman hiçbir şey yapmıyor."
Lawler ayrıca Trump'ın "küresel düzene" inanmadığını ve ortaklarla dengeyi bozmanın -ya da mümkünse onları dışlamanın- Amerika'nın çıkarına daha uygun olduğuna inandığını yazdı.
Trump'ın açıklamalarını analiz eden Politico dergisi ise, bu tehditlerin "Önce Amerika" politikasının müdahaleci unsurlar taşıdığının kanıtı olduğunu yazdı; Analizde, "Bunlar aynı zamanda Trump'ın tehdit, kafa karışıklığı, keyfi davranışlar ve bir miktar öngörülemezliğin bir karışımı olan dış politikasını nasıl yürüttüğünün bir hatırlatıcısı olarak da görülebilir." denildi.
Trump'ın bir yıl boyunca seçim kampanyası danışmanlarından biri olan kıdemli Cumhuriyetçi Parti stratejisti David Carney, Politico'ya yaptığı açıklamada, Trump'ın sözlerinin müzakerelerin önünü açma stratejisinin bir parçası olabileceğini ileri sürdü.
Carney, Trump'ın 2017-2021 yılları arasındaki ilk başkanlık döneminde NATO'dan çekilme tehdidinde bulunarak ittifak üyelerini savunma harcamalarını artırmaya zorlayabildiğini söyledi ve Trump'ın öngörülemezliğinin bazı senaryolarda değerli olduğunu savundu.
Ancak Donald Trump'ın dengesiz ve keyfi davranışları Amerikan dış politikasına ve güvenlik çıkarlarına faydadan çok zarar verdi.
Örneğin, 2018 yılında ABD güvenlik ekibine ve müttefiklerine danışmadan Suriye'den bazı ABD askerlerini çekme yönündeki ani kararını, Trump'ın kendi partisi bile sert eleştirmişti.
Ayrıca Trump, dört yıllık görev süresi boyunca zaman zaman Twitter üzerinden ülkeleri nükleer saldırılarla tehdit etmiş, bu da ABD'de komutanlar ve karar verme mercileri arasında kaos ve karışıklığa yol açmıştı.
Axios sitesi, Trump'ın dış politikasının nereye varabileceği hakkında şunları yazdı: " Önce Amerika politikası Amerikan emperyalizmiyle çarpıştı. Trump dahil hiç kimse işlerin nasıl ilerleyeceğini gerçekten bilmiyor."